tesadüfler

116 26 12
                                    

Jisung, Minho'nun son cümlesinden sonra,

-"Biliyor musun, daha fazla seninle
konuşmayacağım. Senin gibi zorba bir insanla konuşmak beni rahatsız ediyor."

Minho sessizce güldü. Anlamak istemiyordu Jisung.

Minho, eskiden ondan hoşlandığını- ona aşık olduğunu söylemeyecekti. Değmez diye düşünüyordu.
Uçuşun geri kalanında kulaklıkları ve kafasında yüksek sesle çalan müzik eşliğinde uyumuştu Minho. Jisung ise kendisine ikram edilen yemeği yiyordu.
Yemek yemeyi çok severdi.

Hyunjin- Jeongin
   (instagram dm)

hwanghyunjinn: ya bu şerefsiz minho birden gitti. ne bi hoşçakal ne bir şey. kendi söyleyeceğini söyleyip ben uyuyacağım deyip gidiyor.

yanggjeong.in: o böyle ona alışamadın mı hâlâ

hwanghyunjinn: aman neyse
                                   o uçaktadır şu an zaten

yanggjeong.in: evet büyük ihtimal
                               ee sizin felix ile aranız nasıl

hwanghyunjinn: AYYY ÇOOOK İYİ CİVCİVİM
                                    BENİMM BİLİYOR MUSUN
                                     ÇOK ÖZLEDİM ONU ŞU ANN

yanggjeong.in: AY HYUNJİN BİR HATIR
                               SORAYIM DEDİM SORMAZ
                                OLAYDIM BEN GİDİYORUM
                                 YİNE BAŞLAYACAKSIN VIR VIR
                                 KONUŞMAYA

yanggjeong.in çevrimdışı

hwanghyunjinn: ay hemen git zaten

hwanghyunjinn çevrimdışı

Minho gözlerini açtığında ilk gördüğü şey gökyüzüydü. Biraz gökyüzünü seyretmeye başladı.
Sonra sağına döndü, ve çok derin bir uykuda olan Jisung'u gördü. Eğer onu eskiden böyle görseydi hayranlıkla izlerdi fakat artık nefretini bile haketmediğini düşündüğünden iki saniye bakmaya tenezzül etmedi.

Minho, acıktığını hissettikten sonra tam hostesden ne zaman ikram servisi yapılacak diye soracaktı ki, çoktan servisin yapılmış, yemeğin önüne konulmuş olduğunu gördü.
Hızlıca yemeğini bitirdi. Ve yine uykusu gelmişti. Her yerde her an uyuyabiliyordu.

Çok zaman geçmeden o da derin bir uykuya daldı.

Bir saate yakın bir süre sonra uçak iniş yapmıştı.
Jisung çok heyecanlıydı, ilk defa kendini özgür ve huzurlu hissediyordu. İtalya'nın büyüleyici atmosferiyle Jisung tarihi yapılardan, sallardan gözlerini alamıyordu.
Minho ise HappyMeal restoranına gidiyordu.

HappyMeal gerçekten bulunduğu şehrin, ülkenin en iyi restoranlarından biriydi. Minho'ya iş teklifi vermeleri ise normaldi, çünkü Minho mükemmel bir aşçıydı.
Restorana vardığında onu restoranın sahibi karşıladı.
Minho'yu o kadar çok sevmiş, yemeklerini o kadar çok beğenmişlerdi ki, onun için bir ev olanağı sağlamışlardı. Çünkü Minho'nun kalacak bir yeri yoktu, maddi durumu çok iyi değildi. Her ne kadar babası zengin olsada, Minho onun umurunda değildi. Bir kuruş bile vermezdi oğluna, özellikle okuldan atıldıktan sonra iyice nefret etmişti ondan.

Okuldan atıldıktan sonra Minho için kötü, dar bir ev kiraladı. Havuzlu, 3-4 katlı bir evde kiralayabilirdi, onun için hiçbir şeydi . Ev bile alırdı oğluna, ama günahını bile vermezdi. O kötü evi kiralamasının tek sebebi, Minho'nun yıllar önce vefat eden annesinin verdirttiği sözü yerine getirmekti.

en sevdiğim nefretimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin