oylayalim lutfenn
ikinci kisa bolumm
-
Changbin ve Jeongin uzun süre düşündüler ve Minho'ya ziyarete gitmek istediler. Minho çok uzun zamandır İtalya'daydı ve hiç konuşmamıştı onlarla.
Hyunjin'de oradaydı, o çoktan gitmişti. Hatta Hyunjin sizde gelin desede gitmediler, paraları çıkışmamıştı.Sonunda gidebilecek parayı topladılar. Hyunjin'e bu haberi söylediklerinde Hyunjin mutlu oluşunun ardından konumu gönderdi.
Ve böylelikle Changbin ve Jeongin yola koyuldular.
Tabiki her olaydan habersizlerdi.
Yangın, Minho ve Jisung, Hyunjin ve Felix...
Ve dahası. Haberin h'sinden haberleri yoktu.Birkaç saat sonra
Uçaktan inmiş, Hyunjin'in attığı konuma gidiyorlardı.
Hyunjin bir parkın konumunu atmıştı, orada bekliyordu.Biraz zaman sonrasında Changbin'leri görünce onlara büyük bir tebessümle el salladı ve onların yanına geldi.
"Görüşmeyeli oldu bayağı, nasılsınız?"
"Çok iyiyiz, burası çok güzelmiş. Sen nasılsın?"
"Bende iyiyim ya."
Changbin yavaşça vurdu Hyunjin'in koluna.
"Lan madem iyisin neden hiç aramadın, biz aradık açmadında."
"Ya kusura bakma birkaç olay oldu bakamamışım."
"Ne olduki?"
"Sorma ya çok şeyler oldu. Gelin bir yere oturalım öyle anlatayım."
Geniş bir bankın üzerine oturdular. Oturdukları an ona merakla bakan Changbin ve Jeongin'e olanları anlatmaya başladı Hyunjin.
"Minho burada çalışmaya başladıktan sonra biri geldi restorana."
"Kim?" diye merakla sordu Changbin.
"Minho'nun eskiden aşık olduğu çocuk."
"Jisung mu?" Jeongin bunu söylerken şaşkındı.
"Evet."
"Ciddimisin?"
"Gerçekten. Dahası, burada çalışmaya başladı."
"Yuh daha neler."
"Sonra yangın oldu restoranda."
"NE"
"Herkes çıkmıştı Minho haricinde. Jisung onun için yanan restoranın içine girdi ve Minho'yu aldı."
Duyduklarına inanamıyorlardı. Üç saniyede üç olay öğrenmişlerdi.
Böyle büyük olaylardan habersiz kalmaları ilginçti."Ya ne diyorsun sen ciddimisin gerçekten?"
"Ya niye yalan söyleyeyim oğlum haberlere hiç mi bakmadınız?"
"Haberleredemi çıktı?"
"Ya sizin dünyadan haberiniz yok."
"Neler yaşamışsınız ya inanmıyorum. Gerçekten inanamıyorum. Ve bize söylemediniz."
"Bu olaylar arasında nasıl söyleyebilirdik?"
"Changbin haklılar, biz aramalıydık hep."Bunu söylerken hala fazlasıyla şaşkındı Jeongin. Changbin'de ondan farksız değildi.
"Haklısın." Diyerek kafa salladı Changbin.
"Peki Minho iyi değil mi şu an? Bir sorunu yok"
"Yok yok merak etmeyin, Minho iyi. Hemde çok." Diye rahatlattı onları Hyunjin.
Son cümleyi söylerken sırıttı."Oh iyi bari." Dedikten sonra Changbin sordu: "Niye sırıtıyorsun öyle?"
"Şu an Minho ve Jisung sevgili."
İkinci bir şok dalgası.
-
"Ya tamam Minho sakin ol, ne yapacak gelmezsen sanki?"
"Sen babamı tanımıyorsun. O istediği şey olmayınca her yeri birbirine katar."
"Bir şey yapmayacak. Şimdi unut bunları, gel biraz dışarı çıkalım hava güzel."
"Peki."
Jisung Minho'nun elini tuttu ve iki dakika içerisinde dışarı çıktılar.
-
Bang Chan
"Soobin, sana bir görev vereceğim."
"Tabii efendim dinliyorum."
"İtalya'ya gideceksin. Oğlum Minho'yu kontrol edeceksin. Bakalım orada neler yapıyor, bir git bak.
Konumu atacağım. Ama sakın görünme kimseye. Onun arkadaşları da vardır belki. Hiç birine görünme o yüzden. Hep gizlice izle onu. Buraya gelmemesinin sebebi ne bakalım. Özel uçağımla gideceksin ve onunla geleceksin. Yarın hemen yola çıkacaksın."Soobin böyle bir görev beklemiyordu. Neden hiç sevmediği oğlunu şimdi merak ediyordu ki?
Ama reddedemezdi, yapmak zorundaydı. Zaten yapmaması için bir sebep yoktu da.
Hızlıca kafa sallayıp "Tamam efendim." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
en sevdiğim nefretim
Romancegeçmişte yaşadıkları zorbalık olayları yüzünden birbirlerinden nefret eden iki insan aynı uçakta ve yan yana koltuklarda italya'ya gider "seni, senden nefret ederken de çok sevdim." ve ekledi, "sen benim en sevdiğim nefretimsin." | minsung, enemies...