18

4.3K 289 63
                                    

"Deniz çantasını aldınız mı?" Sorumla mete elindeki çantayı gösterdi. "Burada haydi gidelim."

Sabah erken kalkmış, denize gidecektik daha sonra öğlen dinlenip akşama tekrar girecektik, planımız bu şekildeydi en azından.

Evden çıkıp sahile ilerlediğimizde güneş gözümü kamaştırıyordu. Bir tane havluyu yere serdiğimizde çantamızı üzerine koyduk. Saat daha erken olduğu için etrafta tek tük insan vardı. "Hadi denize girelim!" Eline güneş kremi alan arda yanaklarına yedirmeye başladı.

"Gireriz şimdi" üzerimi çıkartıp, ardadan aldığım güneş kremini demire uzattım. "Sırtıma sürer misin?" Elimden alarak zaten cevabını vermişti.

Sırtımın belirli noktalarına sürdüğünde biraz fazla sürdü gibime gelmişti. "Fazla sürmedin mi?" eliyle yuvarlak çize çize yaymaya başladı.

"Şu güzel, beyaz tenin yansın istemeyiz değil mi, bebeğim?" Kulağımın arkasına verdiği nefesi titretirken yandan baktım ona. "Doğru istemeyiz, yoksa herkesin övdüğü beyaz tenim yanar."

Biz, sanki bizden başka kimse yokmuş gibi birbirimize bakarken bir öksürük sesi herşeyi böldü. O tarafa baktığımda arda sırıtarak çakma bir şekilde öksürüyordu.

Şerefsiz.

Yüzüm dahil heryere güneş kremini yedirdim, demirde sürdüğünde güneş kremini meteye uzattığımda beni reddetti. "Ben sürmeyeceğim, biraz güneşleneceğim" havlunun üzerine uzandığında kollarını başının altına koydu.

"Aslında tenin çok güzel, kızarabilir." Mertin sesiyle, mete ona döndü. Mertin ise gözleri metenin çıplak vücudundaydı.

"Bana bişey olmaz" mete rahat rahat uzanmaya devam ederken mertin gülüşünü duymuştum.

Demirle beraber denize ilerlerken yavaş yavaş su dizlerimize gelmişti.

"Kulaç atmakta iyi misin?" Sorusuyla ona döndüm, "eh işte" uzun süreli kulaç atamıyordum. "Sen nasılsın?" Geniş omuzlarına bakılacak olursa oldukça iyiydi.

"İyiyim" su karnımın üstüne kadar gelirken aşağıdan elini tuttum. "Yarış yapalım!" Heyecanla konuştuğumda dudağının kenarıyla güldü.

"Yapalım bakalım" elini bıraktığımda aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Bak şimdi," elimle çokta uzak olmayan bir yeri gösterdiğimde başıyla onayladı beni. "Üç değince tamam mı?" Tekrardan başını salladığında göz devirdim.

Kendimi hazırladığımda, "üç!" Diye bağırarak ileri doğru kulaç atmaya başladım. O arkadan gelerek benimle aynı yere deldiğinde şaşırmıştım, bu kadar iyimiydi?

Beni geçtiğinde ise yavaşladım, parmak uçlarımda kumun üzerinde zar zor durduğumda su burnumun üzerine geliyordu. Birden çırpınmaya başladığımda demirin beni fark etmesini bekliyordum suların arasından beni gördüğünde yanıma yüzmeye başladı.

Derin nefes çekip çırpınmayı bırakıp kendimi suyun içine bıraktım. Yaptığım belkide doğru değildi ama hâlâ bırakamadığım ergen tarafım yüzünü göstermişti.

Bir kol beni yukarı çektiğinde endişeyle yüzüme bakan demire gülümsedim. Dudaklarımızı birleştirdiğimde bir elimi ensesine, diğer elimi de yanağına koydum.

Bana karşılık vermemesiyle kaşlarımı çatarak ondan ayrıldım. "Ne oldu?" Derken bana sinirli bakıyordu.

"Kuzey, az önce boğulma şakası yaptın?" Sorunun ne olduğunu anlamamla gözlerimi kaçırdım, çok kızacaktı.

"Evet" sesim içime kaçarken ellerimi omuzlarına koydum. "Ne kadar korktum haberin var mı!?" İlk defa bana sesini yükseltmişti, gözlerim dolarken burnumu çektim.

Karşı Komşu / BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin