11.Bölüm

6.4K 438 34
                                    


Canlarım nasılsınız?
Allah'a şükür ben iyiyim
Umarım sizinde hayatınız iyi ilerliyordur.

Güzel bir bölümle geldim umarım seversiniz.
Haydi bismillah.

                     HÜMA NUR KAYA

Şu an aynanın karşısına geçmiş üzerime giydiğim elbiseye bakıyordum.Geçen yıl sıkıntıdan dikmiştim ama maşallah gerçekten güzel de yapmıştım. Siyah üzerinde
Gümüş ince şeritler bulunan sade bir elbiseydi.

Aybars abinin yanına gittiğim günlerden birinde orada tanıştığım  kadın astsubayın düğününe davetliydik.
Ona imrenmemek elde değildi gerçekten. Benim de küçüklüğümden beri asker olmak gibi heveslerim vardı.E tabi sağım solum hep asker olunca aklımı çelmişti bir aralar.

Ama sonradan ne kadar zor bir meslek olduğunu anlayınca yemedi, zaten yeterince beklediğim insanlar vardı birde ben mi bekleticektim.

Askeriyeye gitmemenin amacı da biraz beklediğim kişilerdi.
"Kişilerdi derken"ne dediğimi anlayınca kendime kızmaya başladım.

"Ayy kızım başak yetmezken birde sen mi eklendin üzerine" evet başağa iki üç gün önce sorduğum soruyla kendimi resmen canlı bir bombanın kucağına atmıştım.Karşıma geçip "içindeki o duygu sadece arkadaşcaysa bu normal bir endişelenmedir ama bu farklı duyguların kalbinde filizlenmeside olabilir tabi"diyerek içime gerçekten güzelce bir su serpmişti canım arkadaşım.

Tabi sözlerin arkasını aramayı çok sevdiği için bulduğu her fırsatta neden sorduğumu da dile getiriyordu.

Abim gilin gidişinden bu yana günleri sayarken dayanamayıp askeriyeye gitmiştim. Aybars abiden zorla öğrendiğim kadarıyla zor bir operasyona çıkmışlardı.
Benim defileme saldırı düzenleyen şahısın son günleri olucaktı inşallah.
Tabi oraya gidipte geri dönememe ihtimali içimi kemiriyodu ve üstelik daha geri dönememişlerdi.Lütfen sağ salim dönsünlerdi.

Bol dualar edip Aklımdaki kara bulutları def ettim ayağıma elbiseme uyacak bir babet geçirdim.
Şu sıralar Dinime daha sıkı sarıldığım için dar kıyafetler, topuklu ayakkabılar, süslü eşyalar yani bir nevi dikkat çeken eşyaları ilgi alanımdan uzaklaştırmıştın çünkü gerçekten rahat edemiyorum onlarla, en iyisinden buydu zaten.

Odamdan çıkıp kıravatını yapmaya çalışan daha doğrusu cebelleşen babamla karşılaştım.Onun bu haline ben gülerken annemde odadan çıkmıştı.

"Allah aşkına Haldun daha bir tanecik kravatı takmadın mı? "
Annem babamı azarlarken ben hemen babamın yardımına koştum.
"Anne sen kolyeni takmadınmı bu kıyafetine çok yakışırdı bence, takmalısın"
"Haklısın gidiyim de takıyım hemen,bekleyin"

Annem içeri giderken bende hemen babamın kıravatını yaptım.
"yakışıklı babam benim" diyerek yanağından öptüm.
Oda elimden tutup etrafımda döndürdü.
"sende prenses gibi olmuşsun, prensesim benim.Lakin böyle başkasının da kıravatını bağlarsan kıskanabilirim"

"Valla hiç belli olmaz " diyerek ona baktım kaşlarını yukarı kaldırıp tekrar konuştu.
"Allah Allah yok öyle, benden kız isteyecek adam daha anasını karnından doğmadı. Ben seni öyle kolay kolay vermem kimselere.

Hemen geri çekilip söylenmeye başladım.
" Hayırdır ya,ikinizin de bir ağzında evlenme muhappetleri dolaşıyor ne zamandır.
Etrafta damat adayımız mı var ne bu hazırlık"
Kollarımı belime koydum tabi hemen.

"Ben şimdiden söyliyimde belli olmaz hiç bir şey"
Diyerek dışarıya çıkmıştı.
Ben arkasından alık alık bakmaya devam ettim.
Noluyo bu aşşağlık evde diye bağırmama ramak kalmıştı resmen.
  
                                  ...

Düğüne geleli çok olmamıştı ama benim canım sıkılmaya başlamıştı bile etrafta iki üç tanıdıktan başka kimse yoktu.

Ben Önümdeki tabakla bakışırken
Bir anda masanın bizden taraftaki sandalyeleri dolmuştu.

Kafamı kaldırdığımda karşımda takım elbiseli Arafı görmüştüm sapa sağlam karşımda heyetiyle duruyordu.Ben ona bakarken tabi oda bana bakıyordu.çok vakit kaybetmeden Timin hepsine baktım gözüm en sonunda yanımda ayakta duran abime takıldığında hemen ayağa kalkıp boynuna sarıldım.

"Abi sağsalim geldin,iyiki geldin"
"geldim Birtanem"
Diyerek oda bana sarıldı.
Ben geri çekildikten sonra annemde onunla hasret gidermişti.
Babamlada konuştuklarınada yerimize oturduk.
Şimdi canımın sıkıntısı geçmişti işte.

                                   ...

Akşam ezanı okunmuş karanlık kendini belli etmek üzereydi.
Düğün salonunu talan etmeme rağmen mescidi bulamamıştım en sonunda pes edip birine sorduğumda binada bulunmadığını ilerdeki camiye gidebileceğimi söylemişti.

Masaya geri dönüp babama sorunu yönelltim.
"Baba burda mescit yokmuşta ben ilerdeki camiye gitsem olur mu"
"git tabi kızım ama yalnız gitme yanında abinde gelsin"
Diyerek abimi gözleri ile aramıştı.
Bende etrafa bakıyorken Aybars abi lafa daldı.
"Ee istersen Arafla gidin Hüma, abin etrafta gözükmüyor"
Babam bir Aybars abiye bir Arafa bakarken Aybars abi ortamı yumuşatmak ister gibi tekrar konuştu.
"Gitsinler bence sonuçta Araf tanıdığımız çocuk"
Sonunu babama karşı söylediğinde babam bana ve Arafa bakıp başını olumlu bir şekilde sallamıştı.

Bende bişey demeden elime çantamı alıp çıkışa ilerledim.
Araf bana yetişip yanımda yerini almıştı.Bir kaç dakika sonra konuşmaya başlayan o olmuştu.

"Hüma yanlış anlamicaksan sana bişey sormak istiyorum"
Onu onayladığımda devam etti.
"Aşk; nedir, nasıldır, nasıl yaşanmalıdır. Romanlardaki anlatılan o eşsiz hislermidir, hikayelerdeki o mutlu sonlar mı, dizilerdeki yazılan o kılişe senaryolarmı yada sokakta gördüğümüz yaşlı teyze ile amcamı.
Aşk Kelimesi senin içinde nasıl bir duygudur, nasıl bir hayattır"

Böyle bir soru sorucağını düşünmediğim için bir kaç saniye afallamıştım.
Kendime gelip doğru cevabı bildiğim kadarıyla ona anlatmaya çalıştım

" Ne romanlardaki,ne hikayelerdeki,nede dizilerdeki o kılişe senaryolar.Bence aşk peygamberimiz ile Hz Aişe,Hz.Ali ile Hz.Fatıma dır, onların birbirine duydukları o güven, o bağlılık,o sadakat, o sevgi bu dünyanın aşkıdır. Yani Aşk benim için engelleri aşıp ne harama ne günaha bulaşmadan o iki gönlün Allah için bir birini sevmesidir.

,Allah ona peygamberimiz ile Aişenin,Ali ile Fatımanın aşkından 
nasip eylesin.

                                  ...

Namazı bitirip,Duamı ettikten sonra caminin avlusuna ilerledim.
Camilerin içi beni çok huzurlu hissettiriyordu her bir köşesini ayrı ayrı incelemek istiyordum.

Etrafı incelerken Arafı gördüm.
Kenara geçmiş namaz kılıyordu.
Ses etmeyip bende onun arkasına oturdum.
Namazını bitirdikten sonra dua etmeye başlamıştı.
O dua ederken yanına yavru bir kedi geldiğini gördüm o Arafa sokulurken kedim Osmana ne kadar benzediğini gördüm.
Bir an aklıma Arafla kedimin de böyle olabileceği gelince nedense yüzünde bir gülümseme belirtmişti.Gerçekten iyi anlaşabilirlerdi bence.

Neden Araf her seferinde bir şekilde aklımda yer ediniyordu ,neden onu düşünmek  beni mutlu ediyordu.
Neden bir az önce dediği şeyler beni etkilemişti.Her şeyin başındaki bu nedenler cevabı aslında tek bir sonuca sürüklüyodu.

Bendeki bu aşkın hissiyatını, yaşamını ben bile bilmezken sana bu dilim nasıl sözler sarf etsin Araf demir...

Bölümü nasıl buldunuz?
Bence artık o güzel bölümleri görücez gibi sizce?
:)
Oy vermeyi unutma
👇

ÂŞEKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin