1. Bölüm

3.7K 78 11
                                    

Selam herkese ❣

Yeni bir kurgu ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. İyi Okumalar 🙌

Düzenlemeden geliyorum bu kitabı hiç özenerek yazmamıştım ve yeni bir kurguya başlayayım derken bu kitap 1.6 K okundu. Bu yüzden tekrar yazmaya karar verdim. Tamamen farklı olacak ya da bilmiyorum gelişine yazacağım. Kitabı tekrar okuyun lütfen çünkü kitabımı rezil diye hatırlatmak istemiyorum..

__________________________________________________________________________

Sabah yine ve yine kendi isteğimle uyanmıştım, bu her zaman böyle olurdu zaten. İnsanlar ikizi olsun isterler ama ikizimin benden haberi bile yok.

Sabah klişesi olarak kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Okulun ilk günü, evet o lanet gün.

Tatiller neden bu kadar çabuk bitiyor? Gözümü kapatıp açana kadar tatilin son gününe geliyorum ve o akşam da, yarın ne olur diye düşünmekten uyuyamıyorum. Ah şu okullar.. Her neyse, kendimi tanıtayım. Ben Lamia, evet adım bu. Bence ikinci adımı ve soy ismimi bilmeseniz de olur. Sadece izin verdiklerim kullanır ve bilirler. Neden diye soracaksınızdır. İnsanlar, bazen kendini değerli hissetmek ister. Herkesin bildiği o ismi değil de sadece izin verdiklerinin kullandıkları isimle içleri hoş olur.

Bende tam oyum işte. Bu hayatta sadece abimden değer görmüştüm. İkizimin neden böyle davrandığı hakkında bir fikrim yoktu. Her yaklaşmaya çalıştıkça, beni iter ve terslerdi. Annem ve babam doldurmuş olabilir, kim bilir?

Hep bir anne, baba muhtaçlığı vardı bende, hep düşünüp dururdum mesela. Dışarıdan mükemmel gibi görünen bir aile, içinde çöplük barından insanlarla nasıl dolu olur diye.

Ve kendimi tanıdım, tanıyalı hep çıtkırıldım olmuşumdur. Kendi hakkımı savunamaz, bazı gerçekleri bildiğim halde susardım. Mesela babamın bana yaptıkları..

Bence her bir kız ne çekti ise ebeveynlerinden çekmişti. Ya da iyi bir ebeveyn nasıl olur bilmediğimdendi. Sizinde kafanızı ağrıttım. Fakat o sabah klişelerini dinlemek istemezsiniz diye düşündüm.

Her neyse, duşumu alıp eşofman, sweet kombini yapıp odamdan çıktım. Aşağıdan kavga sesleri geliyordu. Genelde sabahları böyle geçerdi zaten, hep bir karmaşa, hep bir gürültü. Aşağı indiğimde ikizimin annemle kavga ettiğini gördüm, annem bu aileden babam dışında kimse ile iyi geçinemezdi. Çocuklarına bakmak gibi bir çabası yoktu.

Babamda hep ikizim ile bir işler karıştırırdı zaten, onun da karısını savunmaktan başka yaptığı bir şey yoktu. Ben nefret denilen duyguyu kim ne yaparsa yapsın nefret edememekle anlamıştım.

Abimin yanına geçtim, sabahları uyanamadığı için sadece sabahları uğraşmıyordum onunla. Tersi pisti. Ama şuan kaşlarını çatmış anneme bakıyordu, annem ise şarkı açmış oynuyordu. İkizim bir yandan bağırıyor bir yandan ileri geri yürüyordu. Babam ise konu ile ilgilenmiyordu bile. Konu ne ile ilgiliydi bilmiyordum ama abimin sabahın köründe, önünü görüyor, hatta kaşlarını çatmasına sebep olan şey önemliydi.

Abime dönüp "Neler oluyor abi?"

"Sonra konuşuruz abicim, sen kahvaltını yap okuluna git. Tamam mı bitanem?" dediğinde ne kadar düşüncelere dalmış olsamda kafamı sallayarak onayladım. Hızlıca kahvaltımı yapıp abimin yanağını hızlıca öpüp, kapının önüne gelmiştim. Ayakkabılarımı giydikten sonra tam çıkıyordum ki omzuma dokunan ellerle irkildim. Yavaşça arkamı döndüm. Babam, çok masum olamayacak bir gülüşle bakıyordu yüzüme. Babamdan korkuyordum. Bana her iyi davrandığında sonucu olduğunu bile bile kanıyordum. Belki baba sevgisi ne anlarım diye ama sonucunda bu muydu baba sevgisi diye düşünüyordum.

"Derslerine iyi çalış, tamam mı babacığım?" korkarak başımı salladım. Bu sırada bana bir şey yapmasın diye dua ediyordum. Yine yaşamak istemiyordum o duyguyu. Dövmesine bile razıydım ama..

Kolumu baştan aşağı ovarak kapıyı kapattı yüzüme. İkizimi araba, beni yürüyerek gönderiyordu. O her ne kadar bu durumdan hoşlanmasa da 'babasına' bir şey diyemiyordu. Bazen düşünüyorum, ikiz telepatisi olmuyor mu? diye. Ben acı çekerken hissetmiyor mu diye.

Belkide hissetmiyordur, ama ben hissediyorum. Acılarıma bir de kalp ağrım ekleniyor.

Yavaş yavaş yürümeye başladım. Ormanlık alanda yaşıyorduk ve buradan şehir neredeyse 25-30 dakikaydı. 25 dakikanın sonunda şehire giriş yapmıştım. İnsanların bana bakan yüz ifadeleri ile karşılaşıyordum. Dediğim gibi sosyal medyada babamın ve annemin yaptığı işler sayesinde tüm Türkiye bizi biliyordu. Bundan hoşnut değildim, her zaman bakımlı olmak, ki böyle bir şey yapmak istemesem bile benimle konuşmayan annem bu tarz konularda konuşuyordu. Yani diyeceğim şu ki eşofmanıma ve sweetime karışmadıysa bir haller var bu kadında. Her böyle aşağı indiğimde tiksindirici bakışları ve ayıplayıcı bakışları ile karşılaşıyordum. Tabi ondan sonra yine onun dediği oluyordu ama olsun.

Sanırım, okuldakiler bu halimi ilk defa görecekti. Tabi yapmacık kızları sayarsak, her gün onlar gibi annem zoru ile iğrenç giyindiğim için bana yaklaşıp, beni de zorba gruplarına dahil etmeye çalışıyorlardı. Tabi bu durumda okuldakilerinde bana ön yargısı oluşuyordu çünkü o grubu hiç kimse sevmiyordu; okula geliş amaçları zorbalamaktı bence. Ama bu zamana kadar kimseye bir kötülüğüm olmadığı için benimle samimi davranıyorlardı, ve bu beni çok mutlu hissettiriyordu.

Okulun önüne geldiğimde ikizimin geldiğini fark ettim. Beni fark ettiğinde koşarak bana sarıldı. Elim iki yanımda öylece kaldı. İkizim bana ilk defa sarılıyordu, bu, bu çok farklı bir duyguydu..

İçimden geldiği gibi davrandım ve kollarımı beline atıp sımsıkı sarıldım, benim ona sımsıkı sarıldığımı fark edince kasılıp, şaşırsa da o da benim gibi sımsıkı sarmaladı bedenimi. Gözümden bir damla yaş aktı ve omuzunu ıslattı. Daha ne kadar şaşırabilir bilmiyordum ama hayatımda sadece o anlar dışında yani babamın yanında çaresizlikten ağlayıp yardım çığlıkları atarken babam dışından kimse şahit olmamıştı ağlarken.

Onun gözyaşları benim boynumu ıslatırken geri çekildim, gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Lamia belki sana hayatın boyunca böyle davrandığım için affetmeyeceksin ama lütfen dinle beni nolur bitanem ha?" Gözlerinde hiç görmediğim şefkat kalıntıları vardı.

"Sadece bir soru sorabilir miyim Lamih?"

"Sor tabi canımın içisin sen benim." Keşke 16 yıl boyunca da böyle söyleyip, hissetirseydin.

"Neden?" soruğum tek kelime ile kalakalmıştı, gözleri tekrar dolduğunda herkesin gözü bizde olduğu için ağladığını kimsenin görmesini istemediğini anlamıştım. Onu, okulun içinde sayılı öğrencinin bildiği bir bölmeye götürdüm. Okulda herkesin aşık olduğu, sert görünen ve karizmatik olan adam, benim gözüme her baktığında gözü doluyordu ve benim bu görüntüye içim gidiyordu.

"Lamia, ben hiç sana karşı öyle davranır mıyım gülüm? He söyle, sen benim ikizimsin. Bile isteye yapar mıyım böyle?" Gözüm doldu bilmiyordum ki. Tanımıyordum onu.

"Bilmiyorum ki Lamih! Her sana yaklaştığım da sevgimi verdiğinde elinin tersi ile ittin beni! Oysaki en sevgiye aç olan, muhtaç olan bendim!" Bağırarak ağlıyordum şimdi. Gözü bile dolmayan ben hıçkırıklarla ağlıyordum. Hızla geldi ve sarıldı bana, kokumu habire içine çekiyordu.

"Lamia, ben 16 yıldır canınla tehdit ediliyorum, sen benim canımken, sen benken ben canıma nasıl kıyabilirim ha güzelim?"

_____

Selamın aleyküm

Lütfen okuyun 3 ve 4. bölümleri sildim ve baya bir az kaldı okuyucu sayısı.

Her neyse bu kitabı dediğim gibi en baştan yazıyorum.

vote ve satır arası yorum atmayı unutmayın!

Sevgilerle

LAMİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin