XIII

152 13 0
                                    

Bitmek üzere olan mumdan yayılan cılız ışık etrafını aydınlatmaya bile yetmezken yeşil gözlerin sahibi için bu pek de önemli bir olay değildi o an için.

Bütün dikkati dizlerinin üzerine başını koymuş huzurla uyuyan bedendeydi. Ve onun dışındaki herhangi bir şeye odaklanmak kesinlikle mümkün değildi.

Dizlerinden yatağa dağılan uzun perçemlerde parmaklarını dolaştırmaya devam ederken huzur her taraflarını ele geçirmişti. Siyah saçları dağılmış , gözleri kapalı ve göğsü aynı ritimle inip kalkan bedene bakarken huzuru hissetmemesi mümkün bile değildi. Parmakları yüzünün her bir ayrıntısını dolaşırken ve kirpiklerini saymak için bütün hayatını feda edebilecekken nasıl olumsuz bir hisse kapılabilirdi ki?

Yavaşça okşamaya devam ettiği saçlara bakarak derin bir iç çekmekten alıkoyamadı kendisini. Beraber geçirdikleri her an daha da artan duygularıyla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Parmaklarındaki saç tutamlarının verdiği his , göz göze geldikleri her an kızaran yanakları ve midesindeki o tuhaf ağrı , kalbinin hızlanışı , kendisini sürekli onu düşünürken bulması ve sadece adını söylemenin bile verdiği o tarifsiz mutlulukla ne yapacağını bilmiyordu. Yaşadığı şeyin bir adı var mıydı bunu bile bilmiyordu oysaki.

Yine de yaşadığı tüm bu hislerden öylesine memnundu ki ne bir cevap ne de bir isim arayışındaydı. Böyle sonsuza dek yaşayabilirdi. Ömrünün sonuna kadar her gece bu odaya gelirdi. Yeter ki özlemle beklediği o ela gözlere bakabilsindi.

Hiç istemesede başını kaldırmış pencerenin kenarından bakarken ağarmaya başlayan gökle hüzün büyük bir hızla huzurun yerini almıştı.

Gitmesi gerekiyordu. Her ne kadar buraya geleli çoktan saatleri aşmış olsa da yine de içinde kalmak isteyen oldukça güçlü bir yanı vardı. Bunu çok iyi biliyordu genç kız.

Oysa daha birkaç saniye geçmişti sanki kapıyı aralayıp içeri girmesinin üzerinden.

Hızla attığı adımlarla kendisini yatağa bırakmış büyük bir özlemle ela gözlere bakarken derin bir nefes almış , boğulmak üzereyken son anda hayata tutunmuş gibi rahatlamıştı o an.

Bunu anlamak için bir bilge olmasına gerek yoktu ela gözlü için. Çünkü aynı şeyleri kendisi de hissediyordu. Sabahları geçirdiği ızdırap dolu saatlerden sonra yeşil gözlerde dinlenmek artık nefes almak gibiydi onun için. Her gece bu anı yaşayamazsa eğer ölecekti. Öylesine büyük bir ihtiyaçtı hissettiği.

" Seni çok özledim. " Koştuğu için sakinleşmeye çalışan beden tek bir solukta konuşmuş karşısındaki adama bakarken bulundukları an bile yetmiyordu kendisi için. Bu yüzden de ihtiyaçla bulunduğu yerden biraz daha kaymış , karşısındaki bedene yaklaşmıştı.

" Bende çok özledim. "

Parmakları kendisinden bağımsız gibi kalkmış kırıklarla bezeli yüze dokunurken içindeki bu delice hislere bir anlam veremiyordu. Neden böyle hissediyordu bilmiyordu.

" Her gün öncekinden daha da uzun sanki. Güneş batmamak için direniyor gibi düşünmekten alamıyorum kendimi. " Sonlara doğru güldüğü için birkaç kelime bozuk çıksa da onunla beraber gülen bedenin anladığını biliyordu.

Elleri zarar vermekten korkarak yanaklarında dinlendirirken özlemle yüzünü izlemiş baş parmağıyla gözlerinin altını okşamış , gördüğü morluklara bakmıştı.

" Gözlerinin altı , neden böyle? " Hasta olmasından korktuğu için endişeyle ela gözlere bakarken alacağı cevaptan hem korkuyor hem de merak ediyordu. Ki bunun için korkması da oldukça ironik bir durumdu ama kendisine engel olamıyordu bir türlü. Elinden ne gelirdi bilmiyordu ama onun iyi olması için her şeyi yapabilecek gibi hissetmekten kendisini alamıyordu.

NigredoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin