aramalar

60 17 1
                                    

1. Tekil anlatım, Minho

Evet, onu izliyordum. Mükemmel oluşunu izliyordum.
Aynı zamanda hem çekici oluşunu hemde dünyalar tatlı oluşunu izliyordum.
Nasıl bir anda tekrardan ona kapılmıştım, hiçbir fikrim yoktu.
Nasıl birini bu denli sevebiliyordum, onuda bilmiyordum.
Sadece onu izliyordum.

O ise bu cümleyi söyledikten hemen sonra uykuya daldı.
Ben ise hala onu izliyordum.
Aslında araba beni tutar, küçüklüğümden beri.
Eğer önümdeki yola bakmazsam midem bulanırdı.
Ama şu an gözüm yolda değil, tam anlamıyla Jisung'taydı.

Ve midem bulanmıyordu.
Anlayamıyordum bana neler yaptığını.
Hiç anlayamıyordum. Lisedede anlayamazdım, şimdide.
-

Sonunda taksi otelin önünde durdu.
Parayı uzatıp Jisung kucağımdayken taksiden indim.
Merdivenler vardı, odamız 4. Kattaydı.
Hızlıca kapıdan girdim ve merdivenleri çıkmaya başladım.

O ise uykusunda mırıldanıyordu.
Mırıldanışları beni gülümsetti.
Her mırıldanışında yüzümdeki tebessüm büyüyordu.

Merdivenleri çıktım.
4. Kata ulaştım ve hemen sonrasında odayı açmak için gerekli olan kartı cebimden çıkarıp kapıya tuttum ve kapıyı açtım.
İlk işim Jisung'u yatağa yatırmak oldu.
Beyaz saten kumaşları olan yatağa yavaş ve nazikçe bıraktım onu.
Tam yanından ayrılırken
"Gitme" diye mırıldandı.
Bu mırıldanışı duyduğum an arkamı dönüp ona baktım.
Gözleri kapalıydı ve gitme diye mırıldanıyordu.
Hiç uykum yoktu, biraz içeride oturacaktım.
Fakat karşımda gitme diye mırıldanan sincaba benzer şirin bir kişi vardı.
Onu kırmak her zaman en son istediğim şey olacaktı, onu kırmak hiç istemiyordum. O yüzden onu reddetmedim.

Yanına gittim ve yatağa oturdum.
Oturduğum an kolumu tuttu ve çekiştirmeye başladı yavaşça.
"Hadi gel" diye mırıldanmaya devam ediyordu.
Nasıl bir sarhoşluktu bu?
"Ne yapacaksın beni?" Diye sordum sırıtarak.
"Uyuyalım." dedi.

Kahretsin, ona karşı koymak neden bu kadar zordu?
Şu an onu öpmemek için zor duruyordum.
O ise beni çekiştirmeye devam ediyordu.
"Peki, tamam." Dedim ve yanına kıvrıldım.

Yanına yattığım an belimden tutarak bana sarıldı.
Bende bana sarılan kollara elimi koydum.
Yapacak bir şey yoktu, uyumak zorundaydım.
O derin bir uykuya dalmak üzereyken ben gözlerimi kapatmış uyumaya çalışıyordum.

Kolaylıkla uykum geldi, anlayamamıştım. Onun yanında olmanın verdiği huzurlamı uyumuştum, bilmiyordum.
Hızlıca uykuya daldım.
-
Jisung

Sabah inanılmaz bir baş ağrısıyla kalktım.
Bu neydi böyle, neden bu kadar çok ağrıyordu?
Başımı ovuşturup duruyordum.
Sonrasında ağrı kesici almak için yataktan ayrılıyordumki yanımda Minho'nun beni izlediğini fark ettim. Yanımda yatıyordu.

"Çok ağrıyor mu?"

"E-evet"

"Belliydi, dün çok içtin. Burada bekle, ağrı kesici getirip geliyorum."

Kafa salladım. Doğru, dün bara gitmiştik.
En fazla ne kadar içmiş olabilirimki, ben hayatımda
neredeyse hiç içmemiştim.
En fazla 1-2 kere.

Minho elinde bir bardak su ve ağrı kesiciyle yanıma geldi.

Bana ilacı ve suyu verirken sordum,

"Sana zorluk çıkardım mı?"

Önce hayır anlamında kafasını iki yana doğru salladı.
Birkaç saniye sonra gülümseyerek "Birazcık." Dedi.

Ofladım. "Kusura bakma ya, ilk defa böyle oldu ben neredeyse hiç içmem."

"Ne kusuru, çok tatlıydın. Şaka yapıyorum zorluk falan çıkarmadın."

Ohladım. "Heh iyi o zaman sevindim."

Ağrı kesicimi ağzıma attıktan sonra su dolu bardağı ağzıma diktim.

"Sen buradamı yattın?"

Kafa salladı.

"Yanımda yat dedin seni kıramadım."

"Hmm..."
"Hep yat o zaman."

Gülümsedi.

Ardından telefonu çaldı.
Minho telefonu eline alıp kimin aradığına baktığında kaşları havalandı ve gözleri büyüdü.
Neden bu kadar şaşırmıştı?

"Kim arıyor?" Diye sordum.
Kekeleyerek "B-babam." Dedi.

"E açsana o zaman ne güzel baban arıyor." Dedim.
Açmak istemiyordu.
Ama sanki babasının ne diyeceğini merak ediyordu.
Ne kadar eli gitmesede açtı.

"Alo?"
"Ne, nereden biliyorsun?"
"Beni hiç umursamıyordun neden şu an umurundaki?"

Merakla bakıyordum.

"NE! SEN ŞAKAMI YAPIYORSUN BABA?"
"BU KADAR ÇIKARCI VE KÖTÜ BİRİ OLAMAZSIN"
"ASLA GELMEYECEĞİM NASIL YAPTIYSAN ÖYLE DE BAK."
Dedi ve suratına kapattı telefonu.

Çok merak etmiştim.
" Ne oldu, bembeyaz oldun."

Çok şaşkın ve sinirliydi.
Konuşmak istemiyor gibiydi. Ama bana anlatmalıydı.

"Lütfen anlat, belki yardım edebilirim."

"Edemezsin ama yinede anlatacağım."

"Dinliyorum."

"Babam, küçüklüğümden beri benden nefret ediyor. Bana karşı çok ilgisizdi her zaman. Fakat liseden atıldıktan sonra bana ilgisizliği arttı. Artık onun hiç umurunda değildim. Ölsem bir gram üzülmeyecek haldeydi.
Sonrasında yıllar geçti. Bana İtalya'dan teklif gelince hemen gittim. Onun haberi yoktu.
Sonrasında restoranda yangın çıktığını görmüş haberlerden. Beni de haber de görmüş.
Sonrasında İtalya'da olduğumu öğrenmiş.
Şimdide bir kadınla evlenmiş, çocuk yapmış.
Onun gibi karısı da çalışıyormuş.
Kırk yılda bir işe yarada çocuğa bak diyor.
Şaka gibi ya, onca parası var tutsun bir bakıcı. Çocuğu yaparken banamı sordu? Beni hiç umursamazken neden şimdi yanına çağırıyor?"

Diye soluksuz konuştu.
Ne diyeceğimi bilemedim. Evet, ben yardım edemezdim. Sadece ona sımsıkı sarıldım.
O da bana sarıldı.

Kulağına fısıldadım sonrasında.

"Eğer sen istemiyorsan hiç kimse seni zorlayamaz. Buna izin vermem."
Bana dahada sarıldı.
Kokumu içine çekti.

"İyiki varsın."
Tebessüm ettim.
"Sende."

Sonra benim telefonum çaldı.
Arayan kişi patronumuzdu.
Hemen telefonu açtım ve hoparlöre aldım.
Minho'da kimin aradığını görünce merakla patronun konuşmasını bekledi.

"Alo?"
Diye cevap verdim. Heyecanlıydım. Acaba restoranla ilgilimiydi?

"Alo, harika bir haberim var. Şu anda restoran yapılıyor. Ama onun dışında başka bir şube açacağız.
Bir hafta sonra sana gönderdiğim konuma gel."
Dedi.
Çok mutlu olmuştuk.

"Bu haberi tek tek söylemek zor, sen Minho'ya iletir misin?"

Hoparlörde olduğunu ve Minho'nun da duyduğunu anlamasın diye "Tabii efendim söylerim çok mutlu oldum gerçekten çok güzel bir haber."

"Tamamdır teşekkürler hoşçakal."

"Rica ederim hoşçakalın."

Son sözü söyledikten hemen sonra telefon kapandı.
İkimizde çok mutluyduk, tekrardan çalışacağımızı öğrenmek bizi mutlu etmişti ilk defa.

Birkaç dakika sonra Minho'nun telefonuna bir mesaj geldi.
Mesajı görmüştüm, babasından gelmişti.

"Beni nasıl reddedersin, buna izin vermeyeceğim. Geleceksin dedim o kadar."

en sevdiğim nefretimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin