23.Bölüm

271 27 2
                                    

Ankaraya gelmiştik. Abim ve annem beni okulun yurduna bırakıp geri İstanbula dönmek zorunda kalmışlardı. Şimdi ise ben ve Ankara artık tek başımıza kalmıştık.

Odada eşyalarımı bana ayrılan dolaplara yerleştirirken kapı açıldı. İçeri sarışın yeşil gözlü sevimli bir kız girdi.

"Aa selam şey ben Ece."diyerek elini uzattı.

"Merhaba ben de Zeynep."diyip elini tuttum.

Bana gülümseyip yatağına oturdu.

"Nereden geldin buraya Zeynep?"

"İstanbuldan. Sen?"

"Bende İzmirden. Bizim için biraz zor olacak gibi."dedi gülerek.

"Sanırım.."

"Sende bi burukluk var. Arkanda çok mu insan bıraktın?"valizimden çıkardığım mavi elbisemi dolaba asarken cevap verdim.

"Evet fazlasıyla."

"Senin için çok zor olmalı. Neyse ki benim öyle bir derdim olmadı. Pek arkadaşım yok ailemle de aramın iyi olduğu söylenemez. Üniversite diye evden kaçtım anlayacağın."dedi yine o gülümsemesiyle.

"O zaman ikimiz için de güzel bir dört yıl olur umarım."dedim gülüşüne karşılık vererek.

...

Eşyalarımı yerleştirdiğimde yemek saati gelmişti. Ece ile birlikte yemekhaneye inip bir şeyler yedik. Masada oturup sohbet etmeye devam ederken telefonum çaldı. Çağrının adını okuduğum gibi gülümseme belirdi yüzümde.

"Benim bunu açmam gerek." Diyerek masadan kalkıp bahçeye çıktım.

"Sevgilim?"diyerek açtım.

"Nasılsın güzelim? İyi mi oralar?"dedi durgun ses tonuyla.

"Buralar iyi ama sen? Senin sesin hiç iyi gelmiyor Çağrı."dedim. Boğazını temizledi.

"Yoo gayet iyiyim ben. Senin iyi olduğunu öğrendim ya bana yetti. Beni merak etme sen. Hem söyle bakalım çok özledin beni dimi? Hasretime dayanamıyorsun?"sesi zorlama bir neşeyle doluyken hala espri yapma peşindeydi.

"Hiç sorma nasıl özledim bilemezsin. Yeni gelmiş olmasam ilk otobüsle İstanbulda olurdum."dedim

Sustu.Ben de sustum...

"Bebeğim benim kapatmam lazım. İş malum rahat bırakmıyorlar. Kendine çok dikkat ediyorsun tamam mı fıstık?"sesi çatallaşmıştı.

"Tamam sevgilim. Sen de dikkat et. Hazaldan haberlerini alırım biliyorsun."dedim.

"Biliyorum."

Telefonu kapattıktan bir süre sonra oturduğum bankta kaldım. İlk defa ailemden arkadaşlarımdan mahallemden bu kadar uzakta ve tek başımaydım. Korkuyor muyum? Evet! Pes edecek miyim? Hayır!

...

2 ay oldu. Bana ne kadar 2 asır gibi geçse de sadece aylar oldu. Ece ile iyi anlaşıyoruz buradaki en büyük destekçim oldu. Okulda gayet iyi gidiyor sınıftan birkaç arkadaşım var ama hiçbiriyle çok yakın sayılmam. Günümün çoğu Ece ile geçiyor yani.

Gözümü açtığımda her sabah olduğu gibi yine baş ucumda duran kavanoza uzattım elimi. Kapağını açıp içinden bugünün sözünü çıkardım.

"Senin bana nasip olman
Şahsi hayatımın
En değer biçilmez talihidir.
                 -Nazım Hikmet"

Her sabah böyle güzel şiirlerle karşılaşmak o kadar güzeldi ki. Çoğu zaman Ece bu durumu kıskandığına dair espriler yapıyordu. Ama gerçekten kıskanılacak kadar güzeldi.

Son Durağın- ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin