Nefretin tohumları ekilmişti içimize lakin, nefretimizin filizlenmesine izin vermeyen şey aramızdakı tutkuydu.
"Nefret ettiğin adamın altındasın" ensesindeki saçları daha sert çekiştirdim "Beni ilk öpen sendin, bu konuda kim daha kötü durumda tartış...
"Ne çok sızlandın kömür gözlü" kendimi kalçamın üzerine bırakarak yere oturdum "Ben bir hafta daha buna dayanamam.." bedenini benim yanıma bırakarak bir eliyle dağılmış topuzumu daha da dağıttı.
"Çirkin oldum dimi?" mavi gözleri yüzümün her yerinde geziyor, en çok gözlerimde duraksıyordu "En güzel hâllerinden biri şu an" aklıma gelen şeyle gözlerimi kısarak "Seni çamurlu suya düşürdüğümde bana çirkin demiştin" dediğimde omzuna hafifçe vurdum.
Bedenini tamamen bana çevirerek bacaklarımı eliyle topladı "Hayır, çirkef dedim.Cadı gibi sürekli beni batırmaya çalışıyordun çünkü ve bir de islah olmaz dilin var, ikisini birleştirince ortaya o laf çıkmıştı.Ama asla çirkin değildin.Çamurun içinde parlayan bir elmas gibiydin" içimden arsızca sırıttmak geliyordu.
"Benim dilim neden islah olmaz oldu ki şimdi?" bakışları değişirken topuz olan saçımı dişli tokadan kurtararak açtı "Küfür ediyor ve her şeyi pat diye söylüyor, bunun bir önlemi olmalı" kedi yavrusu gibi yüzüne hayran hayran bakıyordum.
"Saçların neden bu kadar kısa?" konuyu hemen değiştirmişti "Annem çocukluğumdan beridir saçımı hep kesmiş.Bu saç modeli benimle bütünleşmişti artık.
"Bir nedeni yok aslında.Çocukluğumdan beridir çoğu zaman kısa kullandım, büyüyüncede modele alıştığım için değiştirmedim" bir eli siyah saçlarımın arasına dalarken parmaklarının doknuşunu his etmek beni germişti.