~ Yanlışların Doğruluk Kostümü Giymiş Hali ~05.10.2020
05:38
Sabaha kadar gözümü bile kırpmadım.
Bunu nasıl yapıyorum, bilmiyorum. Nasıl hâlâ yaşamaya devam edebiliyorum? Aldığım nefes kaburgalarıma baskı yaparken bunu nasıl görmezden geliyorum? Her şeyin ortasında yapayalnız, korkudan titrerken nasıl hâlâ bu lanet olasıca hayatımı devam ettirebiliyorum?
Ashton'ın çoktan gelmiş olması gerekirdi. Ama beni arayıp gelemeyeceğini, işlerin uzadığını söyledi. Ve o günden sonra da aramaları epey azaldı. Canı ne zaman isterse arıyormuş gibi hissediyorum. Benim de canım pek onunla konuşmak istemediği için Ash'in sesini son birkaç gündür yalnızca sesli mesajlardan duyabiliyorum. Bu yeterli.
Bir sesli mesajım daha var. İki gündür onun yüzünden uyuyamıyorum ve alkolik olmama ramak falan kaldı. Evet, karnımda bebek varken içmemem gerekir. Evet, hamilelikte sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Ah, şu zırvalıklar. Kelimeler ve doğrular kendi köşelerine çekilip birbirini sikebilir. Benden uzak durdukları sürece hiçbir şey umurumda değil. Artık bir şeyleri doğru yapma peşinde değilim.
Zaten doğru dediğiniz şey göreceli bir kavram değil midir? Doğru olan ne? Bir şeyin doğru olduğunu kim belirliyor? Neden insanların doğru olarak kabul ettiklerini biz de doğru olarak kabul ediyoruz?
Ya hepsi yanlışsa.
Ya hepsi görmek istemediğimiz yanlışların doğruluk kostümü giymiş haliyse?
İçimden bir ses zaten öyle olduğunu söylüyor. Paulo bir kitabında doğru olan için "Toplum tarafından kabul edilendir," gibi bir şey söylemişti. Toplumu sikeyim! Benim için doğru olan doğrudur ve şu an içki içmek doğru. İçimdeki canlıya, kendime zarar vermek doğru. Hatta bundan daha doğru bir şey düşünemiyorum.
Bu. Bebeği. İs-te-mi-yor-um!
Lanet olasıca manyak bir sapık yüzünden hayatımın mahvolduğuna inanamıyorum. Austin'in Dr. Felton'la ilişkisi olmasına inanamıyorum. Austin'in gerçekten de bana âşık olduğuna inanamıyorum. Bundan şüphelenmiştim ama sonra paranoyaklık ettiğimi düşünüp kendime kızmıştım.
Gerçek paranoyak kimmiş Ophelia? Ne aptalım!
Tanrı'nın cezası olan bu bebek yüzünden Olivia'dan şantaj görmeme ekstra double combo inanamıyorum. Tanrı aşkına o çocukla aralarında yirmi yaş olmalı. Birlikte oldukları yetmiyormuş gibi bir de buradan kaçmaları için onlara yardım etmemi istiyorlar. Austin on sekizine girmemiş olsaydı onları şikâyet edebilirdim. Aslında hâlâ yapabilirim. Ama karnımdaki varlık elimi kolumu bağladı.
Olivia Felton üç gündür bana sesli mesajlar bırakıyor. Çünkü telefonlarını açmıyorum. Bebeğe babalık testi yapabilmek için bebeğin dokuz haftalık olması gerekiyormuş ve ben yedi haftayı geride bıraktım bile.
Evet. İnanılmaz ama sekiz haftalık hamileyim. Eğer bebeğin babası o sapıksa bu durumda bebeği aldırmam gerekebilir ve bunun için de vaktim sınırlı. Ve bana yardım edebilecek tek kişi lanet olsun ki Olivia. Aksi halde kimseye güvenemem.
Olivia'ya da güvenmiyorum. Sadece elimdeki en iyi hatta tek seçenek. Başka ne yapabilirim ki? Başka bir doktora gidip bu haberi iyice yaymalı mıyım? Kimse tecavüze uğradığıma inanmaz. Ashton da dâhil olmak üzere herkes kocamı aldattığımı düşünür. Bundan sonraki hayatımı "kocasını aldatan kadın" etiketiyle yaşamak istemiyorum. Çünkü insanlar yüzüme baktıklarında alnımda o etiketi görecekler.
Kabul etsem de etmesem de Olivia elimdeki en iyi seçenek. Çünkü o da bana muhtaç. Austin'le buradan gitmek için yardıma ihtiyaçları var ve bunu benden başka kimseye söyleyemez. İyilik hiçbir zaman karşılıksız değildir, dostum. Bunu böyle bilin. Yardıma ihtiyacınız varsa insanlar bu zayıf yönünüzü kendisi için kullanır. Olivia'nın yaptığı gibi. Kimseye güvenmeyin. Kimsenin ruhunuzdaki deliği görmesine izin vermeyin.
Telefonun tuşuna basarak Olivia'nın son sesli mesajını tekrar dinliyorum.
"Telefonlarımı açmamakta ısrar ediyorsun. Aslında seni anlayabiliyorum, Ophelia. Ama sen beni anlamıyorsun. Amacım sana şantaj yapmak değildi. Seni zor durumda bırakmak da istemezdim. Ama ben de zor bir durumdayım. Bunu anlamak zorundasın. Oradan bakıldığında mide bulandırıcı görünüyor olabilir. Ama seni temin ederim ki Austin o kadar olgun biri ki daha önce tanıştığım kimseye benzemiyor. Hayatımda ilk defa sevildiğimi hissediyorum, Ophelia."
Burada duraksayıp titrek bir nefes alıp veriyor. Gözlerinin dolduğunu ve boğazına bir yumru oturduğunu anlamak için yüzünü görmeme gerek yok. Rolse bile gayet başarılı.
Boğazını temizleyip devam ediyor. "Çoğu insanın utançlarla dolu bir geçmişi vardır. Bazılarının ise yoktur. Anlarsın ya bazı insanlar hayata şanslı doğarlar. Altın beşikle falan. Ama ben sanırım çürük tahta bir beşikle doğdum. Burada sana hayatımı anlatmayacağım ya da kendimi acındırmaya çalışmıyorum, yanlış anlama lütfen. Ama sen... Sen, sensin işte. Ophelia Wizard. Mükemmel bir hayatın oldu. Vikipedi'de senin için epey... Ah lanet olsun!"
Ses kaydı tekrar kesiliyor çünkü süresi bitiyor. Ama Olivia vazgeçmiyor. Hemen sonra tekrar arıyor ve sesli mesaja düştüğünde kaldığı yerden devam ediyor.
"Neden yarıda kaldığını biliyorsun. Her neyse ne diyordum? Ah, evet. İnternette hayatın oldukça parlak anlatılıyor. Genç yaşta yakaladığın başarı ve aşk. Evliliğin, yazdığın kitaplar, aldığın ödüller. Yakında senin hakkında bir Netflix belgeseli çekmek isteyecekler bundan eminim. Kısacası Oph, senden benim hissettiklerimi olduğu gibi anlamanı beklemiyorum. Ama çalışmanı istiyorum. Anlamaya çalışmanı."
Tekrar derin bir nefes alıyor ve bundan sonrasında gerçekten de ağlamaya başlıyor. Tekrar söylüyorum eğer rol yapıyorsa kesinlikle LA'e gitmesi için yardım edebilirim. Kim bilir Hollywood onu keşfeder ve bir bakmışsınız Olivia Felton Oscar alıyor.
Ah! Ne saçmalıyorum, ben? Birinin yalan söylediğini anlamam için yüzünü görmem gerekmez. Çünkü karakterlerimin yüzlerini de gözlerimle görmüyorum. Zihnimde görüyorum. Tıpkı şimdi Olivia'yı gördüğüm gibi.
"Hayatımda ilk defa mutluluğu bulmuşken bırakamam, Ophelia. Çünkü mutluluk benim için hep uzak bir kavram oldu. Lütfen bana yardım et, ben de sana edeyim. Sana ne olduğu umurumda bile değil. Anlıyor musun? Ashton'ı aldatmış ol ya da olma. Dostun olabilirim. Bunu sonsuza dek sır olarak saklayabilirim. Ama lütfen bana yardım et."
Bu sefer ses birden kesilmiyor. Olivia ağlamaktan daha fazla konuşamıyor ve telefonu kapatıyor. İstemsiz bir şekilde ben de onunla birlikte ağlıyorum. Geçmişinde ne yaşadı bilmiyorum ama içimden ona sarılmak geliyor. Hâlbuki beş dakika önce ondan nefret ediyordum.
Tanrım! Sanırım gerçekten de hamileyim, öyle değil mi? Hormonlarımın canı cehenneme!
Bira şişesini kafama dikleyip sandalyemden kalkıyorum. Epey işim var gibi görünüyor.
Olivia'ya yardım et. Babalık testi yaptır. Bebeği aldır. Bu olanları kimsenin öğrenmemesini sağla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER/ Lahza
Mystery / Thriller"Ehvenişer ne demek biliyor musun?" Diye sordum sesimi ifadesiz tutmaya çalışarak. Elleri ceplerinde camdan dışarıyı seyrediyordu. Gri gömleği, gerilen kasları yüzünden can çekişiyor gibiydi. Ne bana döndü ne de cevap verdi. Zaten vermesini de bekl...