Uzun zamandan sonra merhaba, dediğim gibi yazmamamın sebeplerini genel olarak profilim de paylaşıyorum. Takip etmek isterseniz beklerim. Çok öpüyorum, yazmaya geçiyorum.
-
"Peki bana biraz daha nedenlerini anlatabilir misin? Lütfen hafızanı zorlaman gerekiyor."
"Betül, lütfen zorlama."
Betül ablanın konuşmasına izin vermeden araya girdim. Her ne kadar Türkçe'yi anlamasam da Hakan abinin yüz ifadesinden bir şeyler anlıyordum.
"Lütfen ona kızmayın, biliyorum benim için yardımcı olmaya çalışıyorsunuz, fakat bu benim için gerçekten zor bir durum."
Betül ablanın da yüzünde acı çeker bir ifade belirdi. Belki de gerçekten o da benimle beraber kendi çektiği acıları hatırlıyordu. Hakan abiyi neden istemediğini şimdi anlamıştım. Ve duygularını yaşamasına izin vermiyordum.
"Hakan abi bize beş dakika izin verir misin rica etsem?"
Başını salladı ve yavaş yavaş açılan kapıdan indi ve hızlı bir şekilde kapattı. O da en az bizim gibi acı çekiyordu ama nedenini anlayamamıştım.
"Bana neler yaşadığınızı anlatmak ister misiniz. Sizde en az benim kadar acı çekiyor gibi görünüyorsunuz."
Histerik bir şekilde güldü.
"Senin acılarını geçireyim derken, sen benim acılarımı geçirmeye çalışıyorsun."
"Bazen kendimizi unutmamak gerekir. Öyle değil mi?"
Neyi ima ettiğimi çok iyi anlamıştı. Seninle aynı kaderimiz var derken boşuna demiyordu bunları. İntikam almak, her zor durumu düşen çocuğu, kadını. Kim varsa yardım etmek için asker olmuştu. Ama bunlara yardım edeyim derken, kendi acılarını unutup sineye çekiyordu.
Kafamı sağa sola salladım. Bu yanlış anlamında. Tabi bunları düşünürken aklımda 'sen sanki kendini çok düşünüyorsun' cümlesi geçmişti. Ben 6 aydır bir evde kapalı durunca kendi acılarımı unutmak istemiştim. Ki yapmıştım da.
"Lütfen bana neler yaşadığını anlat, sana yardım edeyim. Lütfen."
Yalvarır gibi sormuştu. Ona ne kadar sarılmak istediğimi fark etmiştim. Belki de onun da en az benim kadar sarılmaya ihtiyacı vardı.
"Sarılmak ister misiniz?"
Kafası eğikti. Söylediğim cümleden sonra hızla kafasını kaldırmıştı.
"Gerçekten mi?"
Kafamı salladım.
Ayağa kalktı ve yanımdaki koltuğa oturdu. Ellerini belime koydu ve sımsıkı sarıldı. Sarılmak travma gibi olsada Betül farklı bir şekilde abla şevkati veriyordu. Kendimi uzun zamandan sonra iyi hissetmiştim. Belki de tek ihtiyacım tehlikesiz birine sarılmaktı.
"Çok zorluklar yaşadım, biliyor musun Sarı Melek?"
"Bazen kendimiz için güçlü durmak gerekir."
"Evet bu yüzden sen de güçlü duracaksın ve hafızanı zorlayacaksın değil mi Sarı Melek?"
Kafamı yenilmişlikle salladım. Ne kadar ertelemeye çalışsam o kadar üstüme geliyordu.
"Hakan abiyi çağırsak?"
Gözleri bir kaç saniye bende durdu ve kapıyı açıp bağırdı. Bu acı dolu bir bağırıştı. Daha sonra kendini sakinleştirip Hakan abiyi çağırdı. Herkes kapı içerisinden bana bakıyordu. Herkesin gözünün bende olması çok rahatsız edici bir durumdu. Bir kaç dakika sonra Hakan abi endişeyle arabaya bindi. Onun arkasından da diğerleri. Yine ne oluyordu?