4. Bölüm

30 9 4
                                    

Selammmmmmm❤️😊

Yorum yapmayı ve değerlendirmeyi unutmayın. Sizi seviyorummmm💗

___________________________________________

Kuzeyle muhteşem bi gece geçirdik. Güldük eğlendik. Ama artık zamanı gelmişti... Neyin mi? Kuzeyin gitmesinin...

Aşşırı üzgündüm. Ağlıyodum. Her kes gide bilirdi ama Kuzey asla! Uyumuştum. Bilin bakalım nerde! Kuzeyin dizlerinde! Allahım nolur bu bi rüya olsun. Uyansamda uyuyo taklidi yapıyodum. Kuzey genelde ben uyuduğumda benimle konuşurdu. Konuşmasını çok severdim. Bitene kadar uyuyo taklidi yapıyodum. Yine yaptım. Kuzey benimle konuştu.

"Seni özleyeceğim. İyi ki seni tanımışım ve sana söz veriyorum özgür kalacaksın. Özgür..."
Ve tam bu anda uyanmış gibi yaptım.

"Günaydın!:)"
"Günaydın Kumru!"
"Eeee nasıl uyudun?" Kuzeye mutlu görünmeliydim yoksa aklı bende kalırdı. Hiç bir şey olmayacakmış gibi.
"Uyumadım ki"
"Neden?"
"Son gecemi böyle geçireyim dedim"bu cümlesinin daha ilk kelimesinde gözlerim yaşarmıştı. Yüzümü başka tarafa çevirdim. Ağladığımı görmesini istemedim. Nasıl oldu bilmiyorum ama Kuzey gözyaşlarımı gördü.

"Hey, ağlama. Ağlarsan aklım burda kalır!"
"En iyi arkadaşım gidiyor. Nasıl ağlamıyım."
"Güçlü kalmalısın, anladın mı?"
"Manyak mısın oğlum sen! Ölüme gidiyosun ölüme! Nasıl bu kadar rahat ola bilirsin ya, aklım almıyor"

Ben burda krize giriyodum resmen çocuk sırıtıyor. Yine de göz yaşlarımı sildim. Onu böyle uğurlayamazdım, dahası onu bırakamazdım. O burda kalmalıydı, burda benim yanımda. Bunun için başka bir şeyler düşünmeliydim, Kuzeyi kurtara bilicek şeyler. Ama düşünemiyordum. Beynim düşünmek istemiyordu. Sanki sadece Kuzeyi uğurlamak istiyordu. Ama bu olmayacaktı, beynim istediyine ulaşmayacaktı. Kuzey burda kalmalıydı, kalacaktı da, onun yeri benim yanım, benim yanım onun evi. Kimse evinden uzakta kalmamalıydı, Kuzey bile...

Beynim böyle düşüncelerle dolup taşarken anahtar deliyinden ses geldiyini
fark etdim. Başımı döndürdüğümde annenin bizi çıkarmaya geldiğini gördüm . Yoksa düşman mı demeliydim?

Daha sonra düşmanımım sesi duyuldu
"Hadi yine iyisiniz, sizi götürmeye geldim. Kalkın"

Hiç birşey demeden kalktık, konuşmadık sadece yürüdük. Yürüsekte düşüncelerden kaçamadık. Revirden kaçtık ama düşüncelerden kaçamadık. Her düşüncelere daldığımda aklıma bir kitapta okuduğum, göz yaşlarımı durduramadığım o dünyanın en haklı satırları geliyor.

Vebadan kaça bilirsin, saklana bilirsin. Ama düşüncelerden kaçamazsın, saklanamazsın...

Bu satırlardan daha haklısını bulamazdın...

İkimizde suskun, bomboş ifadeyle yürüyorduk. En kötüsütde buydu ya. Suskun insanlar, bomboş ifadeler... Suskun olsak bile beynimizden yüzlerce düşünce geçiyordu, bomboş ifadeyle yürüsek bile üzgündük, hayal kırıklığına uğramıştık, acı göz yaşlarımızı içimize akıtıyorduk, kalbimize akıtıyorduk. Çokta kötü görünmeye bilir ama acı verici.

Siz hiç sessiz göz yaşlarını duydunuz mu? Sessiz ama, acı verici göz yaşlarını... İnsanın çaresiz kaldığında, çıkış yolu kalmadığını anladığında akıttığı göz yaşlarını. Biz şuan o göz yaşlarını akıtıyorduk. Sessiz ama, acı verici... Bir insan ne zaman mı bu göz yaşlarını akıtırdı? Pes ettiğinde. Mağlubiyyeti kabullendiğinde. İşte biz tam o anda mağlubiyyeti kabullenmiştik. İşte biz tam o an pes etmiştik. Artık yolun sonuna gelmiştik, son duraktaydık ve son durak uçuruma bakıyordu. Ama ne yapa bilirdik ki, biz aciz insanların elinden ne gelirdi ki, bizim elimizden gele bilen tek şey susarak, belkide ağlayarak beklemekti. Ama buna mecburduk, biz aciz ve çaresiz insanlar buna mecburdu... Hakan gittiğinden beri sıksık aynı şeyi düşünürdüm 'Acaba burdan kurtula bilecekmiydik. Acaba yaşaya bilecekmiydik, güçlü olup sonuna kadar savaşa bilecekmiydik, ayakta dura bilecekmiydik...' Ama şimdi tamamen farklı düşünüyordum 'Kuzeyi nasıl kurtara bilirim? Kuzetin yerine kendim ölüme gide bilirmiydim, onun yerine kendi ölümümü kendi ellerimle getire bilirmiydim, onun gibi fedakar ola bilirmiydim, yağmur yağdığını bile bile dışarı çıka bilirmiydim?'

Cemile Anne bizi kapının yanına kadar götürdü, Kuzey her birimizle vedalaştı. En sona beni saklamıştı, uzun uzun sarıla bilmek için, kokumu içine çekip elveda diye bilmek için...Bana sarılınca elime bir katlanmış kağıt tutuşturdu ve yavaşça       
kulağıma fısırdadı

"Al, şunu , kaçış planınız. Biz gittikten hemen sonra kaçın"

Dudaklarının arasından yolladığı bu cümleleri duyduğumda nurkum tutuldu, sanki konuşmağın ne demek olduğunu unuttum... Göz yaşlarım gözlerimden yanaklarıma doğru bir bir boşaldı. Cemile anne onu alıp götürdü, bense hiç birşey yapamadım.
Onsuz bir günümü düşünemediğim Kuzey'im gözlerimin önünde gitti, bana el salladı, elveda Kumru dedi bense hiç bir şet yapamadım, sadece baktım, bakakaldım,nutkum tutuldu. Ne yapa bilirdim, ne yapmalıydım? Hiç bir şey olmamış gibi kaçmalımıydım yoksa Kuzeyin gitmesine engel mi olmalıydım, ne yapmalıydım?

Vadedilmiş ÖzgürlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin