9. Bölüm

379 19 10
                                    

Selam, bu bölümü ne zaman yayınlarım bilmiyorum ama stok olarak yazıyorum. Şuan okuldayım ve ne kadar yazabilirsem yazacağım. 

Ve şunu söylemek istiyorum, ben kendime çok iyi bir yazar demedim. Ki bunu nerde dediğimi duyduysanız bilmiyorum. Zaten bölümlerimde de söylemiştim, ben yazdıklarımı beğenmiyorum zaten, ben sadece kafamı bu zor zamanlarımda toplamak için yazıyorum. Yani kimsenin hayatını bilmeden, sormadan yorum yapmayın. Siz insanları böyle yargılamaya devam ettikçe, insanlığın kafa yapısı sadece ama sadece zorbalığa çalışıyor. Lütfen bunu yapmayın. Benim açımdan sıkıntı değil, ben kötü yorumları umursamıyorum, ama insanlık için yapın bari. İnstagram'da da görüyorum bunları. Her videonun altına eleştirecek bir şey buluyorlar.  Her iyi niyeti çöpe atıyorsunuz -üstünüze alınmayın, yapanlar kendilerini biliyorlar- zaten kötü gelen yorumları siliyorum, cevap verdiklerim kalıyor. 

Çok öpüyorum yazmaya geçiyorum..

Yazar'dan ( Lamia'sız 6. Ay Sural ailesi.)

Lamih, yatağından her gün olduğu gibi ruhsuz bir şekilde kalkmıştı. Sural ailesi Lamih'e alışmış, ve çok sevmişlerdi. Lamih için aynı şeyler geçerli değildi, herkesten nefret ediyor Lamia'yı istiyordu. 

Lamia'nın kaçırılmasından herkesi sorumlu tutuyordu, kendisini de olduğu gibi. 

Agah Bey, aylar sonunda kızını bulmuştu fakat, operasyon sırası şuan değildi. Doğru zaman değildi. Aslan her ne kadar bu duruma çıldırsa da, babasını dinlemesi gerektiğini biliyordu. 

Araz ise aynı Lamih gibi ruhsuzdu, sadece kendini boksa daha da vermişti. Aklına her Lamia geldiğinde bodrum katına iner, sessiz bir şekilde kum torbasını yumruklardı. Geçen süre boyunca elleri yara bere içinde kalmıştı. Her ne kadar Lamia'yı ablası gibi görsede gerçek ablası olması onu daha da sinirlendiriyordu. Hem daha önce nasıl fark etmediğine, hem de ablasını uzun kadar zamandır bulamamalarına..

Neslişah Hanımda ise daha farklı şeyler vardı. Çocukları için ayakta durmuş, ailesinin dağılmasına izin vermemişti. Ama yıllar sonra öğrendiği gerçeklerle hem ailesi çökmüştü, hem de kendisi..

Evin diğer üyelerin de ise durumlar karışıktı. Hiç biri Lamia'yı, Araz ve Lamih kadar tanımadığı için üzülemiyorlardı. Fakat kalplerinde atan Lamia'dan bir haberlerdi. 

Lamih yine ruhsuz bir sabaha uyanmıştı. Ne kadar ellerini kaldıracak gücü olmasa da elini yüzünü yıkamaya gitti. Lokman, odasından çıktıktan sonra ruhsuz bir şekilde odasından çıkan üçüzünü gördü.  Evet, onların üçüzü olduğunu kabullenmişti çünkü bu hayatta insanların yaptıklarını masumlar ödeyemezdi ona göre. Onunda keyfi yoktu, her saat başı kalbine ağrı giriyordu ama Lamih'le alışmışlardı. Üçüzlerinin acı çekmesine dayanamıyorlardı, ama bu acıya alışmışlardı.

Lokman, yavaş adımlarla Lamih'in yanına gitti ve kolunu omzuna attı. Ona yakınlaşmaya çalıştıkça kendisini geri çekiyordu ve bu durum Lokman'ın zoruna gidiyordu. Kendisini ailenin en değersizi hissediyordu. Bir kere bile babası gelmiş hal, hatır sormamıştı. Nedenini hiç bir zaman sormaya cesareti olmamıştı. 

Dışarıdan her ne kadar soğuk biri görünse de, onu tanıyanlara hiç göstermediği özelliklerini gösteriyordu. Kimse yakın olmayı denememişti ki, göstersin.

Kendisi çabalardı. 

Bir yerden sonra çabalarının boşuna gittiğini görünce vazgeçmiş, boşvermişlik hissi ile dolmuştu.

"Günaydın Lamih."

Lamih sadece kafasını sallamakla yetinmişti. Ona kalırsa yemek yemeye bile inmezdi, ama Agah Bey bu konuda kesin kararını söylemişti. 

LAMİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin