pazartesi
17.25Vaha'nın okuldan çıkmasına otuz beş dakika vardı. Kafasını bilgisayarından kaldırdı, odasına şöyle bir baktı ve sıkıldığını hissetti. Kalan sürede odasını havalandırmak istedi, masasından kalktı. Öğle yemeğinden bu yana sadece makale ile uğraşmıştı. İzgi sayesinde makalenin yazım aşaması daha da hızlı ilerliyordu. Bu hafta içerisinde bitmesini bekliyordu Vaha.
Pencereyi açtı ve karşıdaki manzarada bir süre göz gezdirdi. Ardından konuşma sesleri duydu. Vücudunu hafifçe pencereden sarkıttığında İzgi ve kendisinin asistanını, Sonay'ı, gördü.
"Madem Vaha hocayla bu kadar çalışmak istiyorsun, niye direkt onun asistanı olmadın ki?" dedi Sonay. Vaha, onlara görünmemek için kendini biraz geri çekti. Penceresi ön bahçeye bakıyordu. Dersler bittiği için bahçede hiç insan yoktu, iki asistan hariç.
"Ne alaka Sonay? Ben öyle bir şey mi söyledim şimdi?"
Bu iki araştırma görevlisinin bu şekilde samimi konuşmasına şaşırmıştı Vaha. İkisi de birbirlerine uzak duruyorlardı şimdiye kadar, Vaha o şekilde gözlemlemişti. Yaptığının doğru bir şey olmadığını bilse de onları dinlemeye devam etti.
"Niye vize tarihleriyle bu kadar ilgilisin o zaman? Basbayağı gözetmenlik yapmak istiyorsun gibi geldi bana."
İzgi'nin ofladığını duydu, hafifçe kafasını ileri doğru çıkardı ve onun saçlarını geriye attığını gördü. Çantasını hemen yanındaki banka koyup beklemeden oturdu sarışın kız. Neyse ki ikisinin de sırtı fakülte binasına doğru dönüktü. İkisi de Vaha'yı göremiyordu.
"Niye oturuyorsun?" diye sordu Sonay.
"Otur sen de. Melda hocayı bekliyorum."
"Neden?"
"Beni eve o bırakacak bugün."
"Araban?"
"Evde duruyor. Bir şey olmadı, merak etme. Sadece bugün arabayla gelmek istemedim." İzgi boğazını temizledi. "Her neyse, asıl konuya geliyorum. Gözetmenlik yapmak istediğim doğru. Çünkü o gün ve saatlerde boşum. Odada bir şeyler okumaktansa sınıfta olmak istedim. Ayrıca, sen çok mu istiyorsun gözetmenlik yapmayı? Ne güzel işte, seni kurtarıyorum."
Vaha bu konuşulanları dinlememesi gerektiğini adı gibi biliyordu ancak dinlemek de istiyordu. Fakat bu konuşulanlar hakkında ne düşüneceğini bilemedi.
"Evet, istemiyorum ama Vaha hocaya ne diyeceğim ki?"
"Önder hocayla işim var de," dedi İzgi ve güldü. Vaha, kafasını daha da uzattı ve biraz daha ikisine baktı. İzgi gülmeye devam ederken Sonay kızarmıştı.
"Ne işim var benim Önder hocayla?" Homurdanarak konuşan Sonay'ın ardından Vaha kendini tekrar geri çekti.
"Öpersin belki." Vaha'nın gözleri büyürken dayanamayıp tekrar onlara baktı. Sonay, İzgi'yi sağ koluyla ittirirken İzgi de onun elini ittirmeye çalışıyordu.
"Bir daha şöyle şeyler deme İzgi."
"Neden canım? Aklına mı giriyorum yoksa?"
"Evet." Vaha, bu diyalogtan, ses tonlarından ve tavırlarından anlaması gerekeni anlamıştı.
"Bu cevabı beklemiyordum bak," dedi İzgi.
"İnan bana, ben de bıktım. Öğrensin istiyorum ama vereceği tepkiden korkuyorum."
"Korkanın çocuğu olmaz Sonay."
"İki dakika ciddi olabilir misin?"
"Daha ne kadar ciddi olabilirim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mastermind [texting]
قصص عامةmakalesini yazmak için araştırma sorusunu bulan vaha, bir akşam izgi'den mesaj alır. kendisinin de bu sürece katılmak istediğini belirten izgi, reddedilir. paralel evrendeki izgi ve vaha'nın hikayesi. -- what if i told you i'm a mastermind? -- eve...