Giray
"İndir beni!" Yumruklarımı Yekta'nın omzuna vururken aşağı inmeye çalışıyordum. Beni tepetaklak bir şekilde omzuna almış ve kaçırıyordu!
"Daha şişme yatağımı almadım." Diye söylendim. Ama onun pek de umrunda görünmüyordu.
"Bir haftalık tatile dört valiz aldın Giray, ayrıca sadece bir tanesinin yarısında kıyafetlerin var." Dedi bıkkınlıkla.
"Ama canımız sıkılırsa ne yapacağız?" Diye sordum kaşlarımı çatıp. Havalimanına gitmek için bizi bırakmaya gelen arabaya bindiğimiz sırada güvenlikler bize tip tip bakıyordu.
"Önüne dön lan kel!" Diye bağırdım kel olana. Adam hızlıca önüne dönerken Yekta'nın uyarı amaçlı bacaklarımı daha sıkı tuttuğunu fark ettim.
"Kangren oldum Yekta sal beni." Dedi doğrulup. En sonunda beni aşağı indirdiğinde üzerimi silkeledim.
"Tatile sevgilinle çıkıyorsun, arkadaşlarınla değil. Yani sıkılacak pek zamanın olmayacak." Dedi sırıtıp. Dilimi ısırdım ve yutkundum.
Arabanın arka koltuğuna geçtiğimizde içerisinin bize özel önceden soğutulduğunu fark ettim. Dışarısı cehennem gibiydi!
"Allahım çok şükür içerisi soğuk." Dedim gülümseyip kafamı geri yatırırken.
Hava limanına doğru ilerlerken Yekta uzanıp ellerimizi birleştirdi.
Kaşlarım havalanırken yan gözle şoförü kontrol ettim.
"Görürse?" Dedim kafamla ön taraftaki şoförü işaret edip.
"Sence ne diyebilir?" Dedi Yekta iddia ile.
Sanırım haklıydı, yani kim patronuna tiksinir bir gözle bakabilirdi ki?
Baş parmağı ile elimin tersini okşarken aklı bambaşka bir yerde gibiydi. Zaten son bir haftadır hep böyleydi.
Hava limanına geldiğimizde büyük uçağa baktım.
İçeride sadece bizim olacağımızdan, ve bize özel ayarlandığından bahsetmişti.
İlk başta şaşırsam da her ay gökten düşer gibi yetmiş-atmış bin lirayı dağıttıkları aklıma gelince susmuştum.
"Baya büyükmüş." Dedim heyecanla. Yekta da uçağı süzüp kafa salladı.
Kapıdaki hostesler bizi bekliyordu.
"Hoş geldiniz efendim, iyi uçuşlar dileriz." Dedi en önde duran hostes.
"Size de." Dedim ve seke seke uçağa geçtim. Küçükken uçağa binme şansım hiç olmamıştı. O yüzden ilk defa biniyordum ve içimdeki heyecan bana saçma sapan hareketler yaptırıyordu.
Ben uçağa çoktan binmiş ve seyahat edeceğimiz kabini incelemişken Yekta daha yeni girmişti içeriye.
"Sevdin mi?" Diye sordu etrafa bakarken.
"Sevmeme gibi bir ihtimalim var mı? İlk defa biniyorum ve şimdiden tekrar tekrar binmek istedim." Dedim gülümsememi bastıramazken.
Kaşları önce çatıldı, sonra yüzü şaşkın bir ifadeye büründü.
"Daha önce binmedin mi?" Diye sordu dudakları aralanırken
Güldüm ve alayla cevap verdim. "Hepimiz götümüzde altın bezle doğmuyoruz maalesef." Dedim acınacak halime gülerken.
Sonuçta izahı olmayan şeyi mizahı olurdu.
Tam Yekta bir şey söyleyecekken kaptan geldi.
"Yola çıkıyoruz efendim, sizi yerlerinize alabilir miyiz?" Dedi kibar bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ-Bxb|Yarı Texting|
Novela Juvenil|Tamamlandı| "Konuşmak hiç bir zaman arzum olmadı ama sen bende çığlık atma isteği uyandırıyorsun..." Motorcu çetesinin lideri olan ve ciddiliğini bozmayan Yekta, Disiplinden bir haber yaşayan Giray ile tanıştı. Çetenin lideri, sesini kimsenin duyma...