-11-

383 27 14
                                    

Mutimedia: Sırasıyla Damla, Emre, Fadime, Evran, Yurdagül, Sarp, Çetin, Seçil ve Ilgaz.

Multimedia: Teoman-On Yedi

Derin bir nefesle sımsıkı kapattığım gözlerimi sonuna kadar açıp hızla yatağımda doğruldum. Geceleri peşimi bırakmayan kabuslardan kurtulup sakin uykular uyuyabilmem için uyku hapları yazmıştı buradaki psikiyatr, ama istemiyordum. Hastalıklı bir duygu uyandırıyordu onları içmek, ben hasta değildim ki. Sadece terk edilmiş, kırılmış biriydim, fakat haplar beynimi uyuşturmadığında da, ne olduğunu görmüştük.

Yataktan bacaklarımı sallandırıp bugün için hazır olduğumu kendime hatırlattım. On bir gündür ilk kez okula gidecektim. Okuldan kimsenin aramasına cevap vermemiştim.şükürler olsun ki onlar da uğramamışlardı. Bu on bir günün çoğunu hatırlamasam da, durumumu tahmin edebiliyordum ve kimsenin beni o halde görmesini istemezdim.

Saate baktığımda beşi geçiyordu. Yatağımdan kalkp kıyafet almak için dolabımın karşısına gittiğimde, aynadaki yansımama baktım. Kısa sarı saçlarım birbirine girmişti, gözlerim şişti ve yüzümde, kolllarımda nedenini bilmediğim çizikler ve morlular vardı. Rengi atmış yüzüme bakarken, yaşlar yanaklarımdan, düz bir çizgi haline gelmiş olan dudaklarıma doğru yol almıştı.

Elimi tersiyle onları silip pijamalarımı çıkarıp yatağa fırlattım ve siyah, uzun, askılı elbiseyi üzerime geçirdim. Baharın son yağmurları yağmış, hava ısınmaya başlamıştı.

Odadan çantamı alarak çıkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp neler yapabileceğime baktım aynada. Önce krem fondöteni, ardından toz pudrayı sürüp çizkleri, morlukları kapattım. Ardından göz kalemi, rimel ve eyeliner sürüp baştan baktım. Önceki gibi gözüküyordum, sanki hiçbir şey olmamış gibi. Öyle de davranacaktım. Elbet durgunluğumu fark edeceklerdi fakat ailevi durumlarımın onları ilgilendiren bir kısmı yoktu. Son olarak bordo parlatıcı sürüp saçlarımı taradım ve çıktım.

Aşağı indiğimde zaten hazır olan Emre ve Fadime'ye günaydın diyip, aynı suratsız halimle yola çıktım. Aslında sadece bir hafta kalmaya gelmişlerdi fakat okuldaki durumları pek iç açıcı olmadığından ve beni bu halde(!) yalnız bırakamayacaklarından, ailelerini kalmaya ikna etmişler ve okuluma kayıtlarını yaptırmışlardı. Ne varsa halimde! Sadece biraz terk edilmiş, biraz üzgün, biraz da kızgındım bu aralar. Sonuçta ölmemişlerdi ve geri dönebilirlerdi.

Zaten yerle bir olan moralimi iyice düşüren sessizliği, evimin olduğu sokağın çıkışındaki parkta, aynı bankta oturmuş yine sigara içen Sarp'ı görmemle ben sonlandırdım.

"Çocuklar, gelin"

Ona doğru adımlarken, içimde büyüyen kocaman bir his vardı, ve sanırım bu his özlemdi. Son zamanlarda aklıma bile gelmeseler de, Sarp'ın kıskandığım yüzünü ve tapılası sarı saçlarını gördüğümde onları ne kadar özlediğimi hissetmiştim.

O henüz beni farketmişken, yüzüme saçma sapan, kocaman ve sahte bir gülümseme kondurdum ve yanına ulaştım. Beni gördüğünde elindeki yarım sigarayı fırlatıp ayağa kalktı.

"Damla, bu kadar çabuk dönmeni beklemiyordum, iyi misin?"

Kollarını bana sardığında, ne yapacağımı bir an bilememiştim. Gülümsemem yüzümden ik saniyeliğine kayolmuş, kollarım yanımda sallanır bir biçimde kalmış olsa da, hızla kendimi toparlayıp, ben de kolarının altından ellerimi sırtına koydum.0

Kısa bir sarılmadan sonra ayrılıp yüzüme baktı. Bu zamana kadar iyi idare etmiş olsam da, o bana sıkı sıkıya sarılıp yüzüme öyle bakarken ağlayacağım sanmıştım. Dolu gözlerimi saklamanın bir yolunu bulduğumda ise hemen arkamı döüp gözlerimi kırpıştırdım.

Akşam LisesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin