Ekim ayı geldi. Cadılar Bayramı yaklaşmıştı. Septimus uyandığında yemeğe on dakika geciktiğini fark etti. Vardığında Draco ve Bella masada oturmuş onu bekliyorlardı.
"Günaydın." dedi Septimus.
"Günaydın uykucu prens." dedi Draco gülerek. Septimus güldü.
"Az önce Potter'ı gördüm. Nefes nefese geldi ve seni aradığını söyledi." dedi Bella. Septimus kaşlarını çattı. "Nerede?" diye sordu. "Bilmiyorum." dedi Draco. Septimus kaleyi araştırması için bir gölge görevlendirdi ve beş dakika sonra gölge Potter'ı bulduğunu söyledi. Septimus uygun bir yere geçti ve gölge onu Potter'ın yanına götürdü.
"Beni arıyormuşsun Potter." dedi Septimus Tartarus'tan aldığı bas sesle. Harry korkudan yarım metre zıpladı.
"Bunu yapmasan olmaz mıydı?"
"Hayır olmazdı. Seni korkutmak eğlenceli."
"Pekala, işine yarar mı bilmiyorum ama Filch beni kendi odasına götürdü ve orada bir broşür gibi bir şey fark ettim. Baktığımda kendisinin kofti diye garip bir şey olduğunu öğrendim. Ne demek bilmiyorum ama belki işine yarayabilir." Septimus tek kaşını kaldırdı.
"Kofti değil büyü dışı de Potter. O tür adamlara acıyorum. Bu Filch'in büyücü atalara ve ailelere sahip olduğunu ama büyü yapamadığını gösterir. Bu yüzden Filch hademe olmayı bu kadar sevmiyor. Çünkü büyü yapıp etrafı temizleyemiyor. Her şeyi Muggle tarzında yani elle temizlemek zorunda." Harry'nin şaşkınlıktan gözleri büyüdü. "Bunu bilmiyordum." dedi. "Büyücü dünyasında daha yenisin Potter. Öğreneceğin çok şey var ama kimse sana bir şey öğretmiyor. Başka bildiğin bir şey var mı?"
"Şu anlık yok." dedi Harry. "Pekala. O zaman görüşürüz. Bir şey duyduğunda bana haber ver." diye cevap verdi Septimus. "Tabii ki." Septimus arkasını döndü ve sinsice gülümseyerek ilerledi. Harry'yi doğru yola getirecekti. Weasley cahildi.
Büyük Salon'a döndüğünde Draco ve Bella'yı kahvaltılarını bitirirken gördü. Severus ve Profesör McGonagall da öğretmenler masasında yerini almıştı. Severus bir yandan iksir kitabını okuyup çayını içiyordu, Profesör McGonagall ise yemek yerken yanındaki Albus Dumbledore'la konuşuyordu. Her şey normaldi.
Aniden salonda "Stupefy!" diye bir ses yankılandı. Severus büyünün kendisine geldiğini fark eder etmez etrafında büyülü kalkanı belirdi. Draco ve Septimus Severus'un büyü uzmanı olduğunu ve zihin büyüleri yapabileceğini biliyorlardı ama bunu savaş anında hiç görmemişlerdi. Büyüyü atan Ginny Weasley'di. Severus tek kaşını kaldırdı. Yavaşça oturduğu yerden kalktı ve babası Hades edasıyla Weasley'e doğru hareket etti. Soğukça Weasley'e baktı ve salondan yavaşça çıktı.
"Ginny Weasley, Hogwarts'tan bir aylık uzaklaştırma aldın. Bir öğretmene saldırmak büyük bir suçtur. Cadılar Bayramı'na kadar okuldan uzaklaştırıldın. Eşyaların toplanıp evine gönderilecektir. Ailene ise suçun en hızlı şekilde belirtilecektir." dedi Dumbledore sert bir şekilde. Profesör McGonagall hiç olmadığı kadar sinirli bakıyordu. Ayrıca dudakları neredeyse kaybolacak kadar incelmişti.
"P-pr-ofesör l-lütfen ben yapmadım. Ben değildim yemin ederim."
"Büyü sizin asanızdan çıktı Bayan Weasley, buna inanmamızı bekleyemezsiniz." dedi Profesör McGonagall.
"Profesör, biri kardeşimin beyniyle oynadı eminim! O suçsuzdur." dedi Ron. Septimus aptala gözlerini devirdi. Bu olaydan sonra tüm Hogwarts günlerce bunu konuşacaktı.
"Potter yine seni arıyor." dedi Draco somurtarak. "Ah, ona bir şey öğrendiğinde bana söylemesini emrettim. Sanırım kendi yapacağı her şeyi bana söylüyor." dedi Septimus. "Oh, yani Potter artık sana mı çalışıyor?" dedi Draco ümitle. "Bir nevi, onu yavaş yavaş doğru yola getiriyorum." Septimus gölgelere uzandı ve Harry'nin yanında belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Diyar
FanficUnutulmaz bir macera... ... Unutulmaz büyüler... ... Unutulmaz tanrılar ve çocukları... ... Bu hikayede Septimus'un macera dolu dünyasının kapıları siz okuyuculara açılıyor. ... Septimus kim mi? Peki o gerçekten Septimus mu yoksa farklı biri mi? Ge...