Bu Benim Normalim

2.1K 98 269
                                    

Her zamanki gibi okuldan eve dönüyordum. Hiçbir yerde oyalanmadan eve gitmem gerekiyordu,birkaç dakika geç kalsam bile bunun bedeli çok ağır oluyordu. Hemen benim yanıma gelip sanki büyük suç işlemişim gibi hakaretlerle eve götürülüyordum.

Hiç kimseyle arkadaş olamazdım. Çünkü yasaktı. Evet bildiğin arkadaş edinmem büyük bir yasaktı. Nedeni ise arkadaş sadece zarar getirir teoremiydi.
Sadece kan bağına güvenmek zorundasın, başka bir şeye güvenemezsin. İnsanlar seni aldatır, insanlar seni kullanır, insanlar sana zarar verir. Oysa en büyük zararım kan bağımdan ibaretti.

Bazen hiçbir şey düşünemediğimi fark ediyordum. Ne kadar kendimi düşünmeye zorlasamda hayalden öteye geçmiyordu. Gerçekten tuhaf bir durum.

Sınıftakiler ortaya atılıp bir şeyler söylerken, ben bunu neden yaptıklarını dahi anlayamıyordum. Kendimi bomboş hissediyorum. Her zaman sanki içi boş bir ceviz kabuğu gibiydim.

Ama hayal kurabiliyordum. Sanırım bu da bir düşünce türü, diğerleri gibi olmasada.

Ben çok fazla hayal kurarım, cidden çok fazla. Hatta o kadar fazla hayal kuruyorum ki, bazen gerçek miydi hayal miydi bilemiyorum.

Hayal denince çoğu kişinin aklına bembeyaz pespembe şeyler geliyormuş, ortaokulda öyle demişlerdi bir Türkçe dersinde. Ama ben neden sadece siyah ve kırmızıyı anımsatan şeyler düşünüyorum hiçbir fikrim yok. Hatta sanki onları da ben düşünmüyordum, sadece bir anda zihnime doluyorlardı. Ardı arkası kesilmeyen film şeritleri gibi.

Eve vardığımda elimdeki anahtarla kapıyı açıp içeri girdim.

Evde 3 abim,  bir  kız kardeşim, annem ve babamla yaşıyordum. Hiçbirine bir bağlılık hissedemediğim ama kan bağına sahip olduğum o ailem.

Snnem genelde kronik rahatsızlığı yüzünden durmadan söylenirdi. Ağzı birazcık bozuk biridir. Kendisi çok yaratıcı beddualara sahiptir. Aynı zamanda nefret ettiğim o sese sahip insan,aynı zamanda keşke hiç konuşmasa dediğim kişi. Konuştuğu zaman kulaklarımı kesmek istediğim o ses. O konuştuğu zaman gerçi buna konuşmak denmez, hakaret beddua ve küfür ettiği zaman demem daha doğru olur. Makası alıp kulaklarıma saplamak istiyorum ki yaptım da çok rahatlatıcıydı.

Ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkarıp terliklerimi giydim. Ayaktan iğrenirdim ve herkesin bastığı yerlere yalın ayak basmamı kimse benden bekleyemez.

İçeri girer girmez yatak odasına gidip üzerimi değiştirdim. Değiştirmezsem yine azar yerdim bunu istemiyorum.

Babam akşam saat 8 civarı geliyordu eve, keşke hiç gelmese onsuz daha rahattım.

Saat 15.47 ydi birazdan abim gelip acıktığını söyleyecekti annem yine küfürlerine başlayıp
"*r*spu abin gelinceye kadar yemeği yap. Canı bugün patates kızartması istemiş. Okuldan yorgun geliyor zaten. "

Hayır anlamıyorum evden okula okuldan eve gidip gelen biriyim ne o şeyliğimi görmüş ki durmadan bu ve benzeri kelimeleri hiç gocunmadan söyleyebiliyordu anlamıyorum. Adı müslimandı müslüman küfür eder miydi hiç, haram değil miydi bir kere. Çok iğrenç hissettiriyordu midemi bulandırıyordu.

"Tamam anne" Diye içeriye seslendim.

konuşmayı pek sevmezdim. Sesimden nefret ederdim. Annem sesimin kız sesi gibi olmadığını söyler her zaman. O yüzden sesimden hep nefret etmiştim.

Asıl Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin