-19-

3.4K 191 32
                                    



Giray

"Plan anlaşıldı mı?"

"Emret kaptan." Dediler hep bir ağızdan. Güldük ve ortaya toplandık.

"Son bir tekrar. Soner, Gizem, biz içeri gireceğiz. Seren ve ali, siz bahçedeki güvenlikler ile ilgileneceksiziniz. Cenk, Dilan, Caner, siz kapıda nöbet tutacaksınız."

Herkes kafasını salladı. Kendimi bir aksiyon filminde gibi hissediyordum. Daha önce yaptığımız en çılgınca şey Seren'i aldatan sevgilisini dövmekti.

Bu biraz çıtayı aşmıştı. Resmen Büyük patronun malikanesine dalacaktık. Gizem bin bir türlü arayıştan sonra sadece adresine ulaşabilmişti.

Demir kapıların biraz ilerisinde ağaçların arasındaydık.

Seren ve Ali'ye döndüm. "Siz önden gidip güvenliği oyalayın. Biz duvardan tırmanacağız." Dedim kafamla işaret edip.

İkisi birlikte güvenliğin yanına giderken bizde duvara doğru çaktırmadan ve yavaş adımlarla ilerledik.

Güvenliğin dikkati tamamen dağılmıştı ve ruhu duymuyordu. Önce ellerim ile basamak oluşturdum ve Gizem'in çıkmasın yardım ettim. Ardından o da bize yukarıdan elini uzatarak çıkmamıza yardımcı oldu.

Güvenlikler bahçede dolaşmıyor, kapıda dikiliyorlardı. Saat daha çok geç değildi. Seren'in verdiği temiz işareti ile içeri girdik. Onlar bahçedeki korumaları hallederken biz koca malikanede doğru kapıyı bulmaya çalışıyorduk.

"Ayrılmak zorundayız. Yoksa onu asla bulamayız."

Ben sola, Gizem sağa, Soner de arka taraftaki karanlık odalara ilerledi.

Ben yoldayken gördüğüm iki koruma ile hemen bir odaya girdim.

İçerisi temizlik odasıydı. Etrafımı görebilmek adına telefonumun flaşını açtığım sırada Berk'ten olan bildirimi gördüm.

***

Berk:Naber?

Giray:*Fotoğraf*

Giray:Çok kıymetli büyük patronunun evindeyiz :D

Giray çevrimdışı.

Berk:Giray çık hemen oradan.

Berk:Giray!

Berk yazıyor...

Berk çevrimiçi.

Berk çevrimdışı.

***

Korumların gittiğini fark ettiğimde olduğum yerden çıktım. Dümdüz ilerleyip şansımı her kapıda deneyecektim.

İlk açtığım kapı boş bir yatak odasına çıktı. İkinci ise salon tarzı bir yere.

Üçüncü açtığım kapı tuvaletti ama dördüncü kapıda hiç beklemediğim şeyler buldum.

Kırklarında bir adam ve Yekta'ya oldukça benzeyen biri. Yekta değildi. Ama ona oldukça benziyordu.

İkisinin de bakışları bana döndü. Şaşkın duruyorlardı.

Büyük olan çekmeceden bir silah çıkartıp bana doğrulturken genç olan belinden çıkartıp aynı şekilde bana doğrulttu.

Ben de normalde kullanmayı planlamadığım fakat acil durumlar için yanıma aldığım silahı çıkarttım ve doğrulttum.

Şimdi herkes birbirine doğrultmuştu silahlarını.

"Kimsin sen..?" Diye sordu yaşlı adam. Tam konuşacakken duyduğum yüksek ses ile sözüm kesildi. İçeriye bir el ateş edilmişti.

Gelen Yekta'ydı. Bağıramadığından dikkatimizi çekmek için ateş etmişti. Genç olan onu görünce silahını indirdi. Aynı şekilde ben de.

"Burada olduğumu nereden biliyordun?" Diye sordum işaret dilinde. "Berk sağolsun hayatını kurtardı." Dedi öfkeyle.

"Bu adam kim Yekta?" Diye sordu yaşlı olan. "Yürek yemiş bir arkadaşım. Onu eve götüreceğim." Dedi kolumu tutup. Kaşlarımı çatıp kolumu elinden kurtardım.

"Hiç bir yere gelmiyorum. Arkadaşlarım dışarıda ve hepsi sadece benim buraya girebilmem için ölmeyi göze aldılar." Dedim öfkeyle.

"Hepsi arabada." Dedi kesin bir şekilde.

"Umrumda değil. 'Büyük Patron' ile konuşmadan hiç bir yere gitmiyorum." Diye çıkıştım.

"Konuş o zaman." Dedi yaşlı adam. Kafamı ona çevirdiğimde gözlerindeki karanlığı gördüm. Büyük Patron bu yaşlı adam mıydı yani?

--

"Aklından ne geçiyordu ki? Koskoca mafya babasının seni dinleyip 'aa uyardığın için teşekkürler bir daha yapmam' demesini mi bekliyordun!" Yekta bana çok kızmıştı. Çünkü Büyük Patronun babası olduğunu öğrenmiştim ve beni dinlemeyip kapı dışarı etmişti.

Arkadaşlarımın hepsini evlerine bırakmıştık ve şimdi bizde merkeze dönüyorduk. "Sana benzeyen o genç adam kimdi?" Diye sordum bakışlarımı yoldan ayırmadan.

"Abim." Dedi tiksinir bir şekilde. Abisi olduğunu bilmiyordum, bu yeniydi.

"Özür dilemeyeceğim." Dedim ve kollarımı önümde birleştirdim. "Zaten bana özür dilemen değil minnettar olman gerekiyor. Yetişmeseydim babam gözünü kırpmadan seni öldürürdü." Dedi dilini sivri dişinde gezdirip.

"Ayrıca ben senin sadece arkadaşınım. Neden bu kadar önemsedin ki?" Diye sordum iddialı bir şekilde.

Önce bir kaç saniye duraksadı ama sonra gülmeye başladı.

Ben kaşlarım çatık bir şekilde bakarken o gülmeye devam ediyordu. "Ne gülüyorsun ya?" Diye çıkıştım.

"Oy sen alındın mı sen?" Dedi gülmeye devam ederken.

Ona göz devirip önüme döndüm. "Alınmadım. Ama ben her gün Soner'le öpüşmüyorum mesela." Dedim omuz silkip.

"Öpüşemezsin zaten." Dedi kaşlarını çatıp. "Sana inat öpüşürüm lan." Dedim. Bu sefer gülen bendim.

"Giray sakın." Dedi direksiyondaki sol eli sıkılaşırken.

"Oy sen kıskandın mı sen?" Diye dalga geçtim onunla. "Kes sesini ve önüne dön Giray." Dedi kafamı önüme doğru ittirip.

Ben ise gülmeye devam ettim.

---

Yirmi gün boyunca üst üste bölüm attım bir alkışınızı alırım 😌👍🏿

DİLSİZ-Bxb|Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin