16.

47 4 3
                                    

Taksinin penceresinden gökyüzünü izlerken, kendimi dipsiz ve bucaksız gökyüzü gibi olan düşüncelerimde kaybedivermiştim, ancak benim gökyüzümün güzel anılarımdan başka yıldızı yoktu. Hatta güzel anıları silecek kadar kuvvetli bir karanlıktaydım.

Düşüncelerimle, kendimi bu olanlardan, evden ve hatta ara sıra dünyadan soyutlamak, yakınmaktan daha iyi hissettiriyordu. Ama bu sıralar iyi hissettiren pek çok şey, kötü hissettiren pek çok şeyin üzerini örtecek, bir anlığına unutturacak kadar kuvvetli, sahici ya da samimi değildi.

Uzun kirpikleri

Kirpiklerine İzmir takılmış, o berrak kahverengi gözleri

Gözlerine kadar yansıyan gökyüzü ve gökyüzü kadar güzel olan gülüşü

Özlem ve acı

Her saniye daha da büyüyerek, sonunda en büyük yıkımlara sebep olacak, kalp kırıklığı ya da hayal kırıklığı kadar derin bir acı

İşte böyle anlarda kendimi o kadar değersiz hissediyorum ki, kendi mutluluğu ya da kararlarının getireceği mutsuzluğun sorumluluğunu alamayacak kadar dışlanmış ve on sekiz yıl boyunca var olduğu dünyada kendisi için hiç söz hakkı olmayan biri gibi, gibinin fazla olduğunun farkında olup daha da kırılan biri.

Abi, dedim içimden. Zira sesimi duymasını istemezdim, edeceğimiz tüm konuşmalara noktayı koymuştum. Çocukluk inadı değildi, başkaldırıydı belki... neden zaten kolay olmayan şeyleri, daha da zorlaştırıyorsun?

özlemle ıslanmış kirpiklerimin ağırlığından önüme düşmüş başım, durumun tezatlığını gözler önüne serer gibiydi. Hiçbir şey yapmadan nasıl bir isyandı ki bu? İç sesim benimle alay ediyormuş gibi geliyordu. Beni olduğum gibi kabul eden, onu hayatın kendisiyle andığım kişiden uzak durmak zorunda oluşum bulunduğum dünyayı daha katlanılmaz yapıyordu.

Gözlerimi kapattım ve boğazımda düğümlenen onca şeye rağmen yutkundum, bu acıydı. İç hesaplaşmalarımda kendime müebbet vermiştim.

Kafanı kaldır ve istediğini söyle haydi!

Zaten doğru olduğunu bildiğim bir şey için daha fazla savunma yapmak istemiyordum, bir faydası olmadığını görmüştük.

Kendi hayatını onların eline mi bırakacaksın?

Onlar babam ve abim.

Peki ya sen kimsin?

Her zaman kaybettiklerini görüp, mutlu olmayan ve kaderinde kendine sadece acımayı gören bir kız, şımarık bir kız.

"yanlış bir şey yapmadım." Dedim abime yine. her şeyin bir rüya olmasını dilemem işe yaramamıştı. ama rüyada olmadığım gerçeği çok açıktı. Abim yanımda sinirle kıpırdandı, burnundan soluyordu.

"babama bir şey anlatmanı istemiyorum." Dedim, büyük bir cesaretle. Suratıma baktı ve delici bakışları altında konuştu.

"babama anlatamayacağın şeyler yapmasaydın!"

"18 yaşımdayım, yanlış olan bir şey yapmıyorum ve senden sadece buna saygı duymanı istiyorum."

Parmakları koluma yapıştı ve sıktı, ama canım kalbimden daha çok acımıyordu.

"sokağın ortasında kodumun biri seni öpüyordu ve sen hala konuşuyor musun?" kolumu çektim ve tıslar gibi konuştum.

"herkesten mükemmelmiş gibi konuşmaktan vazgeç. Abim olman kararlarıma karışacağın anlamına gelmiyor. Ne istersem onu yaparım ve bunu senden öğrendim sevgili abicim."

NEFESTEN ÖTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin