Multimedia: Sarp ve Damla
Multimedia: Katy Perry-E.T (Cher Lloyd cover)Uyandığımda iğrenç ilaç kokuları ve gereksiz beyazlığından hastanede olduğumu anlamıştım. Neden burada olduğuma ise cevap veremiyordum.
Dirseklerimden destek alarak doğrulmaya çalıştığımda, kolumda bağlı olan serumu gördüm.birşeyler hatırlamaya çalıştıkça başıma ağrılar giriyordu.
Oda sessizdi, dizilerdeki gibi uyandığımda sevinçten ağlayacak kimse yoktu. Hoş, kimi bekliyordum ki? Benden haberi olmayan ailemi mi? Günlerce merak etmeyen arkadaşlarımı mı? Adımı speedy fahişeye çıkaran Evran’ı mı?
Kapı tıkatılıp içeriye orta yaşlarda, uzun boylu ve yapılı bir doktor girdi. “Uyanmışsınız, nasıl hissediyorsunuz?”
Yavaşça neler olduğu gözlerimin önüne gelmeye başladığında, bu sefer de beni buraya kimin getirdiğini merak etmeye başlamıştım. En son resimlerimin olduğu duvarın önündeydim ve etraftaki herkesi kovmuştum.
Doktorun sesi baş ağrılarım yüzünden çatalın tabağa sürüldüğünde çıkardığı ses gibi gelsede kendimi konuşmaya zorladım.
“Ben iyiyim ama neden buradayım? Kim getirdi beni?”
“Bir kriz geçirmişsiniz. Kimim getirdiğini ise bilemiyorum, ismini vermedi. Sadece sizinle ilgili bilgileri verdi ve birkaç saat başınızda bekledi” dediğinde iyice kafam karışmıştı.
“Ne gibi bilgiler?” diye sordum belki bir şekilde kim olduğunu anlayabilirim düşüncesiyle. Eline bir dosya alıp konuşmaya başladı.
“Ad, soyad, doğum tarihi, kan grubu, kullandığınız sinir ilaçları ve alerjiniz olan ağrı kesicilerin isimleri”
Kaşlarımı kaldırsam da, baş ağrımı tetiklediği için geri indirdim. “Ağrı kesicilerin isimleri Panalgin ve Minoset mi?” dedim doğrularcasına. Başıyla onayladı ve serumu kontrol edip elindeki dosyaya birşeyler yazdı.
“Serum tedaviniz bitene kadar burada kalmanız gerek, ardından taburcu olabilirsiniz. Telefonunuz burada, birilerine haber vermek isterseniz” diyip telefonumu bana uzattı ve geçmiş olsun dileyip gülümseyerek dışarı çıktı.
Elimdeki telefona boş boş bakmaya başladım. Kime haber verecektim?
Bir an babamı aramayı düşünsemde muhtemelen hala işteydi ve gelemeyecekti. Mesajlara girip Sarp’ın son mesajını görmezden gelerek parmakarımı klavyede kaydırdım.
“Devlet hastanesindeyim, gelebilir misin?”
Onunla konuşmam gerekiyordu. Olanlarla hiç bir alakam olmadığını, Evran’ın böyle bir şey yapmasına anlam veremediğimi açıklamam gerekiyordu. Çok geçmeden cevap geldi.
“Neden? Birşey mi oldu? Sen iyi misin? Ben çıktım, birazdan oradayım”
Kendi kendime sırıtarak yazdıklarına baktım. Cevap vermeden telefonu kilitleyip yanıma koydum, merak ederse daha hızlı gelirdi.
Yaklaşık on dakika sonra kapı tıklatıldı. Kulp aşağı dönüp kapı açıldığında nefes nefese bir Sarp beklemiyordum açıkçası. Bu haline çok sesli olmayacak şekilde kıkırdayıp yatağımda oturur hale geldim. Elimle içeri gelmesini işaret ettiğimde kambur bir şekilde girip yanımdaki sandalyeye kendini bıraktı.
Nefeslerini düzenlediğinde, “Neden buradasın sen? O Evran kaşarı bir şey yaptıysa yemin ediyorum bu sefer öldürürüm onu” dedi yavaş yavaş.
“Sinir krizi geçirmişim, o yüzden buradayım. Bu arada, duvar resimleriyle gerçekten bir ilgim yok. Yaşanmadı bile, yani ilki yaşandı, kafede oturuyorduk. İkncisini de biliyorsun zaten, ayağımı burktuğum gün. Sonuncusu ise olmadı, olamaz. Yani ben daha yeni tanıdığım birini neden öpeyim?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Lisesi
ChickLitOkuldan atılan birkaç zibidinin, serserinin gittiği bir yer sanırdı akşam liselerini, soluksuz bir hayatın onu beklediğinden habersiz..