Üzerimi değiştirdikten sonra ayağım acımaya başlamış Çağatay'ın getirdiği buzda çoktan eridiğinden bir yenisini daha almak için Ahmet Hocaların yanına gittim. Konteynırdan çıktığımda Yeşim ve Zümrüt'ün kurmuş olduğumuz hamakta oturup sohbet ettiklerini gördüm. Çağataylar ortalıklarda yoktu diğer grubun kişileri kendi hallerinde takılıyor Hocalarda masada bir şey tartışıyormuş gibi konuşuyorlardı yanlarına gittiğimde konuşmayı kesip bana döndüler.
"Alara kızım iyi misin?" dedi Pınar Hoca hem bana bakıp hem de ayağımı kontrol ederek.
"Ayağım biraz acıyor da diğer buz erimiş bende yenisini almak için gelmiştim." dediğimde Pınar Hoca yerinden kalkıp bana yeni buz almaya gitti o gelene kadar onun oturduğu sandalyede oturdum.
"Yarın voleybol oynayacaksınız, ayağın bu haldeyken oynayabilir misin?" dedi Ahmet Hoca
"Yarına kadar düzeleceğini düşünüyorum oyuna katılmaya çalışacağım." diye söylerken elinde buzla Pınar Hoca yanımıza geldi.
"Tatlım kendini fazla yormamaya çalış hatta kızlardan birine söyleyeyim yanında kalsın ayağa kalkma sen."
"Fazla büyütülecek bir durum yok iyiyim ben. Bir şey olursa haber veririm merak etmeyin. Buz içinde teşekkür ederim." dedikten sonra yanlarından ayrılıp konteynıra gittim yatağıma uzanıp buzu ayağımın acıyan yerine koydum. Komodinin üzerinde ki telefonumu alıp sosyal medya da dolaşırken kapı çalındı.
"GİREBİLİRSİN!" kapı açılıp içeri Selin girdiğinde şaşırmıştım onun gelmesini beklemiyordum.
"Alara müsaitsen gelebilir miyim?" diye söyledi kapının ağzında beklerken.
"Tabii gelebilirsin."
Kapıyı kapatıp yanıma geldi ne yapacağını bilmiyormuş gibi ilkte ayakta durdu sonra yan taraftaki Yeşimin yatağının üzerine oturdu. Bir süre sessiz kaldık.
"Ayağın nasıl iyi misin?" sessizliğini bozup konuşmaya başladı.
"İyiyim biraz acıyor sadece"
"Bugün geçmiş olsun demeye gelecektim bir türlü fırsat olmadı. Geçmiş olsun."
"Teşekkür ederim."
"Telefonunu verir misin?" niye telefonumu istediğini anlamasam da telefonumun tuş kilidini açtıktan sonra ona doğru uzattım ekrana bir şeyler yazıp bana uzattığında telefonumu ondan alıp ekrana baktım rehbere adını kaydettiğini gördüm.
"Bir ihtiyacın olursa araman yeterli." dedi gülümseyerek.
"Teşekkür ederim Selin."
"Görüşürüz o zaman." dedi ayaklanırken.
"Görüşürüz." dediğimde kapıyı açıp konteynırdan çıktı. Selin'in gelip geçmiş olsun demesi beni şaşırtmıştı birkaç kişi dışında kimse yanıma gelmemiş, geçmiş olsun dememişti. Bu hareketi beni mutlu etse de en yakın arkadaşımın değil de onun yanıma gelmesi beni üzmüştü. Kendisi daha bir hafta olmadan tanışmış olduğu kişiyle sohbet ederken altı yıllık dostu bu durumdayken bir şey yapmamış aksine bana tavır almıştı.
Telefonumu elime alıp sosyal medya da gezinmeye devam ettim bir süre geçtikten sonra tekrar kapı çalındı.
"GİREBİLİRSİN!" kapı açıldığında tekrar Selin gelmişti.
"Alara yemek yiyeceğiz şimdi hem haber vermek için hem de gelmekte zorlanırsın diye yardımcı olmaya geldim." diye söyledi. Ben yatakta oturur pozisyon aldığımda yanıma geldi ve elini belime doladı yavaşça onun yardımıyla kalkarken ayağımın üzerine basmamaya özen göstererek yürümeye başladık.
YOU ARE READING
TAKINTILI ÇOCUK
Teen FictionHayatı boyunca birçok zorbalığa maruz kalan ve hiç sevilmemiş sevilmeye muhtaç bir kız Alara hayatına giren ve onun her şeyi olan Çağatay ile bir aşk yaşamaya başlar ama o Çağatay'ın hayatını değiştirebileceğini bu hikayenin sonunu bilmiyordu bu kar...