"İşte kendimi yük gibi hissetmem için bir sebep daha."

223 17 12
                                    

Gunun ucuncu bolumu onceki 2 bolumu okumayi unutmayinnnnn

Bay Hyuuga, Hinata'nın yüzüne evi çınlatacak kadar sert bir tokat attığında hızla öne atıldım. Hinata baygın yere düşerken Bay Hyuuga'nın yüzüne sert bir yumruk geçirmiştim. Bay Hyuuga afallayarak yere düştüğünde hızla Hinata'nın yanına çömeldim ve kızarmış yanaklarını titreyen parmaklarımla kavradım. Burnundan oluk oluk akan kanı görmemle titrek bir nefesin dudaklarımın arasından fırlayıp havaya karışması bir olmuştu. Bay Hyuuga koltuğun başlığına tutunup ayağa kalkarken bağırdı "Kızıma dokunma!"

Burnumdan solurken ayağa hızla kalktım ve dimdik bir şekilde önüne dikilirken ondan bile daha yüksek bir şekilde bağırdım "Dokunmayayım ve onu dövmene bir kez daha şahit mi olayım?"

Hinata'ya doğru hızlı bir hamle yapmak için harekete geçtiğinde elimle kolunu sertçe sıkarak hırladım "Asıl sen dokunma ona. Şimdi... Git evimden."

Kolunu hızla çekiştirip kurtulmaya çalıştı ama izin vermeden daha çok sıkmaya başladım. Acıyla inlediğinde sertçe sıkmayı alışkanlık haline getirdiğim dişlerimi ortaya çıkararak fısıldadım "Acıyor öyle değil mi? Sizce bu hoş bir şey mi Bay Hyuuga? Aciz durumda olmak."

Bir kez daha boğuk bir şekilde inledi ve gözlerini acıyla kapayıp başını olumsuz anlamda salladı. Kolunu sertçe ittirdim ve yerin zeminine yalpalayarak düşmesine neden oldum. Ürkekçe yere sindiğinde keskin sesimle mırıldandım "Şimdi, hemen, evimden defolup gidiyorsun. Kızını kucağına alıp paranı bol bol saçabileceğin bir hasteneye götürüyor ve onun iyi olacağından emin oluyorsun. Hem zihinsel hem de fiziksel anlamda."

Ayakkabımın ucunu omzuna sürterken bağırmaya devam ettim "Beni duydun mu?"

Kafasını yavaşça salladı ve acıyla öksürdü. Ellerimi beyaz gömleğinin yakalarına dolayıp onu Hinata'ya doğru eğerken konuştum "Kucağına al."

Hareket etmeden soluklanmaya devam ettiğinde dizimi beline sertçe geçirerek bağırdım "Kızını kucağına al!"

Kafasını hızla salladı ve kollarını nefessiz bir şekilde Hinata'nın baygın vücuduna dolayıp kucağına kaldırdı. Boğuk nefeslerimin arasından konuştum "Beni anladın mı? Boşluktan çıkıp saçma şeyler uydurmasına engel olmaya çalışıyorsun. Sen onun babasısın. Bu hayattaki tek kahramanı sen olmalısın. Senin deyiminle benim gibi pislik bir herifi bile sana tercih ediyorsa eğer... Çok yazık size Bay Hyuuga. Çok yazık."

Gözlerindeki utancı görebiliyordum. Yaşının yarısı kadar genç bir çocuktan bunları duymanın, gururunu binlerce parçaya ayırdığını anlayabilmiştim. Muhtemelen bu genç yaşımda babalık hakkında nasıl böylesine derin konuşabildiğimi merak ediyordu, "senden genç olmama rağmen babalık işini bin kat daha iyi yürütüyorum" diyemezdim. Dilimi ısırıp susmayı seçtim. Aralık kapıdan utançla eğdiği kafasıyla çıktığında derin bir nefes aldım ve şu anda ihtiyacım olan tek şeyin bebeğimle Sasuke'ye sıkıca sarılmak olduğunu fark ettim. Bunca olaydan sonra bile yine tek ihtiyacım olan şey... Ailemdi. Sasuke yanıma otururken kısık sesiyle mırıldandı "Arabadayken Hinata'yı gördüm... O iyi mi?"

Kafamı olumlu anlamda sallasam da emin olamıyordum. O adamın ona ne kadar iyi bakacağını bilemiyordum. Derin bir nefes aldım ve kendimi yatağıma bırakırken Boruto'nun uyuduğu koltuğa gözlerimi diktim. Ona vurabileceğimi hayal bile edemiyordum. Bir baba çocuğuna nasıl vurabilirdi ki? Belki de Boruto'yla bunları yaşamak için çok fazla zamanımız olduğu için böyle düşünüyordum bilmiyorum ama oğluma vurabileceğimi düşünmek bile yakıcı bir hissin mideme doğru yol almasına neden oluyordu. Sertçe yutkundum ve titrek çıkan sesimle konuşmaya çalıştım “Boruto koca bir genç adam olduğunda, ona deli gibi sinirlenmeme neden olacak bir hata yaparsa eğer... Hemen yanımda dur olur mu? Elimi kaldırıp yüzüne, kalbindeki yarası asla geçmeyecek bir tokat atmama izin verme."

Ben Baba Olamam / NaruSasuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin