"Çünkü onun sahibi güneşten gelen küçük bir gün ışığı."

57 9 3
                                    

İKİNCİ BOLUM ONCEKİ BOLUMU OKUMAYİ UNUTMAYİNNN

Annem elindeki poşetleri mutfağa taşırken bağırdı. "Babana yardım etmeye gider misin Naruto? Latte başı belada gibi duruyordu." Dikkatle izlediğim televizyonu kapatırken konuştum. "Latte bu öğlen beni sırtından attı anne. O böyle şeyler yapmazdı. Sence artık beni sevmiyor mu?"

Annemin koşarak yanıma geldiğini alışverişe çıkarken giydiği topuklu ayakkabıya özgü garip sesten anlamıştım. Üzerinde küçük çiçekler olan siyah bir ayakabıydı. Annem bunun alışverişe çıkmak için çok ama çok rahat bir ayakkabı olduğunu söyleyip duruyordu. Saçımı okşadığında gözlerimi ayakkabılarından yavaşça ayırdım ve bana acıyla bakan gözlerine bakmaya başladım. Saçımdaki eli yavaşça yanağıma kaydı ve yanaklarımı okşamaya başladı.

Sessizlikle geçen yaklaşık yarım dakikadan sonra annem fısıldamıştı. "Latte seni çok ama çok seviyor bebeğim. Baban küçük bir evreden geçtiğini söylüyor o kadar. O iyi olacak. Neden babanın yanına gidip Latte'nin durumuna bir de sen bakmıyorsun?"

Kafam onaylarcasına salladım ve büyük evimizin bahçe kapısından hızlıca dışarıya çıktım. Yeni sulanmış çimlerin üzerinden koşmaya başladığımda Bayan Tsunade'nin sesini duyarak sıçradım. "Naruto! Senin için bademli kurabiye yaptım. Odana bırakmamı ister misin?"

Mutfağın bahçeye doğru bakan küçük penceresinden gülümsüyordu. Bayan Tsunade'yi öylesine çok seviyordum ki... Hatta ona aşçı anne dediğim zamanlar bile oluyordu. Onun yaptığı yemekler için ölebilirdim.

Yemekleri fazla baharatlı oluyordu ama onun sayesinde baharatı sevmeye başlamıştım. Bana adının yaprak sarma olduğunu söylediği garip bir dolma yapıyordu ve ben o parmak şeklindeki dolmaları yerken parmaklarımı bile yiyecekmiş gibi hissediyordum. Türkiye'den buraya çalışmak için gelmişti ve annem, gördüğü ilk anda ona karşı inanılmaz bir sempati beslemişti.

Kafamı sevinçle sallayıp ahıra doğru koşmaya devam ederken konuştum "Şu yaptığın sütlü ve içinde kahverengi noktalar olan şeyden de getirir misin aşçı annem?"

Aşçı annem büyük bir kahkaha atarak bağırdı "Sütlü türk kahvesi benim küçük Naruto'm. Onun adı bu."

Kafamı hızla sallarken bağırdım "Evet öyle. Ona bayılıyorum."

Aşçı annem kahkahalar atmaya devam ederken ahırın yolunu neredeyse yarılamıştım. Ahıra yaklaştığım her bir adımda Latte'yi okşayan babamın silüeti daha da büyüyordu. Ahırın açık renkli kumlarına çarpan ayak seslerim babama ulaşmış olmalı ki Latte'nin yelesini okşamayı bırakmış ve bana doğru dönüp yavaşça kollarını açmıştı. Hızımı biraz daha arttırdım ve babamın geniş kollarının arasına büyük bir sevinçle atlayıp fısıldadım "Babacığım."

Başıma büyük öpücüğünü bıraktıktan hemen sonra bana biraz daha sıkıca sarıldı ve hafif vücudumu etrafında hızla döndürüp mırıldandı "Benim küçük gün ışığım."

O zamanlar altı yaşındaydım. Babam gözümde öylesine büyük bir kahramandı ki geceleri evden sessizce çıktığını duyduğumda başı dertte olan insanları kurtarmaya gittiğini düşünürdüm. Daha sonra gerçeğin başka bir şey olduğunu çok kötü bir şekilde öğrenmiştim.

Babam büyük bir holdingin başkanıydı. Annem onun bir CEO olduğunu söylemişti, geceleri yapılan toplantılara katılmak zorundaydı işte, ama gerçeğin böyle olmadığını, uydurma toplantıların nedeninin bir kadın olduğunu annem de ben de çok daha sonraları öğrenmiştik.

Küçük vücudumu yere yavaşça bıraktığında Latte'yi göstererek konuşmuştu "Koca adam seni özlemişe benziyor Naruto.."

Atım Latte'ye sıkıca sarılırken büyük kulağına doğru mırıldandım "Bugün beni yere attın ya hani... Üzülme. Ben onu çoktan unuttum." Düştüğüm zaman popomu çarptığım için sızlayan kalçamı göstererek mırıldanmaya devam ettim "Acımadı ki,"

Babam omzumu sıkıca kavradı ve içini derince çektikten sonra konuştu "Latte çok ama çok şanslı."

Gülümseyerek babama dönerken ikimiz her gün tekrarladığımız cümleyi aynı anda kurduk "Çünkü onun sahibi güneşten gelen küçük bir gün ışığı."

Kıkırdayarak minik vücuduma sıkıca sarıldığında küçük kollarımı açabildiğim kadar açıp geniş omuzlarını sarmaya çalıştım. Beni kucağına kaldırıp başımı sert göğsüne yavaşça bastırarak mırıldandı "Sen bu dünyadaki tek hazinemsin gün ışığım. Bazen ne düşünüyorum biliyor musun? Hayat, sen ve senin yeni atın küçük Latte olmasa benim için çok zor olurdu."

Kaşlarım yavaşça çatılırken başımı göğsünden çektim. Meraklı bakışlarımla doğrudan gözlerinin içine bakarak fısıldadım "Küçük Latte mi?"

Gülümseyen gözleriyle gözlerime karşılık verip ellerime plastik kalverengi küçük bir at tutuşturdu. Merakla elimdeki minik atı incelerken Latte'nin minyatürleşmiş hali olduğunu fark ederek şaşırdım. Babam saçlarını okşayıp alnımdan öptükten sonra "Hoş, değil mi? Böylece Latte her zaman yanında olacak. Sen anaokulundayken bile."

İşte o küçük, minicik at benim için biricik Latte'mden sonra aldığım en güzel hediyeydi. Babam bana Latte bir gün ölse dahi, birtanecik dostum olan atımı daima hayatta tutacak büyülü bir hediye vermişti.

Ama gerçek dünyada büyü diye bir şey yoktu ve benim babam gibi insanlar çocuklarının hayali ve büyülü dünyalarını bile yıkardı. İkinciye düşünmezlerdi bile.

GUNUN İKİNCİ BOLUMU nasi bommmmbayiz beeee

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ben Baba Olamam / NaruSasuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin