Artık her şeyi öğrenmenin zamanı geldi ve çattı bile. Herkes yerini aldıysa başlayalım efendim. Keyifli okumlar.
Şarkılar: Yazık, Nasır ,Dam üstüne çul serer.
HÜMA NUR EROĞLU
Olanlar ve yaşanacak olanlar.. Filim şeridi gibi gözümün önünden geçen hayatım ve bulunduğum yer..
Neler yaşayıp yaşayamayacağımın tek bir kelimesini dahi bilmeyen ben ve içimi tırmalayan, kafamı allak bullak eden tüm sorular. Hayatımın merkezinde olup her şeyden bir haber olan ben ve etrafımda olan herkes her şeyin farkında ama..
Ben ne türlü bir savaşın içerisindeyim bilmiyorum. Ne gibi bir bedel ne gibi bir imtahan ve neyin cezası. Yok hiç bir şey, bildiğim yok sadece çabalarının sonucunu alamayan bir kızdan ibarettim sadece.
Bu zamana kadar...
Genzimde olan o acı his, baş dönmeleri, titreyen eller ve korku dolu olan bir kalp. Kapkaranlık bir oda, rutubet kokusu ve kulağımda Araf'ın haykırışları. Yalnız, uzun sürmeyen mutluluğun yalnızlığı. Geçmiş bir çocukluk gibi..
Bulunduğum konum tüm her şeyin yüzüme vuruluşuydu sanki. İstemesem de bir şeylerin aydınlığa kavuşacağını biliyordum çünkü burada oluşumun sebebi ben değildim.. Benim üzerimde etkili olan insanlardı..
Tekrar nefes almaya çalıştığımda içerideki rutubet kokusu, nefes almama bir kere daha izin vermedi, Acıyan bileklerimi tekrar oynatmak istedim ama oluşabilecek o acı bunu yapmama izin vermedi. Gözlerim bağlı değildi ama yine de karanlık beni eserati altına almıştı.
Sanki başlayacak olan bir tiyatroyu bekliyordum..
Kaç dakikadır, Kaç saattir.. buradaydım bilmiyordum. Neredeydim, Evimden ne kadar uzaklaşmıştım veya kim getirmişti ve kim gelecekte bilmiyordum.
Tek bildiğim beni hiç güzel şeylerin beklemediğiydi.
Ben bu sorular ile cebelleşirken bir kapı gıcırtısı duydum. Karşıdan yüzüme bir ışık vurduğun da karanlığa alışan gözlerimi kapatmak durumunda kaldım ve tekrar bir karanlık oldu. Gözlerimi hızlı bir şekilde açtığımda boş odanın içerisinde adım sesleri yankılandı.
Sonrada tam üzerimde olan ışığın açıldığını ve karşımda dikilen adamı gördüm. Kirli sakallı, esmer tenli ve kaşımda yüzünde hiç hoş bir gülümseme bulunmayan adama bakmayı sürdürdüm.. "Uyanmışsın" Sözünü sonlandırdığında bana yaklaştı ve benim buradayken fark etmediğim eski bir sandalyeyi önüme çekti.
Karşımda dikildiğinde sandalyeye oturdu. "Nasılsın Nur" Nur demesi ile anında kaşlarım çatıldığında konuştum. "Hüma, İsmim Hüma" konuştuğumda çatallaşan sesimi işittim galiba bayadır buradaydım.
"Anlaşılan her şeye en başından başlayacağız" Derin bir nefes aldığın da elini bana uzattı. "Tanışalım, ben Maral Aran" İsmini önemsemediğimde sadece bana uzattığı eline baktım.
Ne demek istediğimi anladığında elini geri çekti ve tekrar ayaklandı. "Aa evet doğru ellerin bağlı."Arkama adımladığında kalbime tekrar korku tohumları eklenmişti. Nefesimi tuttuğumda bileğimdeki acı arttı çünkü sert bir şekilde ipleri açmıştı. Yüzümü buruşturduğum da ellerimi kendime çektim ellerinin ellerime değmesi bile beni tiksindirmişti.
"Ellerim bağlı olmasaydı bile senin o elini sıkmazdım" Güldüğünde tekrar önüme geçti. Bu adam benim aksime hep gülecek miydi böyle.
Bileklerimdeki sızı artmaya devam ettiğinde bileklerimdeki ize baktım. Anlaşılan o ki daha çok yara alacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂŞEKA
ChickLitKüçükken masumiyetle bakan gözler şimdi aşkla dolmuş,yada gözlerim şimdi o aşkı görmeye cesaret bulmuş