~ 15. BÖLÜM ~

1.3K 321 66
                                    


Karşımda resmen Mert abiyle konuşan Aras Hoca vardı. Aras Hocanın bana şaşkın bakmasıyla Mert abi de benden tarafa döndü.

İlk önce ikizlerin üzerinde gözünü gezdirip sonra bana döndü.

Beni kollarımda iki polisle görünce direk yanıma adımlayıp, "Asena senin ne işin var burda" diye sordu.

Ahmet abi tanımadığı için Mert abiye kaşları çatık bir şekilde bakıyor.

"Eee şey küçük bir anlaşmazlık oldu da o yüzden burdayım" dedim.

Benim cevabımla Ahmet abi gülmüş, Mert abi hala aynı şekilde kaşları çatık, Aras Hocanın yüzü de ise küçük bir tebessüm vardı.

Ahmet abi "hadi çocuklar başkomiserimi bekletmeyelim hem Savaş komiserime de haber gitmiştir" dedi yüzünde ki sırıtmayla.

İçimden 'Ahmet abi de ne kadar çok gülüyor diye geçirdim.' Tabi neden gülmesin bizim halimizden zevk alıyor.

Ama bu sefer bence büyük bir ceza almayız sonuçta biz haklıyız.

Koridorda biraz yürüdükten sonra aşinası olduğumuz beyaz kapının önüne geldik.

Tabi arkamızdan Mert abi ve Aras Hoca da geliyordu.

Ahmet abi kapıyı çalıp içeriden 'Gel' sesini duyunca kapıyı açıp ilk bizi arkamızdan da kendisi girdi.

İçeriye girdiğimizde iki adet sinirli polis vardı. Tahmin ederseniz abim ve başkomiserim.

Ama abim bu sefer cidden kızmış benziyor. Hemen yanımıza gelip bağırarak "ben demedim mi sizi bir daha burda görmicem diye he"

Bana dönüp "peki Asena hanım size ne demeli daha sabah uyardım akıllı durun diye" diyerek bağırdı.

Şahsen kırılmıştım. O kadar kişi içerisin de azarlamıştı ama en çok ta beni.

Ne kadar neden burda olduğumuzu söylemek için ağzımı açsam da hep susturdu.

Başkomiserim dışında ki herkes abime kaşları çatık bakıyordu.

Hiçbirşey dememe gerek kalmamıştı. Çünkü gözlerimden anlamıştı kırıldığımı.

Ikizler ise sessizce durmuş benim ne tepki vereceğimi düşünüyorlar sanırım. Çünkü ne zaman haksız olsam hep cazgırlığımı ön plana çıkarırım.

Bu şefe hiçbir şey demeyip tebessüm ettim.

Artık Mert abi sıkılmış olmalı ki "burda ne olduğunu öğrenebilir miyim?" Diye sordu.

Başkomiserim sanki onların varlığını yeni hissetmiş gibi "Mert senin ne işin var burda?" dedi.

Mert abi "komiserin kardeşim burda ne oldu da burda olduğunu merak ediyorum." dedi.

Başkomiserim anlamamış bir şekilde "kardeşin kim?" diye sordu.

Mert abinin cevap vermesine fırsat tanımayarak "benim" dedim. Başkomiserim anlamamıştı ama ben hemen kaş göz işaretiyle,

'Sonra anlatırım' dedim.

Birşey demeden olaylara döndü. "Evet anlatın bakalım ne oldu da hastanelik ettiniz karşı tarafı" dedi.

Ben hiçbir şey demeden Efe söze girip bütün olayları baştan sona anlattı. Tabi abim olayları öğrenince baya sinirlenmişti.

Ama takmadım. Bana bakarken yüzünde pişman olmuş bir hal vardı. Biliyordu benim bu konu da hassas olduğumu ama ona rağmen sesini yükseltmişti.

Şuan sadece olduğum yerde dikiliyordum. Aslında biraz onurum da kırılmıştı.

Burda yanlız değildik. Aras Hoca da vardı. Baskomiserim bizi dinledikten sonra karşı tarafın ifadesi alınması için hastaneye bir polis gönderdi.

Zaten bundan sonrası hızlı geçmişti.

Aradan geçen 1 saat sonra karakoldan çıkmıştık. Mert abi Aras Hocayı gönderip yanımıza gelmişti.

Resmen gözleriyle konuşmamızı işaret ediyordu.Ikizlere hitaben "siz burda kalın ben gelicem" dedim.

Abimin bakışlarını üzerim de hissediyordum ama o tarafa hiç bakmadan Mert abinin yanına doğru gittim.

"Biraz geç oldu ama nasılsın" diye sordu. Sanırım abimle aramda olan diyalogdan dolayı sormuştu böyle bir soruyu.

"İyiyim sen nasılsın" diye sordum. O da anlamıştı sanırım bu konu hakkında konuşmak istemediğimi.

"Efendim" dedim. "Eğer musaitsen bugün bize yemeğe gelir misin? Daha öncesinde nöbetteydim. Hem annem de seni çok özledi." Dedi.

Ama ne yazık ki bugün çok yorgundum. Hem de gidecek havada değildim. Zaten herşey üst üste gelmişti.

Uygun bir dille gelemeyeceğimi söylemiştim. Sanırım üzülmüştü. Ama yapabileceğim birşey yoktu.

Bu birkaç ayda olan olaylar beni çok yıpratmıştı. Sanırım biraz kafamı dinlemem gerekiyor.

Ikizlerin yanina gidip eve gittik ama abim gelmemişti. İşinden dolayı tüm gün boyunca oda dan çıkmamıştım.

Bi ara kapım çalmıştı. Ama uyuma numarası yapıp kimin geldiğini çözmeye çalıştım.

Saniri  bu gelen abimdi. Başımı okşayıp her seferinde benden özür dilemişti. Bu ne kadar sürdü bilmiyorum ama bir süre sonra derin bir uykum daldım.

Sabah kimse kalkmadan önce güneşin yeni doğmasıyla sırt çantama ihtiyacım olacak şeyleri koyup evden çıktım.

Taksiye binip gideceğim yerin adresini verdim. Aradan 2 saat geçmesiyle gelmiştik.

Şimdi nereye geldiğimi sorarsanız ben önceden yaptığım birikimlerle kimsenin bulamayacağı ormanda bir yerlere kulübe yaptırmıştım.

Ne zaman bunalsam son raddeye gelinceye kadar dayanıyordum. Çunkü benim müfredatımda hemen pes etmek diye birşey yoktu.

Ama artık herşey üzerime gelmeye başladı. Tabi ki yine pes etmiyorum. Sadece biraz kafamı dinlicem.

Telefonumu kapatıp kendime kahvaltı hazırlamaya başladım.

~~SONN~~

Evet yeni bir bölmün daha sonuna geldik umarım beğenirsinizbeğenmediginiz yerleri yazarsanız düzeltirim. Lütfen yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum bayyssss

~ Soylu Ailesi ~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin