Bölüm ithafı amagittilavinia ya. Buyrun sizindir bölüm <3
-
"Arel!"
Sınıfının kapısında dikilmiş, içeride Hasan ve Erdem'le konuşan Arel'e sesleniyordum. Sabah öğle arasında sınıfına gelmem gerektiğini söylemiş ve gülümseyerek kaçmıştı. Neler olduğunu bilmiyordum.
Kafası bana doğru döndüğünde gülümsedi ve eliyle beklememi işaret etti. Arkadaşlarının omzuna elini koydu ve birkaç defa hafifçe vurup bana doğru gelmeye başladı. Yanıma geldiğinde "Söyle güzelim?" dedi ve kafamı yere eğdim. Yanaklarıma ateş basıyormuş gibi hissetmiştim.
"Şey... Sen çağırdın ya beni?"
"Hee, hatırladım, tamam tamam. Biraz yürüyelim diyecektim, sana bir kitap vermek istiyorum bir de."
Bana kitap hediye etmek isteyen ve beni seven bir insana sahiptim.
"Sen böyle konuşunca ağlayasım geliyor benim," dedim dudaklarımı büzerken.
"Aaa, o neden?"
"Çok güzel konuşuyorsun ve ben bunlara alışkın değilim."
"Alış alış, daha çok duyacaksın," dedi kolunu omzuma atıp beni kendisine doğru çekerken. "Çok seviyorum seni."
"Yaa Arel!" diye uyardım ama o devam etti.
"Öyle çok seviyorum ki. Bir gün değil, bir hafta değil, son nefesime kadar severim seni. Öyle yakın ama öyle uzaktın ki bana. Gerçi artık o devir bitti, bundan sonra elini bırakmayacağım."
"Ya tamam Arel, yeter, deme şöyle şey oluyorum ben..."
"Bak yine dedi," derken bahçeye çıkmıştık. Merdivende birkaç basamak aşağı indi ve ellerini yanaklarıma götürüp "Ne oluyorsun bir tanem, ne oluyorsun canımın parçası, söyle bakayım," dedi.
"Çek şu ellerini," dedim hafifçe vurarak ellerine ve yanında geçtim ellerim göğsümde bağlı bir şekilde.
Gülerek peşimden geldiğinde ben de güldüm. Beraber bir banka oturduk ve başımı omzuna yasladım. Bir süre bahçedeki diğer insanları ve gökyüzünü seyrettim. Ardından içimden gelen bir istekle kafamı çevirip Arel'in yanağını öptüm usulca. Kafası yavaşça bana doğru dönerken gözleri kocaman açılmıştı ve gülerek önüme dönmeme sebep olmuştu.
"A-Açelya... Sen... Ben... Ne..."
"Tamam, fazla yorulma anladım ben," dedim bir kahkaha atıp.
"Çok güzelsin," dedi ve elimi tutarak gözlerini kapadı, kafasını geri attı. Uyumaya mı çalışıyordu anlamadım ama sessiz kaldım. Ne kadar süre geçmişti bilmiyordum, bu kadar sıcağa alışkın olmayan ellerim terlemişti ama sorun etmiyor gibiydi. Ellerimi çektim ve açık saçlarımı bir topuz yaptım. Hâlâ gözlerini açmamıştı. Ayağa kalktım ve karşısında dikildim.
"Arel, kalk da içeri girelim sıcakladım ben. Okulun içi daha soğuktur."
"Uyusaydım ne güzel, sen yanımda olunca bir huzur geldi bana."
"Hadi be oradan," dedim gözlerimi kısarken ama ciddi duruyordu. "İyi ama ben içeri gidiyorum."
Kolundaki fark etmediğim saate baktı.
"Tamam, gidebiliriz."
Kaşlarım çatılsa da ses çıkarmadım ve birlikte okula girdik. Onunla vedalaşıp sınıfıma çıkmak üzere sola yönelsem de kolumdan tutup sağa çekiştirdi.