3

142 12 0
                                    

Jian'ın uyumaya gitmesinin ardından tüm gecemi bu odaya, annemi bulmaya, harcamak için kolları sıvadım.

Baş şüpheli dolaptaki kutuyu aldım, kilidi vardı ama kutu o kadar sağlam görünmüyordu. Yani her hangi keskin bir şeyle delinip açılabilirdi.

Yatağı incelemeye koyuldum. Altından büyük, kalın, kutu benzeri bir şey çıktı. Hediye biçiminde sarılmış ve kurdele takılmıştı. Bu büyük bir kitaptı.

Bulduğum üç eşyayı da alarak odama geçmiştim. İlk önce kitabı incelemeye başladım. İçerisinde el yazısıyla yazılmış şeyler vardı. Karışımları anlatıyor tarif veriyordu. Ancak bunun bir yemek için tarif olacağını sanmıyorum. Bu bir büyü kitabı ? Kitabın sonunda bir mektup vardı, elime aldım.

Onu elime aldığımda içimde çok garip, tanımlayamadığım bir his belirmişti. İçerisi yine el yazısıyla yazılmıştı. Bu mektup banaydı. Annemdi bu.

Her okuduğum kelimede içimde bir enerjinin yüklendiğini hissediyordum. Hemen diğer eşyalara baktım. Kutuyu açmak için elime aldığım bıçakla içindekilere zarar vermemek için yavaşça kestim.

İçinde birçok fotoğraf vardı. Bu bizdik. Ben, babam ve annem? Annemin olduğu fotoğraflarda hep annemin yüzü yanmıştı ve kesilmişti. Yani annemin saçlarını görebiliyordum ancak yüzüne dair herhangi bir şey yoktu. 

Günlükte de babam ile annemin yaşadıkları şeyler, çoğunlukla babamın hissettiği duygular, yazıyordu. Bu babamın el yazısıydı, bunu biliyordum. 

Ardından kendimi yatağa attım ve uyku için gözlerimi kapattım. 

Umarım seni rüyamda görürüm anne, sana söylemem gereken bir şey var.

.

.

Gözlerimi açtığımda normal olarak ilk karşılaştığım unicornlu pembe pijamalarımdı. Ardından dikkatimi çeken şey hemen karşımda kocaman bir aynanın oluşuydu. 

Kendime baktığımda ise gördüğüm manzara etkileyiciydi açıkçası, çok sexy görünüyordum desem yeridir. Gözlerim alev alev yanıyordu ve hemen başımın üzerinde yanan bir alev topu daha vardı. Ancak başımın üzerinde ki alev topu gözlerimdekiler gibi kırmızı-turuncu değildi, siyah-beyazdı.

Elisa - Bunu kim koydu buraya?! Şakanın hiç yeri değil!

Diye bağırsam bile bir fark etmemişti. Ellerime odaklandım. Bu, bu bir rüyaydı. Bunu fak etmemle aynadaki benliğim üzerime doğru gelmeye başladı, konuşamıyor ya da hareket edemiyordum. 

.

.

Uyandığımda yatağımda değildim. Bahçede uzanıyordum ve üzerimdeki pijamalar kırmızı bir sıvıya bulanmıştı. Bu ketçap değildi, umarım kan değildir  diyerek etrafımı yokladım. O sırada beni gören Julia Hanım yanıma doğru gelmişti. 

Julia - Elisa Hanım! İyi misiniz? Burada ne işiniz var?

Elisa-  Saat kaç?

Tahminimce 13-14 civarıydı. Çünkü Julia Hanım işi dışında eve uğramıyordu.

Julia - 13.40. Üzerinizdekiler de neyin nesi? Kalkın lütfen yerden.

İçeriyi dolaştığımda herkesin uyuduğunu gördüm. Neden herkes uyuyordu? Uyuyan güzelin hikayesine dönmüştü bu artık. Jian hemen çıkıp yanıma geldi.

Jian- Neler oluyor? Çoktan öğlen olmuş, bunlar neden uyuyor. 

Elisa - Bil-

Sözümü kesti.

Jian - Neden üzerine kan var?!

Jian - Neden üzerine kan var?!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☯︎☂︎𝙸̇𝚑𝚝𝚒𝚖𝚊𝚕𝚕𝚎𝚛☂︎☯︎ The Umbrella AcademyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin