Sınava kalan gün: 12
Sınava kalan saatler : 12x24
Sınava kalan dakikalar : 12x24x60
Sınava kalan saniyeler :12x24x60x60 kala telefonuma gel
EGE.
"eğer müsaitsen seni meydandan alacağım. Bir saat sonra."
Görüşmediğimiz onca haftadan sonra atılmış bu mesaja ne tepki vereceğimi ayrımsayamamıştım. Onu görmeyeli epey olduğu için duyduğum özlemle heyecanlı olsam da, mesajın içeriği dolayısıyla bir sorun olduğunu düşünüyordum. Geleceğimi söylediğim gibi hazırlanıp minibüse atlamıştım. Birazdan inecek ve neler olduğunu öğrenecektim, her zaman 'lafı dolandırmakla elime ne geçecek ki?' diyen Ege'nin netliğinden nasibini almış olan mesaj için varsayım üretmek pek akıl işi değildi. Zaten zar zor evden çıktığım için aceleyle meydana yürümeye başladım. Adımlarım, Ege'nin yüzünü seçtiğimde hızlandı ve koşup boynuna atlayamamamın verdiği hüznün çekingenliğiyle ona gülümsememle durdu. Bana dönüp gülümsediğinde, ama bu gülümsemede biraz keder vardı, iyice meraklanıp yanına oturdum.
"ne oldu?"
"sana da selam."
"ahh, selam. Nasılsın?"
"iyiyim sen?"
"bende iyiyim ama bir şey oldu sandım. Yani mesajından. Bir şey mi oldu? Daha fazla susacak mısın?"
"evet bir şey oldu."
İyice meraklanmıştım, içimde bir huzursuzluk peyda oluvermişti.
"ne oldu ege?"
Kafasını ellerinin arasına aldı ve saçlarını karıştırdı, sonra biraz muzip bir ifadeyle,
"seni özledim" dedi.
Ben orada; evden fırlamış olmamın siniri, yüzünün aldığı sevimli ifade, söylediği şeyin kalbim için ifade ettiği anlam ve önem için bir dakikalık bir bocalama yaşadım. O ise gözlerini suratıma dikip oldukça eğlenen bir ifadeyle bir şey dememi bekledi. Bende dedim.
"bende seni özledim." Ama ben ona sahte bir sitemle kızacaktım, bunca zamandır görüşmediğimiz için laf sokacaktım, ahh ben ve aptal kalbim. Aptal ben ve kalbim. Aptal ben ve aptal kalbim.
"eylül?"
"ege?"
"seneye ne yapacağını düşündün mü?"
"elbette. Maalesef."
"bize ne olacak?"
"ne-ne anlamda?"
"biz işte, biz anlamında."
"lafı dolandırmakla eline ne geçecek Ege Zorbey?"
"hey bu benim repliğim Eylül- ben senin soyadını bilmiyorum."
Soru sorar gibi baktı. Amaan öğrenmesen de olur Ege, diliyorum ki birkaç yıl içinde bende senin soyadını kullanmaya başlarım.
"eylül koçak"
"güzel."
"seninki daha güzel." Diye mırıldandım, şu anda gerçekten soyadlarımızı tartışıyorduk.
"al senin olsun."
??????!!!!!!!!!
"ne?" güldüm.
"hayır ben ciddiyim."
Dikkatle yüzüne baktım, gerçekten ciddi görünüyordu ama ben onu ciddiye alamayacak kadar tuhaf bir zihin karmaşasındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESTEN ÖTE
ChickLitYarın kendimi öldüreceğim ilk gün, ve işler yolunda giderse son olacak. Kararsızım. Yaşamaktan vazgeçmek ya da yaşamaya devam etmek arasında değil, nasıl ve ne zaman gitmeliyim? Ne zaman sonsuzluğa kucak açmalıyım? Güne başlar başlamaz mı, yoksa bi...