Ertesi sabah Lady Brenda öylesine mutlu uyanmıştı ki etrafa adeta neşe saçıyordu. Kate gece boyunca bir elmas gibi parlamıştı. Elizabeth kraliçenin akrabalarından birisiyle dans ederek gözleri üzerine çekmeyi başarabilmişti. Sosyeteye yeni sunulan kızı Victoria'da ilk gününe rağmen epey iyi bir gece geçirmişti. Oğlu Edward hakkında zaten her zaman içi rahattı. Genç hanımefendilerle nasıl anlaşacağını çok iyi biliyordu. Dün gece Morgan ailesi için oldukça iyi bir geceydi. Öyle ki Lady Brenda şimdiden birçok davet mektubu almıştı bile.
Kahvaltıdan hemen sonra Morgan ailesinin malikanesine Lady Trisha ve Lady Margaret ziyarete gelmişlerdi. Dün gece yaşanılanları adeta bir zafer olarak görüp resmen kutlama yapıyorlardı. Ayrıca dün gece neler olup bittiğini en başından sonuna kadar konuşuyorlardı, tabii.
"Lady Mary'nin elbisesinin rezaletliğini gördünüz mü? Orta sınıf elbisesi gibiydi, resmen tavuk kokuyordu!" diye alayla konuştu, Lady Margaret.
"Ah, elbette gördük! O elbiseyi giymek resmen akıl tutulması!" dedi, Lady Brenda.
"En güzel elbise kesinlikle Kate'in elbisesiydi. Bir kraliçe gibi görünüyordu!" dedi, Lady Trisha.
"Çok teşekkür ederim, Mrs. Malik. Çok incesiniz, gerçekten. Elbisemi sizin beğenmeniz benim için çok daha önemli."
Elizabeth ikisinin arasında dönen muhabbetle kaşları çatıldı. Her ikisi de bu şekilde birbirlerini öven sözcükler her zaman kullanılırlardı lakin başka bir şey hissetmişti. Üstelik bu hiç hoşuna gitmemişti.
"İyi anlaşmanız ne kadar güzel..." dedi, Lady Margaret.
"Ah, benim tatlı Kate'im... Her zaman uyumlu, nazik ve sevecendir, biliyorsunuz. Gelecekteki kocası eminim çok şanslı olacak." diyerek kızını övdü Lady Brenda.
"Evlilikte uyumlu olmak çok önemlidir. Her zaman eşini düşünmeli, onu sevmelisin." dedi, Lady Trisha. Öğüt yerine bir uyarı niteliğinde gibiydi.
"Elbette, Mrs. Malik. Çok haklısınız." dedi, Kate.
Lady Margaret gözleri Elizabeth'in üzerinde gezdirdi. "Dün gece tüm gözler bir anda sana kaydı, Elizabeth. Mr. Reynolds nasıldı? Çok hoş birisi, öyle değil mi?"
Elizabeth başını sallayarak Lady Margaret'i onayladı. "Kesinlikle, öyle. Aynı zamanda çok kibar bir beyefendi."
"Ah, tatlım. Mr. Reynolds ile kesinlikle arkadaşlık kurmalısın. İyi anlaşacağınıza eminim."
"Evet, ben de öyle düşünüyorum. Çok kısa sohbet etme fırsatı bulduk lakin oldukça iyi anlaştığımızı düşünüyorum." diyerek onların istediği cevabı verdi. Aslında doğru cevaptı da. Sadece heyecanla söylemesi onları da heyecanlandıracaktı. Lakin arkadaşlıktan öteye geçeceğini kesinlikle düşünmüyordu.
"Mr. Reynolds geçen ay babasını kaybetmiş. Biraz kafasını toparlamak adına Brighton'a gelmiş. Söylenilenlere göre de oldukça büyük bir serveti varmış. Babası Netherfield'deki en büyük tüccarlardan birisiymiş."
Lady Brenda duyduklarına çok sevindi. "Ah, öyle mi? Babası adına çok üzüldüm..." dedi, sevinçli bir yüz ifadesiyle.
"Belki cumartesi gece operaya seninle gitmek ister, Elizabeth. Ah, düşünsene! Birlikte opera izleyeceksiniz. Çok romantik." dedi, Kate heyecanlı bir şekilde.
"Arkadaşımla romantik şeyler düşünemem, Kate. Hiç uygun değil."
"Belki arkadaşlığınız ilerler. Bilemezsin, tatlım. Hemen fevrice konuşma." Lady Brenda uyarırcasına konuştu.
"Senin dün gece en beğendiğin dans partnerin kimdi, Kate?" diye sordu, Lady Margaret.
Kate'in yanakları kızardı, yere baktı. "Bunu söylemek pek doğru olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
balance | z.m
Fanfiction"Aşkta doğru veya yanlış diye bir şey yoktur. Aşk zordur. Eğer bu zorluğa katlanamazsan ömür boyu acı çekersin."