Medya:Söz verdiğim gibi Efe✨Helo, Yekta ve Giray'ın veleti olan Umut'un da büyümüş haline bir göz atalım dedim kljdbcabc
———
Yekta
Bulaşıkları yıkarken, Giray'ın bana öğrettiği Fransızca şarkılardan birini mırıldanıp kendi kendime vakit geçiriyordum. Bu işleri genelde Giray benim için hallettiğinden çok becerikli değildim ama bulaşık makinası dolu olduğundan ve Giray evde olmadığından mecbur ben yapıyordum.
Sessizliğimi bozarak, alacaklı gibi çalan kapı ile irkildim. Giray'ın bu gün şirkette işleri uzandığından geç gelecekti. Bu da Umut'un geldiğini gösteriyordu.
Zaten başka kim kapıyı kırmak istermişçesine çalardı ki?
"Geldim!" Diye bağırıp ellerimi havluya sildim. Kapıyı açtığımda yüzüme bile bakmadan odasına kaçmaya çalışan küçük, ergen yavrumu çantasından yakalayıp durdurdum.
Alay ile, "Hayırdır, kavgaya karıştın da arkandan mı kovalıyorlar?"diye sorduğumda bana malmışım gibi baktı. Ergenler nasıl bu kadar aşağılayıcı olmayı başarabiliyorlardı?
Otuz beş yaşında adamdım, on beş yaşında bir velet tarafından eziliyordum.
"Baba hiç uğraşamam şu an bırak gideyim." Dedi yorgun bir surat ifadesi ile. Okulda çok yoruluyordu, farkındaydım ama bitki gibi yaşaması da hoşuma gitmiyordu. Giray ile konuşup bir çözüm bulmalıydım.
Onu rahat bıraktığım gibi odasına gidip kapıyı çarptı. Büyük ihtimal ile uyuyacaktı.
Derin bir nefes alıp hüzünle arkasından baktım. Okul onu tüketiyordu ve elimden hiç bir şey gelmiyordu.
Bende her insan gibi okula gitmiştim ve lisenin ne kadar boktan bir yer olduğunu biliyordum. Hiç bir zaman ezilen tarafta olmasam bile, ezen tarafta da değildim. İnsanlar benimle arkadaş olmak isterlerdi ama söylemeye cesaret edemediklerinden lise boyunca bir-iki arkadaşım olmuştu.
Lise hayatımın en iğrenç dört yılı arasına çok rahat girebilecek bir dönemdi. Kendim ile daha yeni yeni tanışıyor olmam yetmezmiş gibi, ailemin ve hocaların baskısı, derslerin ağırlaşması ve bütün hayatımın bir sınava bağlı olması çok sinir bozucuydu.
Dakikalar birbirini takip ederken, hava kararmaya başlamıştı ve ben evdeki bütün işlerimi bitirmiştim. Nihayet koltuğa oturup derin bir nefes almışken çalan kapı ile küfür etmek istedim.
Artık eski genç, karizma ve enerjik Yekta yoktu, hatta saçımda bir tel beyazlık bile bulmuştum!
Oflayarak yerimden kalktım ve gidip kapıyı açtım. Elinde alışveriş poşetleri ve şemsiyesi ile karşımda dikilen Giray'a gülümsedim.
"Naber aşkım?" Diyip hızlıca içeri girdi. Elindekileri yere bırakıp üzerindeki ıslak monttan kurtuldu. Bu tatlı ve aceleci halini her gün görmek isterdim aslında ama genelde eve ilk gelen o olduğundan, o beni böyle görüyordu.
Nihayet üzerindekilerden kurtulup bana döndüğünde kollarımı açtım. Hızlıca göğsümde yerini alıp kollarını bana doladı.
"Ne kadar yoruldum anlatamam." Dedi gözlerini kapatıp ağırlığını üzerime verirken. Aniden, "Giray ben yaşlandım galiba ya." Demem ile afalladı ve yüzüme garip bir şekilde baktı.
"Sen bir ay önce yetmiş yaşındaki babana 'yaş yetmiş iş bitmemiş' dememiş miydin? Otuz küsür yaşındasın sen Yekta, ne yaşlanması?" Dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ-Bxb|Yarı Texting|
Novela Juvenil|Tamamlandı| "Konuşmak hiç bir zaman arzum olmadı ama sen bende çığlık atma isteği uyandırıyorsun..." Motorcu çetesinin lideri olan ve ciddiliğini bozmayan Yekta, Disiplinden bir haber yaşayan Giray ile tanıştı. Çetenin lideri, sesini kimsenin duyma...