dokuz

47 5 0
                                    

cuma
14.47

"Ellerinize sağlık. Güzel bir iş çıkardık bence," dedi Selin hoca.

Vaha, kendisine uzatılan eli sıktı. "Sizin de elinize sağlık hocam."

Selin hoca kafasıyla onu onaylayıp İzgi'ye döndü. Onunla da el sıkıştı. "Benim de bu sürece katılmama onay verdiğiniz teşekkür ederim hocalarım."

"Ne demek İzgiciğim." Selin hoca ona gülümsedi ve elini çekti. "Bize çok yardımcı oldun. Önder'i kıskanmaya başladım desem yeridir." İzgi keyifle gülümseyip tekrar teşekkür etti. Gururunun okşandığını görebiliyordu Vaha.

Vaha artık odadan çıkmalarının gerektiğinin farkındaydı. "İzninizle hocam," dedi. Oturduğu koltuk ve sehpa arasından çıktı. İzgi'nin de öyle yaptığını gördü.

"Tabii ki," dedi Selin hoca ve tekrardan gülümsedi.

Önde İzgi, arkada Vaha odadan çıktılar. Koridorda fazla öğrenci yoktu. Vaha, bir an önce odasına çıkmak istiyordu ama söylenmesi gereken bir şey de vardı.

"Hocam," dedi İzgi ve Vaha'nın önüne geçti. "İyi günler."

İzgi'nin bir çırpıda söylediği şeyle şaşırmıştı Vaha. Kendisiyle konuşmak isteyebileceğini düşünmüştü. Ne de olsa insan hoşlandığı kişiyle her zaman konuşmak istemez miydi? Hemen ayrılmak isteyeceğini düşünmemişti.

"İzgi, bekleyebilir misin?" İzgi henüz bir adım atmıştı ki Vaha'nın söylediğiyle durdu. Arkasına dönüp ona baktı. Vaha onun bu ifadesizliğine şaşırmıştı. Üç haftadır onunla beraber çalışan kız gitmişti ve yerine ilk kez yüksek lisans dersine giren o kız oluvermişti.

"Buyurun hocam?"

"Yukarıya mı?" Saçma bir soru olduğunun o da farkındaydı.

"Evet hocam."

"Beraber çıkabiliriz. Hem sana bir şey söylemek istiyorum."

"Tabii hocam," dedi İzgi ve onun geçmesi için bir adım geri çekildi. Vaha da önünden geçti. Beraber merdivenlerden çıkmaya başladılar.

"Salı günü yaptığım hareketten dolayı özür dilemek istiyorum. Biraz hiddetli söylemiş ve seni kırmış olabilirim. Seni bırakmak istemediğimden değildi, sadece vaktinde orada olmam gereken önemli bir işim vardı."

Bir çırpıda söylediği şeylerle gerginliği geçmişti artık. Evet, İzgi'nin kendisine karşı bir şeyler hissetmesi kendisini oldukça garip hissettiriyordu ama hem meslektaşına hem öğrencisine böyle davranması hoş değildi. Saygılı davranmalıydı.

Merdiven çıkmayı bırakmışlardı. Böylece odalarının olduğu kattalardı. Koridorda yürürlerken, "Öyle anlamadım hocam. Özür dilemenize gerek yok," dedi. Artık Vaha'nın odasının önündelerdi. Üç kapı ilerisi ise Önder hocanın odasıydı.

"Ben yine de söylemek istedim," dedi Vaha. Cebinden odasının anahtarını çıkardı.

"Teşekkürler hocam. Müsaadenizle," dedi İzgi ve ayrıldı.

İzgi'nin hareketlerine anlam veremiyordu Vaha. Çarşamba günü hiç istemese de yemekhanede denk gelmişlerdi. Ancak pazartesi günü duyduğu şeyler gerçek değil gibi davranmıştı İzgi. Kendisine afiyet olsun demişti ve başka bir masaya geçmişti. Vaha ondan önce yemeğini bitirip gitmişti. Tam da Vaha'nın istediği gibi olmuştu. Ama kendisini seven birinin kendisiyle konuşmaya çalışmasını beklemişti tabii ki. Öyle olmamıştı.

Perşembe günü bölüm başkanı toplantı yapmıştı. İzgi ve Önder hoca derslerinden ötürü geç kalmışlardı. Toplantı odasına girdiklerinde ikisi de özür dilemişti. Önder hoca, Vaha'nın yanına geçmişti. İzgi'nin ise Sonay'ın yanına oturacağını düşünmüştü. Ama öyle olmamıştı. Kapının hemen yanındaki boş sandalyelerden birine oturmuştu. Toplantı bitince de hemen oradan sıvışmıştı. Sanki Vaha ile aynı yerde bulunmak istemiyor gibiydi.

Seven insan böyle mi davranır diye düşünmeden edemiyordu Vaha. O gün duyduklarından şüphe etmeye başlayacaktı neredeyse. Ya da o mu fazla anlam yüklüyordu bir şeylere?

Odasına girdi ve masasına oturdu. İzgi her geçen gün kafasını karıştırıyordu.

--

490 kelime.

bu adam mal mı?

mastermind [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin