"Korkmuyor musun?"
Lily endişeyle Elizabeth'e baktı. Elizabeth de en yakın arkadaşa korkarak baktı. Dudaklarından isyankar bir nefes dökülürken omuzları düştü. "Çok korkuyorum, Lily." Diye mırıldandı. "O kadar çok korkuyorum ki. Lakin kimseye korktuğumu belli edemiyorum. Ya Kraliçe istemezse? Karşı çıkarsa ne yapacağız? Zayn'in elindeki her şeyi alabilir. Benim yüzümden ona bir şey olmasından o kadar çok korkuyorum ki..."
"Canım arkadaşım..." diyerek elini sıkıca tuttu. "Kraliçe aşkı sever. Kraliçe aşka aşıktır. Belki biraz zorlayacaktır sizi evet lakin eninde sonunda kabul edeceğini biliyoruz. Çok az kaldı. Merak etme. Korkma, üzülme. Artık seni üzgün görmekten o kadar sıkıldım ki..."
"Hep de benim sorunlarımı konuşuyoruz."
"Senin sorunlarını mı konuşuyoruz? Asla konuşmuyoruz ki. Konuşmadığımız için zaten sinirleniyorum ben. Bunca zamandır içinde bulunduğun durumu bana detaylıca anlatmadın dahi. Hislerinden bahsetmedin."
"Önemli değil."
"Lizzy!" Diye kızarak konuştu. "Neler söylüyorsun? Ne demek önemli değil! Elbette ki önemli. Senin hislerin şu dünyadaki en önemli şey. Eğer kötü hissediyorsan iyi hissetmek için her şeyi yaparım. Sen olsaydın öyle yapmaz mıydın?"
"Elbette, yapardım. Sen benim en yakın arkadaşımsın. Hatta kız kardeşimsin."
"Sen de benim için öylesin." Diyerek sarıldı sıkıca.
"Korkma sakın, tamam mı? Ben yanındayım. Annen yanında. Baban yanında. En önemlisi Mr. Malik yanında. Kraliçe izin vermese ne olur ki? Soyluluk ünvanlarınız alınır en fazla. O da kimin umrunda ki? Bence çok daha iyi olabilir. Küçük bir köye yerleşir ve huzurla yaşarsınız."
"Ünvanlar, sosyetenin içinde olmak benim de onun da umrunda değil elbette ki. Lakin Zayn'in ne kadar çalıştığını biliyorsun. O sadece ailesi soylu olduğu için almadı ünvanlarını. Çalıştığı için aldı. Benim yüzümden kaybetsin istemiyorum."
"Kaybetmeyecek ki zaten. Lakin kaybederse de sorun teşkil etmiyor. Ayrıca aşk için fedakarlık yapmak gerekir."
Mr. Malik yavaş adımlarla onlara doğru yürürken Elizabeth başını arkadaşının omzundan kaldırdı, ona baktı. Aralarındaki mesafe azalında her ikisi de ayağa kalktı. "Ah, Lordum... Yine harika görünüyorsunuz. Lakin bugün ayrıca yakışıklısınız. Özel bir kür mü kullanmaya başladınız yoksa aşık mı oldunuz? Bir kitapta aşkın insanı güzelleştirdiğini okumuştum da..." diye alaylı tonla konuştu, Lily.
Mr. Malik gülümsedi. "Özel bir kür uygulamaya başladım. Tarifini vermemi ister misin? Biraz zeytinyağı ve..." Elizabeth ona şaşkınlıkla bakarken devamını getiremeden güldü. Onu belinden tutarak kendisine çekti. "Ve bir tutam da Leydi Morgan çiçeği. Duymuş muydun? Cilde çok iyi geliyor."
Elizabeth gülümserken gözlerini devirdi. "Zayn..." diye söylendi.
Mr. Malik, yanağına minik bir öpücük kondurdu. "Sen ağladın mı? Gözlerin yine kızarmış."
Gözlerini saklamak için başını onun omzuna yasladı. "Hayır, güneş rahatsız etti."
"Ah, biliyorsunuz ki o güzel gözleri pek hassastır. Hemen kızarıverir. Aman ha, dikkat edin de sinirden kızarmasın. Eğer öyle bir durum yaşarsanız kendinize kaçacak bir delik arayın." Diye yine alaylı tonla konuştu, Lily.
"Tavsiyeniz için teşekkür ederim. Aklımda olması iyi oldu."
"Ne demek, Lordum... Siz aklınıza gelen her şeyde beni bulun. Elizabeth Morgan'ı benden daha iyi tanıyan kimse yoktu kainatta. E tabii, yakında sizinle yarışacağız sanırım lakin yine de unutmayın ki hocanız hep ben olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
balance | z.m
Fiksi Penggemar"Aşkta doğru veya yanlış diye bir şey yoktur. Aşk zordur. Eğer bu zorluğa katlanamazsan ömür boyu acı çekersin."