4. Bölüm🕯️

166 19 12
                                    




Gözlerimi açalı sadece birkaç dakika olmuştu. Yumruk yaptığım ellerimle acıyan gözlerimi kaşıdım. Görüntüm tamamen netleştiğinde yattığım yerden doğruldum. Korse hem canımı acıtıyor hem de çok kaşındırıyordu. Memnun olmayan bir tavırla yüzümü buruşturdum. Bir anda kafamın içerisinde bayılmadan önce yaşanılanların her birisi tek tek  dolaşmaya başladı. Saniyeler içerisinde hatırladıklarımla ağzım şaşkınlıkla aralandı. Oturduğum yerden nerede olduğuma bakındım. Burayı ilk defa görüyordum. Duvarlarda tuhaf çizimler vardı. Bulunduğum koltuğun karşısında siyah bir koltuk daha vardı. Bu koltuk dişçilerden olan koltuğun benzerindendi.

O koltuğun hemen yanında alçak bir tabure ve hemen yanında masa bulunuyordu. Oturduğum yerden kalkarak koltuğun hemen yanında bulunan tuhaf aletlere ilerledim. Bunları da hayatımda ilk defa gördüğümden tam olarak ne işe yaradıklarını bilmiyordum. Masanın üzerinde bulunan tuhaf kapaklı bir kitap dikkatimi çekti. Korkuyordum ama merakım daha ağır basıyordu. İlk sayfasını açtığımda bunun bir kitap değil de çizim defteri olduğunu anladım.

Her sayfada birbirinden tuhaf çizimler bulunuyordu. Bazıküçük ve tatlıyken bazıları da devasa büyüklükte ve oldukça korkunçtu. Defterde bulunan çizimler oldukça dikkatimi çekmişti. Kapalı kapının ardından gelen sese kadar defterdeki çizimleri inceledim. Her kim çiziyorsa çok yetenekli.

Sanki suç işliyormuş gibi korkuyla defteri kapatıp kapıya döndüm. Ancak kapıda kimse yoktu. Derin bir nefes vererek kalbimi tuttum. Birkaç saniye boyunca kendimi sakinleştirdikten sonra yavaş yavaş hızlanan kalp atışlarım düzene girmeye başlamıştı.

Parmak uçlarımda sessiz olmaya dikkat ederek kapıya ilerledim. Titreyen ellerimle kapı kolunu kavrayarak aşağıya indirdim. Açılan kapı beni şaşkına uğratmıştı. Neden şaşırdığımı bilmiyorum. Belki de kilitli olmasını bekliyordum. Beni karanlık bir hol karşılamıştı.

Olduğum yerde durarak az önce duyduğum anlamsız sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Sağ çaprazımda bulunan kapıdan gelen kalın sesle oraya yöneldim. Sesin tam olarak kaynağını anlayamamıştım. Hafif aralıklı olan kapıdan yüzüme yansıyan ışıkla yüzümü ekşittim. Sırtı bana dönük olacak şekilde telefonla konuşan adamı fark ettim. Kaşlarımı çatarak biraz daha kapıya yaklaştım.

Telefonda ki kişi susmuş olacak ki o konuşmaya başladı. Kalın sesini işitmemle kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Telefonda ki kişiyle Rusça konuşuyordu. Ve ben bazı kısımlarını tam olarak anlayamamıştım. Çok hızlı ve Rusların kendilerine özgü tuhaf aksanıyla konuşuyordu. Aksanı yüzünden anlamam daha da güçleşmişti. Konuşmasından anladığım birkaç şey; geleceğim, hallettim ve şimdi değil gibi kısa şeyler olmuştu.

"Birilerinin gizlice dinlemenin ayıp olduğunu öğretmediler mi sana?" bir anda Türkçe konuşmaya başlamasıyla korkuyla sıçradım. Yüzünü bana dönmüş, o küçük aralıktan gözlerime bakıyordu. Buz mavisi gözlerini bana dikmesi beni korkutmak için yeterli olmuştu.

Fark edilmemle hafifçe ayağımla kapıyı itekledim. Artık saklanmamın bir anlamı yoktu. Utançla yanaklarım kavrulurken bakışlarımı kaçırdım. "Üzgünüm." elinde ki telefonunu cebine attı, kalçasını arkasında bulunan masaya yasladıktan sonra kollarını göğsünde bağladı. "Orada o saatte, tek başına ne yapıyordun?" elimi enseme atarak utançla kaşıdım. Bir başkası tarafından bu şekilde sorguya alınmak cidden utanç vericiydi. "Arkadaşıma gitmem gerekiyordu ve bir taksiye ihtiyacım vardı. Balık ekmek yapan bir amca bana o sokakta bir taksi durağı olduğunu söylemişti."

Beyaz YalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin