Geçmişin Gölgesi

5 0 0
                                    

Morte tek arkadaşı olan Will'in ölümünden sonra her şeye, herkese küsmüştü. Tanrılar, tanrıçalar ve diğer tüm varlıklardan nefret ediyordu. Will ölemezdi! Neden! Neden! Neden? Neden...

Morte yavaşça kalkıp okyanus kıyısına gitti. Derin derin baktı mavi sulara. Ölse ne olurdu ki? Tek gerçek arkadaşını da kaybetmişti. En azından arkadaşını orada görürdü ve beraber sonsuza dek mutlu olurlardı.

O sırada Will'in sözleri aklına doluştu. "Morte, eğer ben ölürsem ve sen de benim için intihar edersen Hades'e yemin ederim ki onu ikna eder, seni yeniden dirilttirir ve seni kendim öldürürüm ve küserim. Kendini öldürmeyeceksin."

"Sırf senin için Will, sırf senin için sevgilim." dedi Morte dışından ve okyanus kıyısından uzaklaştı.

Septimus uyandı. Bu da ne demek oluyordu? Will kimdi? Will'den ziyade Morte kimdi? Morte. Ölüm. İsmi Ölüm olan bu çocuk çok sevdiği birini kaybetmişti. Septimus bilinmezliği sevmezdi ama Morte'yi tanıyor gibiydi. Bir yandan da tanımıyordu. Şimdi asıl mevzu Morte değildi. Güvenlik sorunları çözülmeliydi.

Septimus kurucularla toplandı. Kurucular gergindi. Çünkü hiçbiri odanın yerini hatırlamıyordu. Bir hafıza tılsımı onlara odanın varlığını unutturmuştu.

"Evet, haydi gidelim. Nerede bu oda?"

"Şey..."

"Odanın yerini hiçbirimiz hatırlamıyoruz." dedi Rowena.

"Ne demek hatırlamıyorsunuz?" Gölgeler yavaşça etrafında toplanmaya başlamıştı. "O odayı siz kurdunuz, siz hatırlayacaksınız."

"Gerçekten hatırlamıyoruz. Bir hafıza tılsımı odanın yerini bize unutturdu." dedi Salazar.

Septimus şok içinde dururken, etrafındaki gölgeler daha da koyulaşıyor gibiydi. Kurucular tılsım odasının yerini nasıl unuturlar? Ve kim onun anılarını silmek ister ki?

"Odayı bulmalıyız," dedi Septimus kararlı bir şekilde. "Hogwarts'ı korumasız bırakamayız."

Kurucular onaylayarak başlarını salladılar, ifadeleri ciddiydi.

"Bulana kadar Hogwarts'ın her yerini aramalıyız," dedi Gryffindor.

"Ama dikkatli olmalıyız," diye ekledi Ravenclaw. "Anılarımızı silen kişi hâlâ gölgelerde saklanıyor olabilir."

Septimus bu düşünceyle ürperdi. Bunu kim yapmış olabilir? Ve neden?

"Severus, yarı tanrı yeteneklerini odanın yerini bulmamıza yardım etmek için kullanabilir misin?" diye sordu Septimus, Hades'in oğluna dönerek.

Severus başını salladı, ifadesi ciddiydi. "Elimden geleni yapacağım. Ama Dumbledore'a karşı da dikkatli olmalıyız. O bir tehdit olabilir. Hatta olacaktır."

Grup, asaları hazır, odayı aramaya koyuldu. Hogwarts'ın koridorlarında yürürlerken, Septimus izlendikleri hissinden kurtulamadı. Her gölge potansiyel bir tehlike taşıyor gibiydi.

Aniden Gryffindor bir heykelin önünde durdu. "Bu heykeli hatırlıyorum," dedi yavaşça. "Odaya yakın."

Grup heykele doğru yürüdü ve Gryffindor elini heykelin üzerine koydu. Yumuşak bir gümbürtüyle heykel kenara çekilerek gizli bir geçidi ortaya çıkardı.

Grup karanlığa doğru alçaldı, tek ses ayak seslerinin yumuşak sesiydi. Saatler gibi gelen bir sürenin ardından sonunda tılsımlar, heykeller ve diğer çeşitli büyülü nesnelerle dolu küçük bir odaya geldiler.

"Odayı bulduk!" diye haykırdı Septimus, içini bir rahatlama kapladı.

Ancak odayı incelemeye başladıklarında bazı tılsımların eksik olduğunu fark ettiler. Birisi zaten buradaydı.

Karanlık DiyarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin