TÇ-12

453 48 5
                                    

Herkes sohbet ederken bende sandalyede oturup Zümrüt'ün gelmesini bekliyordum. Uzun bir bekleyişin ardından Zümrüt'ün geniş bir gülümsemeyle Çağatayların konteynırından çıktığını gördüm. Benimle göz göze geldiğinde bile o geniş gülümsemesi yüzünden hiç silinmemişti. Ne onu bu kadar sevindirmişti bilmiyordum ama biraz sonra o gülümsemesini yüzünde solduracaktım. Bizim yanımıza geldiğinde bende hışımla sandalyeden kalkıp yanına gittim.

"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SEN?" bağırdığımda bütün bakışların bize dönük olduğundan emindim.

"Ne yaptım ben?" dedi gülerek.

"Sen ne yaptığını iyi biliyorsun. Benden özür dileyeceksin." 

"Yanlışlıkla olan bir şey için özür dilemem ben." Topu sertçe kafama atıyor ve yanlışlıkla olduğunu söylüyordu.

"Hiçte yanlışlıkla olan bir şey değildi."

"Üff ne uzattın kızım ya" eliyle beni kenara itip yanımdan gitmeye çalışırken kolundan tuttuğum gibi onu karşıma aldım.

"Sen özür dilemeden şuradan şuraya gitmem."

"Peki özür dilerim oldu mu?" 

"Oldu ama bir şey eksik kaldı." dediğimde ne dermişcesine kaşını kaldırırken saçından tuttuğum gibi onu kendime çektim.

"BANA BİR DAHA BULAŞIRSAN SENİ DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDERİM ANLADIN MI?" dişlerimi sıkarak konuştuğumda o da acıyla inleyip saçını saran elimi saçından ayırmaya çalışıyordu.

"YA NE BAKIYORSUNUZ YARDIM ETSENİZE!" bir el benim kolumu tuttuğun da arkam dönük olduğu için gelen kişiyi görememiştim bakışlarımı Zümrütten alıp kolumu tutan kişiye çevirdiğimde o kişinin Yeşim olduğunu gördüm.

"Bırak kızın saçını Alara." 

"Altı yıllık arkadaşını mı tutuyorsun yoksa birkaç gün önce tanıdığın insanı mı?" sormuş olduğum soruya hiç düşünmeden cevap verdi.

"Zümrüt'ü tutuyorum." verdiği cevapla kalbime bıçak saplamışlar gibi hissettim. Tek güvendiğim insan oydu ve altı yıllık dostunu birkaç gün önce tanıdığı kişiye değişebiliyordu. Sebebini bilmediğim bir nedenden dolayı yanımdan uzaklaşmış Zümrütle beraber takılmaya başlamıştı. Nasıl oldu da Zümrüt iki günde Yeşimi değiştirebilmişti aklım almıyordu.

Selinin yanımıza gelmesiyle Zümrüt'ün saçını sertçe kavrayıp Yeşimin üzerine fırlattım. "Al arkadaşını bir daha da benimle muhatap olmayın anladın mı?"

"Olmuyoruz zaten." gözlerini devirerek bana cevap verdi. Daha fazla üstelemeden  sandalyenin yanına gidip telefonumu aldıktan sonra Pınar Hoca'ya konteynıra gitmek istediğimi daha fazla oynamak istemediğimi söyledim o da izin verince konteynıra gittim.

Konteynıra girdiğim gibi kendimi yatağımın üzerine attım. Göz yaşlarım bir bir yanaklarımdan kayıp yastığıma düşerken gözlerimi kapattığımda kampa geldiğim günden bugüne kadar yaşadığım olayları düşündüm.

Bu kampa gelme sebebim Yeşim olmasına rağmen yanımda sadece Selin vardı. Yeşimden sonra yanında gülüp eğlenebildiğim ikinci kişi Zümrüttü o da Çağatay yüzünden bana sırtını dönmüştü. Yeşimin ise hala benimle konuşmama sebebini anlamış değildim. Tartışmamıştık, o bir anda benden uzaklaşmaya başlamış sanki düşmanıymışım gibi davranmaya başlamıştı. Çağatay'ın ise hala ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.

TAKINTILI ÇOCUKWhere stories live. Discover now