O kadar heyecanlıydım ki her an gözlerim kararabilirdi veya ben bu daveti geri çevirebilirdim.
Saçmalama Açelya, yapabilirsin. Sadece Arel'in ailesiyle bir akşam yemeği yiyeceksin. Kendine gel.
Kendimde olsam kabul mü ederdim?!
Derin nefesler alıp verirken kapıma birkaç kez tıklatıldı.
"Geliyorum." dedim ve aynada kendime baktım son kez. Bir pantolon ve kazaklaydım, saçlarım açıktı ve toplasam mı karar verememiştim ama böyle bırakmaya karar verdim.
"Kütüphaneden çıkmıştın, üstünde siyah bir hırka vardı ve saçların omuzlarından dökülüyordu. O zamanlar uzundu, beline kadar geliyordu."
Saçlarımı uzatmaya karar vermiştim.
Sonunda çıktım odadan ve vestiyerdeki montumu giydim, birkaç gün sonra yeni yıldı ve kar yağışı uyarısı yapılmıştı. Günlerdir yağmayan kar bu birkaç günde sık sık yağacak, diyorlardı. İnsanoğlu olarak dünyayı mahvetmede bir numara olduğumuzdan ne kış kıştı artık ne yaz gerçek bir yazdı.
"Hazırım." dedim kapıda duran babama.
"Hadi çıkalım o halde."
Aslında aile olarak davet etmişlerdi bizi ama annem tabii ki gelmezdi, babam da daha önceden bir iş yemeği teklifini kabul ettiğinden gelemeyeceğini söylemişti. Beni bıraktıktan sonra kendisi de arkadaşlarının yanına gidecekti.
Annem çoktan gitmişti bile. Babam geriden gelip benimle ilgilenmişti. Ona bu daveti söylediğimde benim gitmem gerektiğini söylemişti. Arel'le aramdaki bu durumu ona açmamıştım ama anladığını biliyordum.
Değişmiştim çünkü onunla, bambaşka bir insan olmuştum. Hayata farklı bir gözden bakıyordum. Yeni arkadaşlar edinmiştim ve arkadaşlarımla olmayı seviyordum. Bana laf atan kalmamıştı, hepsine gereken cevabı veriyordum. Bazı öğretmenlerimin bile bakışı değişmişti sanki. Ve ona sahiptim, dünyanın en iyi erkek arkadaşı kalbimi kazandığı halde benim için çabalamaktan vazgeçmiyordu.
Ben de onu mutlu edecektim ve daveti kabul etmiştim.
Ama heyecandan ellerim titriyordu.
Evlerinin önüne geldiğimizde konumdan kontrol ettim son kez.
"Burası mı?" dedi babam camdan dışarıyı seçmeye çalışırken.
"Evet." dedim. "Doğru yer."
"Özürlerimi ilet, konuşmuştum ama yine söyle sen."
"Söylerim."
"Birkaç saat sonra seni almaya gelirim."
"Tamam, hoşça kal."
"İyi eğlenceler."
Bunu söylerken samimiyeti sesine yansımıştı. Dayanamadım ve ona sarıldım, yanaklarından öptüm.
Ben annem de babam da sendin ve hep öyle olacaksın, baba.
Arabamız gözden kaybolurken ben de bahçeyi geçmiştim bile. Kapıyı çaldığımda hemen açıldı ve merdivenlere yöneldim. Arel bu iki katlı güzel yapının altında bir akrabalarının oturduğunu söylemişti, ya teyzesi ya da halasıydı sanırım. Üste çıktığımda dairenin kapısı açıktı ve kapıda bana gülümseyerek heyecanla bakan bir adet Arel mevcuttu.
"Hoş geldin, Açelya'm. O kadar özledim ki seni."
"Okulda gördün ya, deli!"
"Kaç saat geçmiş üstünden, kül olmadığıma dua et."