Minho( 1. tekil anlatım)
Çok yorulmuştum, eve geldiğim gibi yatıp uyumuştum. Fakat uykum çok sürmedi. Bir yerlerden yanık kokuları almaya başladım. Lakin çok umursamadım, yan daireler yemek yapıyor olabilirdi. Gözlerimi kapatıp uykuma devam ettim.
Sonrasında ateş sesleri duymaya başladım.Korkuyla gözlerimi açtım. Daire yanmaya başlamıştı.
Korkuyla gözlerimi büyüttüm ve istemsizce çığlık attım. Bu yangın neyin nesiydi?
Ben yemek yapmamıştım, yapsam da hep ocağa dikkat ederdim.Korkuyla bir çare düşünmeye başladım. Yan odalardan ses geliyordu. Ama sonrasında sesler azaldı. Demek ki herkes kaçmıştı.
Tek ben kalmıştım.
Kalbim inanılmaz derecede hızlandı. Ellerim titriyordu, hareket edemiyordum. Bütün daire yanıyordu. Benim olduğum bölgeye gelmek üzereydi ateşler.
O kadar çok korktum ki yerimde kalakaldım. Bir çare düşünemedim. Ateşlere alışkındım, ben bir aşçıydım.
Ama yangın çok farklıydı.Sandalyeler yanmaya başladı.
Artık kaçacak yerim kalmamıştı, ölecektim.Öleceğimi kabul ettim ve koltukta oturmaya devam ettim. Çok korkuyordum ama elimden hiçbir şey gelmiyordu.
Herkes dışarıdaydı, kimse bana yardım edemezdi.Gözlerimi kapattım.
Hemen sonrasında aniden bir ses duydum. Yangın söndürme tüpünün sesi gibiydi.
Sonra Jisung'un sesini duydum."Minho!" Diye ismimi sayıklayarak bağırıyordu.
Bu sesi duyunca hızlıca gözümü açtım.
Jisung odaya gelmiş ve yangın söndürücüyle yangını söndürmeye çalışıyordu.
Nutkum tutulmuştu, sadece onu izliyordum.
Ama şaşkınlık tüm vücudumu sarmıştı.Jisung beni kurtarmak için yangın dolu binaya girmişti.
"Senin burada ne işin var!"
"Seni kurtarmaya geldim çabuk buraya gel"
Hızlıca ateşlerin arasından yanıma geldi ve elimi tuttu.
Beni yanıma çekti. Bu sırada öksürüyorduk. Yangın söndürücüyle söndürmeye devam ederken tüp bitti.
"Hay s*keyim" dedi Jisung.
Sonra tüpü ateşlere attı. Çok bir fayda sağlamamıştı zaten tüp.
"Sakın elimi bırakma!"Hızlıca kafamı salladım. Hâlâ şoktaydım.
Odadan çıktık.
Gözlerime inanamıyordum.
Her günümün burada geçtiği restoran komple yanıyordu.
Jisung beni çekiştirirken ateşin olmadığı boşluklardan ilerliyorduk. Bir yandan da öksürmeye devam ediyorduk.
Etraf çok kötü kokuyordu.Yangının hışırtı sesleri ise tüy ürperticiydi.
İkimizde çok korkuyorduk.Jisung elimi asla bırakmıyordu.
Bırakmamada asla izin vermiyordu.
Bırakmazdım zaten.Sonunda çıkış göründü. Sahada hızlandık.
Kalbimin ritimleri dengesizdi, kalp krizi geçirecek gibiydim.
İnsanların bağırışları kulağımı doldurdu."ÇOK AZ KALDI"
Diye bağırdı Jisung.
Sonra çıkışta Hyunjin ve yeni olan aşçı Felix'i gördüm. Korkuyla bizim çıkmamızı bekliyorlardı. Bizi görünce herkes bir rahatlık ve mutlulukla
"Ohh" çekti.Ve biz sonunda restorandan çıktık.
Hemen iyimisiniz soruları kulaklarımı doldurdu.
İyiyim diye cevap veremeden Hyunjin üstümüze atladı. Hemen yanında ki Felix mutlulukla bize bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
en sevdiğim nefretim
Romancegeçmişte yaşadıkları zorbalık olayları yüzünden birbirlerinden nefret eden iki insan aynı uçakta ve yan yana koltuklarda italya'ya gider "seni, senden nefret ederken de çok sevdim." ve ekledi, "sen benim en sevdiğim nefretimsin." | minsung, enemies...