29.Bölüm

278 31 6
                                    

"Çocuklar niye orada duruyorsunuz geçsenize koltuklara."dedi elinde tepsiyle gelen annem.

Annem çayları sehpaya bırakırken biz ayakta dikilmeye devam ediyorduk. Çağrı ayağa kalktı.

"Kader teyze ben artık gitsem iyi olur."diyerek arkasını döndüğünde gözleri gözlerimi bulmuştu.

Çağrıyı görene kadar onu bu derece özlediğimi anlamamıştım. Ama bu özlem düşündüğümden de fazlaydı.

Ben gözümü çekemediğim gibi Çağrı da çekmiyordu. Herkesin sadece bize baktığına emindim ama gözümü ondan çekemiyordum.

Saçlarını kısaltmıştı. Artık aralarına elimi sokamazdım. Yüzü zayıflamıştı bakışları boştu. Sonunda gözünü çekip ilerlemeye başladığında abim yanımdan gitmişti.

Çağrı yanımdan geçeceği sırada kolundan tuttum. Durdu ama bana bakamadı.

"Sana da merhaba Çağrı."dedim kırgın sesimle.

O ise hiçbir şey demedi.

"Zeynep."hiçbir şey demeden Çağrıyı salondan çıkardım. Herkes bize bakarken konuşmak zor olurdu.

"Ne Zeynep? Bir yıl oldu ya! Bir yıl! Bir kere bu kız ne halde dedin mi? Arayıp sordun mu? Sen böyle mi sevdin beni he böyle mi?"dedim sinirimi gizleyemeden.

Bu bir yılda Çağrıyla toplasan dört kere aynı ortama girmişizdir.

"Sana olan sevgimi ölçemezsin Zeynep."dedi kendinden emin şekilde.

"O yüzden mi şu an böyleyiz Çağrı!?"dedim sesimi daha da yükselterek. Bu sefer çekiştirilen ben olmuştum. Çağrı yukarı çıkıp odama sokmuştu beni.

"Bağırmayı kes önce. Aşağıda bizi dinliyorlar."

"Sen benim soruma cevap ver Çağrı!"

"Ben seni sevdiğim için ayrıldım. Hayatına devam et diye."dedi. Ellerimi kenara açıp geri adım attım. Kafamla kendimi gösterdim.

"Böyle mi devam edeyim hayatıma. Sence böyle mutlu muyum? Benim yanında olmama izin vermedin! Senin için ağlarken Barış bana sarıldı diye yanlış anlayıp kendi kafana göre iş yaptın! Şimdi de sevdim diyorsun! Sen beni sevmedin Çağrı Koçak!"

"Benim için ağlarken mi?"

"Evet gerizekalı senin için ağlarken. O gün seni düşünmekten dersi dinleyemeyip çıktım. Barış peşimden geldi. Ve senin düşündüğünün aksine bizim bu durumu aşacağımızı söyledi! Ama sen benim aklımdaki o iğrenç fikirleri haklı çıkardın. Benden uzaklaştın!"gözyaşlarım firar etmişti artık. Bunun geri dönüşü yoktu.

"Ama bunu sana açıklamama bile izin vermedin Çağrı. Bak bu kavanozun içindekiler bitti. Bak ben İstanbula geçiş yaptım. Bak senin şiir kitabın baş ucumdan ayrılmıyor. Ama sen benden ayrıldın."dedim elimdeki kavanozu yere atarken.

Kavanozun kırılma sesiyle birlikte cam parçaları her yere saçılırken içindeki okunmuş kağıtlar da yere dağılmıştı. Çağrı bana doğru adım atacağı sırada elimle durdurdum.

"Gelme cam var etrafta."dedim sert sesimle. "Gerçi niye hala seni düşünüyorsam senin beni düşündüğün mü var?"dedim.

"Özür dilerim."dedi.

"Özür mü dilersin? Sadece bu mu Çağrı?"dedim

"Ne yapayım? Elimde seni sevmekten başka bir şey yok Zeynep. Seni kırdım,paramparça ettim Allah benim belamı versin!"dedi

"Deme öyle!"

"Ben yeni yeni toparlıyorum Zeynep. Babamın acısı ancak kendini gösterdi bana. Destek alarak iyileşiyorum. Hiç kolay şeyler yaşamadım ve bunu sana yansıtamazdım. Sen benim üzüntümle acı çekerken senin yüzüne bakamazdım. En azından uzak durmam için bir bahanem olur diye ayrıldım senden. Evet yine üzüldün. Biliyorum berbat bir plandı ama geri dönecek gücüm de yoktu."dedi gözünden bir damla yaş düşerken.

"Ağlama."dedim zor çıkan sesimle.

"Sen çok ağladın Zeynep. Ben şimdi ağlamışım ne olacak ki."

"Çağrı ben seni çok özledim."dedim düşünmeden.

"Bende seni çok özledim Zeynep."dedi. Daha sonrasında gözünü kaçırdı. Yüzüme bakamıyordu yaptıklarının sonuçları daha da ağır gelmişti.

"Eğer konuşmak istemiyorsan.. gidebilirsin Çağrı. Seni zorla tutamam."dedim çekinerek. Gözleri anında gözlerime kavuştu.

"Hayır. Hayır öyle bir şey istemiyorum. Ben zamanında gittim ve çok pişmanım Zeynep. Şimdi de gidemem."dedi.

"Sarılabilir miyim?"dedi çekingen şekilde.

Kafamı aşağı yukarı salladığımda önündeki camları dikkatlice geçip yanıma ulaştı. Hızlıca kolları belime dolandığında bende boynuna sardım kollarımı.

Kokusunu içime çektiğimde istemeden bir hıçkırık koptu ağzımdan. Gözlerim bunu fırsat bilip yaşlarını serbest bırakmıştı.

Çağrı kafasını boynuma yaslarken konuştu tekrardan.

"Özür dilerim. Hem senden hem kalbimden. Özür dilerim sana yaşattığım her şey için. Seni öylece bıraktığım için özür dilerim."dedi sesi titreyerek.

"Ben seni anlıyorum Çağrı. Gerçekten. Sana kızdığım nokta tek başına iyileşmeye çalışmandı. Bensiz iyileşmeye çalışman. Yoksa yanlış anlaman da çok normal."dedim onu sakinleştirebilmek için.

Şu an bunları daha detaylı konuşmak için çok yanlış bir zamandı. İkimiz de iyi değildik ve birbirimize ihtiyacımız var. Bu konuyu daha sonra daha sakin şekilde konuşacaktık.

"Affettin mi beni?"dedi masum masum.

"Henüz değil."dediğimde geri çekilip yüzüme baktı.

"Çağrı benden bu kadar çabuk affetmemi bekleme lütfen. Biz bu konuyu daha sakin konuşmadan seni affedemem. Ama sana kızgın değilim artık. Sadece kırgınım."dedim kendimi açıklayarak.

Sadece kafasını sallamakla yetinmişti.

"Haklısın."diyip kendini geri çekti.

Kendini çok kötü hissettiğini biliyordum. Bir elimi yanağına yerleştirip diğer yanağını öptüm.

"Sakın bir daha böyle bir şey yapma Çağrı."dedim geri çekilmeden.

Bir elini bel boşluğuma yerleştirip uzaklaşmamı engelledi.

"Beni affetmezsen anlarım Zeynep."dedi

"Ben daha fazla sensiz kalamam Çağrı."dedim. Kalbim onun özlemiyle çıkacak gibi atıyordu.

Çağrı yüzümdeki saçlarımı geriye aldı. Ve bana yaklaşmaya başlamıştı. Bense hareket etmeden onu bekliyordum.

Aramızdaki mesafe tamamen kapanıp dudaklarımız birleştiğinde boşta kalan elim ensesindeki saçlarına gitti. Çağrı belimdeki eliyle beni kendine daha çok yaklaştırdığında ikimiz de birbirimizden uzaklaşmak istemiyorduk.

Dudaklarımız ayrıldığında alnını alnıma yasladı.

"Şu anı o kadar çok bekledim ki."dedi gülümserken.

"Çok uzadı bu ayrılık."dedim nefes nefese.

"Bencede"diyip tekrar dudaklarımızı birleştirdiğinde gülümseyip karşılık verdim.

Kısa süreli öpüşmemizin ardından tekrar konuştum.

"Bundan bahsetmemiştim."dedim gülerek.

"Ben de"dediğinde kafamı bu sefer göğsüne yasladım. Çağrı da kollarıyla beni sarmalamıştı.

"Artık uzak mesafe değiliz."dedi. Sesinden ne kadar mutlu olduğu anlaşılıyordu.

"Evet artık buradayım."dedim onun mutluluğuna eşlik ederek...

Ay hellö
Bir çıtır kısa oldu bölüm.
Hemen barıştırdım çünkü zaten araya bir yılı sıkıştırdım daha da uzamasın istedim ama tabi hala arada kırgınlıklar var onlar da zamanla aşılacak.

Zeyno zaten Çağrının psikolojisini bildiği için bu kadar çabuk barıştı çünkü zaten Çağrının düzeldiğinde ona geleceğini biliyordu arada korksa da.

Şimdi beklesin bizi mutlu günler.

Yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar..

Son Durağın- ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin