Bölüm -4

650 86 43
                                    

Felix ve Hyunjin el ele tutuşmuş, eve gitmek için otobüs durağına doğru sohbet ederek yürüyorlardı. Felix heyecanla bir şeyler anlatıyor, Hyunjin'de gülümseyerek sabırla onu dinliyordu.

Sonunda otobüs durağına gelmişlerdi.

"Sadece iki kişilik yerimiz kaldı beyefendi."

Hyunjin sırıttı. "Sorun değil, Felix kucağıma oturabilir."

Felix şok içinde Hyunjin'e baktı. "İyi de Hyun, biz zaten iki kişiyiz."

"Otur dedim Felix." Hyunjin sevgilisinin elini tuttu ve onu otobüse sürükledi.

Boş koltukların yanına geldiklerinde Hyunjin hiç tereddüt etmeden birine oturdu ve Felix'e "gel hadi" dercesine baktı.

Felix tam onun yanındaki koltuğa oturacaktı ki Hyunjin eliyle o koltuğu kapattı.

Bir süre bakıştılar. Felix omuz silkti ve otobüsteki demirlerden birine tutundu.

Hyunjin ofladı ve oturduğu yerden sevgilisinin belini kavrayıp onu bir anda kendine doğru çekti.

Felix ufak bir çığlık atarak Hyunjin'in kucağına düştü.

Otobüstekilerin ayıplayan bakışları ve teyzelerin kendi aralarında "gençlik bitmiş" diye söylenmelerini görmezden gelerek Felix'in elini tuttu.

Felix şok içinde Hyunjin'e baktı. "Ne yapıyorsun? Toplum içindeyiz şuan olmaz!"

Hyunjin omuz silkti. "Sevişmiyoruz ya, alt tarafı kucağımdasın. 'Sevgilinizi kucağınıza alamazsınız' diye bir kanun olduğunu sanmıyorum."

Felix başını iki yana salladı ve istemsizce güldü. "Hyunjin, indir beni."

Hyunjin Felix'in elini bırakmadan sevgilisinin belina sıkıca sarılıp onu kucağına hapsetti.

"Olmaz, kollarım sana yapıştı. Artık böyle yaşamak zorundayız."

Felix tam ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki arkadan bir teyzenin "Bu ne edepsizlik! Yaşınızdan başınızdan utanın" demesi duyuldu.

Bir kaç ağızdan da onu onaylayan homurtular yükselince Felix utançla başını öne eğdi.

Hyunjin ise hiç kimseyi umursamadan sevgilisinin bu hallerini keyifle izliyordu.

Felix son bir umut Hyunjin'in ellerini itip kurtulmaya çalıştı ama Hyunjin onu indirmemeye niyetliydi.

Hyunjin keyifle Felix'in kulağına yaklaştı. "Uslu dur yoksa cezan iki katına çıkar."

Felix sertçe yutkundu. Çocuk utançtan artık kıpkırmızı olmuştu.

Hyunjin ufak bir kahkaha attı ve Felix'in dudağına bir saniyelik kısa ama sert bir öpücük bıraktı.

Sonunda inecekleri durağa gelmeleri Felix'i mutluluktan, Hyunjin'i ise sevgilisini bırakma zorunluluğundan dolayı ağlatabilirdi.

Hyunjin sıkıntıyla sevgilisinin beline sarılı kollarını açtı fakat onun kaçmasına izin vermeden Felix'in elini sıkıca tuttu.

Felix ofladı ve birlikte otobüsten indiler.

Tam evin kapısına gelmişlerdi ki Felix bir anda Hyunjin'in elinden kurtulup koşmaya başladı.

Hyunjin ufak bir kahkaha attı ve "Seni küçük çocuk!" Diye bağırarak Felix'i kovalamaya başladı.

Felix kahkaha attı. "Beni yakalayamazsın!"

"Eğer seni yakalarsam kaslı kollarımla sımsıkı sararım ve hiç bırakmam!

"Sen kaslı değilsin ki!"

Hyunjin göz devirdi. "O zaman git kendine kaslı sevgili bul."

Hyunjin tam Felix'i yakalayacakken son anda hızlanıp Hyunjin'in elinden kurtulmayı başardı.

"Ben seni istiyorum ama." Diye cevap vermeyi de ihmal etti.

Bir süre daha kovalamaca oynadılar. Hyunjin yorgunluktan ter içinde kalmıştı.

"Sanırım yaşlanıyorum, nasıl bu kadar enerjik olabilirsin?"

Felix geriye dönüp dil çıkardı fakat önündeki taşı göremediği için ayağı takıldı.

Bunu fark eden Hyunjin hemen Felix'in yanında bitti ve Felix tam düşecekken onu sıkıca belinden kavrayarak tuttu.

İkisi de nefes nefese birbirlerine bakıyorlardı.

Hyunjin Felix'in dudaklarına uzun ve tutkulu bir öpücük kondurdu ve ikisi de doğruldu.

Hyunjin sevgilisine sarıldı. "Bundan sonra daha dikkatli ol seni küçük afacan."

Pastane | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin