Dün yağmurun durması ve her yerin güneş açmasıyla Lady Mary'nin fikriyle piknik yapılmaya karar verilmişti. Balonun ardından beş gün boyunca evde olmak herkesi çok bunaltmıştı. Çimlerle çevrili göl kenarında yapılacak olan senenin ilk pikniğinin yapılması herkesin hoşuna gitmişti. Öğlen saatine doğru herkes gelmeye, kendi banklarına yerleşmeye başlamışlardı. Bazıları göl kenarında çoktan yürüyüşe başlamış, çocuklar da yemyeşil çimlerin tadını çıkararak oyun oynuyorlardı.
Elizabeth için yağmurun bitmesinden ziyade daha önemli olan şey sonunda en yakın arkadaşı Lily'nin teyzesinin ziyaretinden geri dönmesiydi. Sonunda bir araya gelebilmişlerdi. Lily, Elizabeth'lerin bankına gelerek neler yaptığını büyük bir hevesle anlatmaya başlamıştı. Lily o kadar sık onların yanına gelirdi ki artık sadece Elizabeth'in arkadaşı değil, aynı zamanda evin bir üyesi gibiydi. Onu görünce kimse garipsemez, ne yapıyorlarsa yapmaya devam ederlerdi.
Elizabeth bir yandan arkadaşını dinlerken diğer yandan hemen yan bankta olan Malik ailesine bakıyordu. Mr.Malik henüz gelmemişti. Lakin geleceğini biliyordu. Bu yüzden dikkatlice izliyordu. Geldiği anda yanına gitmek ve onunla konuşup kitap için teşekkür etmek istiyordu.
Mr.Malik uzun bir süre gelmedi. Elizabeth neredeyse umudunu kaybediyordu ki karşıdan gelen kişiyle dudakları kıvrıldı. Mr.Malik onu fark ettiğinde karşılık olarak gülümsedi. Banka gitmeden onunla konuşmak istediği için bir anda ayağa kalkarak ona doğru ilerledi. Lily kaşlarını çatarak arkadaşına baktı. Gittiği kişiyi görünce kaşları daha da çattı, şaşkınlıkla kalakaldı.
"Merhaba." diyerek dizlerini kırdı, hafifçe eğildi, Elizabeth. "Nasılsınız?"
Mr. Malik kibarca gülümsedi, eliyle ileriyi göstererek yavaş adımlarla yürümeye başladı. Elizabeth de ona katıldı, yürümeye başladılar. "İyiyim, Miss Elizabeth. Teşekkür ederim, siz nasılsınız?"
"Teşekkür ederim, oldukça iyiyim." Derin bir nefes alarak bakışlarını hafifçe yukarıya kaldırdı, Mr.Malik'e baktı. "Hediyeniz için teşekkür etmek istedim. Çok incesiniz, gerçekten. Çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz. Aynı zamanda da şaşırttınız tabii."
"Size bu duyguları yaşatabiliyorsam çok memnuniyet duyarım, Miss Elizabet. Zira sizin mutluluğunuz beni de mutlu eder. Ayrıca teşekküre de hiç mahal yok. Benim amacım sizi mutlu etmekti sadece."
Elizabeth mahçup bir şekilde gülümsedi. "Bu arada en sevdiğim karakter, sizin de tahmin ettiğiniz üzere, Jo."
"Gerçekten size çok benziyor. Jo'yu okurken her zaman gözümde siz canlanıyorsunuz."
"Lakin... Bazı konularda Jo gibi değilim. Ben aşka onun kadar karamsar bakmıyorum. Bence birisini sevmek, aşık olmak o insanı yüceltir. Birisine karşı sevgi beslemek büyük bir şeydir. Ben de aşık olmak isterim."
Mr.Malik'in kaşları hayretle yukarıya kalktı. Elizabeth'in böyle düşündüğünü hiç tahmin etmiyordu. Aslında bakılırsa kimse tahmin etmezdi. "Açıkçası şaşırdım. Bu şekilde düşündüğünüzü bilmiyordum."
"Şaşırmanız gayet normal. Çünkü genelde bu konularda benim yerime annem konuşur ve benim düşüncelerimden oldukça farklıdır. Gerçi size henüz geçen gün evliliğe sıcak bakmadığımı da söylemiştim. Onun da etkisi olmalı. Lakin demek istediğim benim evlilik kavramım annemin bize öğrettiğinden çok daha farklıdır."
"Ne düşündüğünüzü benimle paylaşmanızı çok isterim."
Elizabeth heyecanla derin bir nefes aldı. Aklındaki düşünceleri Lily haricinde ilk kez birisine anlatacaktı. "Annem için soylu ve varlıklı olması önemlidir. Sevgi, aşk gibi kavramlar ikinci plandadır. Benim içinse öyle değil. Tam aksine aşk benim için ilk önemli olan kavramdır. Eğer birbirimize aşkla bağlıysak geri kalanın benim için hiçbir önemi yoktur. Evlilik istememin nedeni ise henüz birisine aşık olmamam. Belki de flört etmeliyim lakin flört edebileceğim insanları da tanıyorum. Hiçbirisine o şekilde çekilmem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
balance | z.m
Hayran Kurgu"Aşkta doğru veya yanlış diye bir şey yoktur. Aşk zordur. Eğer bu zorluğa katlanamazsan ömür boyu acı çekersin."