4

99 13 22
                                    




Yine uyarı yapacağım. Gece okumayın bence. Korkarım, gözümün önüne gelir diyenler için yapıyorum bu uyarıyı ☺️

Güzel okumalarınız olsun 😘

☘️☘️☘️


     ~ 4 ~

Günümüz



Bir yıl önce ormanda karşılaştığım o adamdan kaçamamıştım. Ayaklarım yere çiviyle çakılmış gibi. Bedenim kaskatı kesilmişti. Panik, zihnimi ele geçirirken nöronlarım iletimi bırakmış, sanki doğru olan kaçmayıp orada durmakmış gibi kalakalmıştım.

Şimdi öyle olmadı.

Nasıl olduğunu anlayamadığım bir hızla çığlık atarak kendimi evden dışarı attım. Bu sefer uzaklaşmayı akıl edebilsem de peşimde birinin olmaması bu kaçmayı, anlamsız hale getiriyordu. Eski yatak odamda kanlar içindeki ölü beden beni kovalayamazdı. Bunu pekâlâ kanlı canlı biri yapabilirdi ve bir yıl önce yapmıştı da.

Gözlerim önce bulutlandı ardından yaşlar pınarlarıma akın etti. Ne yapmalıydım? Evinde ceset bulan bir insan ne yapardı?

Düşün. Düşün. Düşün.

Düşünemedim.

Zangır zangır titriyor, nefes almak için mücadele ediyordum. Gördüğüm şeyler parça parça zihnime düşüyordu. Sanki gözümün gördüğü şeyleri zihnim fotoğraf makinasıymış gibi çekiyordu.

Yerdeki kurumuş kan gölü. Bir flaş patlaması. Siyah, kanlı topuklu ayakkabılar. Bir flaş daha. Kanlı siyah pantolon. Flaş. Deşilmiş bir karın, bağırsaklar dışarıda. Flaş. Morarmış boğaz, donmuş ve kaskatı. Flaş. Açık ağız, oradan gelen kan çeneye doğru akmış ve kuruduğu için simsiyah görünüyor. Flaş. Korku dolu, açık mavi gözler. Tıpkı benimkiler gibi. Flaş. Sarı saçlar. Aralarında kırmızılık var. Sanki yeni ergen bir kız çocuğu gibi saçının yarısını kızıla boyamış. Ama bu boya değil. Kan.

Elimi mideme götürdüm. Oradan gök gürültüsüne benzer sesler geliyordu. Bunun ardından bir şimşek çakacak ve kusmuk yağmuru başlayacaktı. Dudaklarımı kusmamak için sıkı sıkı kapattım. Burnumdan derin nefesler almaya çalıştım. Ama bu fırtınayı daha da şiddetlendirmekten başka bir işe yaramadı. Gözyaşı yağmuru başlamıştı. Ve işte geliyordu.

Midemin olduğu gibi harekete geçip organlarımın arasından yürüdüğünü, oradan boğazıma doğru hareket ettiğini hissettim. Çiçeklerimi çok sevsem de artık içimde tutamayacaktım.

Dudaklarımı araladığım anda kusmuk yağmuru başladı. Bahçemde kusuyor olmak utanç verici olsa da buna aldırış edecek bir durumda değildim. Öğürdüm. Defalarca. Kollarım kaskatı kesilene, nefesim tıkanana, başımda iğrenç bir ağrı oluşana kadar öğürdüm. Midemdekiler, şelaleyi andıran bir hızla dışarı çıkıyordu.

Durduğunda nefes almaya çalıştım. İnleyerek. Ama olmadı ve bir öğürme daha geldi. Ağzımdaki acı tadı alabiliyordum. Sıra mide öz sıvıma geçmişti.

Kulaklarım basınçla titredi.

Hem ağlıyor hem kusuyordum. Tanrı aşkına! Hiç kimse çığlıklarımı ya da öğürmelerimi duymamış mıydı? Biri gelip sırtıma dokunamaz mıydı? Yalnız kusmaktan her zaman korkmuştum. Bunun için sırasıyla yanımda annem, babam ve Ash olmuştu.

Dizlerim boşladığında olduğu gibi kusmuğun üzerine kapaklanacağını sandım. Ve öyle oluyordu da. Bir el belimin iki yanından tutup beni geri çekmeseydi. Tanrım! Şükürler olsun!

EHVENİŞER/ LahzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin