15

73 4 0
                                    

Alisson 

Gözlerimi açmayı başardım. Adam ileride bir şeyler yapıyordu. Vücudum ağrıyordu, çizikler vardı her tarafımda. 

Çiziklerden akan kanlar beni kırmızıya boyuyordu.

Adam bana doğru döndü ve yaklaşmaya başladı.

?- Kendimi tanıtmama izin ver Al. Ben Andre Santos.. En muhteşem eserlerin sahibi. Ve sende benim bir eserim olacaksın yakında... Bundan gurur duymalısın, çok müthüş eserlerimden birisi olucaksın.

Andre... Sanki benimle konuşuyormuş gibi değilde daha çok o 'şeylerle' konuşuyormuş gibiydi. Manyak adam.. Durup dururken kahkahalar atıyor, kıkırdıyordu. 

Etrafımı inceliyor ve sessiz kalıyordum.  Ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Bundan kurtulabilirdim. Ya Elisa? O neredeydi? Ne olmuştu ona?

Adam birkaç tabloyla uğraşıyordu. Benim için yer açıyordu, sözde.

Etrafımda bulunan şeylere baktım. Boyalar, fırçalar ve tablolar. Bir şekilde onun dikkatini çekip o kulaklıklarını çıkarmasını sağlamalıydım. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Güçsüzdüm ve bağlıydım. Tüm vücudumda çizikler vardı.

Birden kapının nazikçe tıklatıldığını duydum. Kapı benim arkamda kalıyordu. Kapı nazikçe tıklatılıyordu ama etraftaki her şeyin titrediğinden emindim. Tablolar, boyalar... Her ne varsa sanki deprem oluyormuş gibi titriyordu.

Andre şaşkın gözlerle önce bana sonra kapıya baktı. Ciddiyetimi bozmadım ve o bana baktığı sürece bende ona bakmaya devam ettim.

Elleri önce kulaklarına gitti ama sonra tekrar bana baktı ve ellerini indirdi. Ardından kapıya doğru yol aldı. O kapıya doğru giderken tıklatma sesleri kesilmişti. 

Birden Andre bir şey olmuş gibi titremeye başladı. Bir şeyden ölümüne korkuyordu. Kendini yere attı ve kafasını ellerinin arasına aldı.

Ses gelmiyordu. Hiçbir yerden, kimseden.

?- Merhaba güzel hanımefendi...

Dedi birisi. Sesin geldiği tarafa baktım. Uzun boylu bir çocuk vardı. Oh, yanındaki de bizim Five..

Bir saniye, Five?!

?- Elisa nerede?

Alisson- Five.. bu çocuk kim?

Yaralarım yüzünden zorla konuşuyordum. Zorlukla nefes alıyordum.

Yanında duran çocuk gözlerini devirdi ve bakınmaya başladı.

Five ise beni çözdü.

Five- Yaraların çok ağır değil. Küçük çizikler. Arthur ne halt ediyorsun?!

Arthur dediği çocuk içeriye girmişti. Hemen ardından çocuk bize seslendi.

Arthur- Durumu nasıl düzelteceğini bilen var mı? Çünkü ben bilmiyorumda!?

Five hızla ışınlandı ve yanına gitti. Bende ağır adımlarla yanlarına gittim.

İçeri girdiğimde çok güçlü bir his üzerimde gezindi. Soğuk ürpertiyi iliklerime kadar hissettim. Çok güçlü bir şey vardı.

Yerde yatan Elisa'yı gördüm. Gözleri hafifçe aralıktı. Göz bebeği yoktu, beyaz gözleri boşluğa bakıyordu. 


Elisa

İlk önce şu kanatlı yaratıklar, sonra garip bir rüya.. Ve şimdi..? burası neresi? 

Hava kırmızının koyu renklerinden birini sahiplenmiş, rüzgar soğuk ve acı acı esiyordu. 

İleride oturan Five mı?

Hemen Five'ın yanına koştum. Bir ağacın altına oturmuş bir şey içiyordu. 

Elisa- Hey Five..? 

Five boşluğa dalmış olan gözlerini önce elindeki şişeye götürdü, sonra gözleri gözlerimle buluştu. Hiç bir şey söylemedi, sadece sustu. Biliyorum, susmak en büyük cevaptır..

Diğerlerini gördüm. Alisson ağlıyordu ve Klaus onun sırtını sıvazlıyordu. Sonra beni gördüler. Alisson büyük bir sinirle bana koşmaya başladı.

Aramızda birkaç adım kaldığında durdu. Göz yaşları sinirle akıyordu.

Alisson- Bunca şeyden sonra hala burda mısın?!

Elisa- Neler oluyor..?

Luther de arkadan geldi. 

Luther- Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı kes Elisa. Gidelim Alisson..

Alisson'un omuzlarından tuttu ve ters tarafa gittiler. Five hala aynı yerdeydi. Ona geniş gözlerle bakıyordum.

Hafifçe gülümsedi, en azından denedi, ve gözlerime parlak, yıldızlardan daha iyi gözlerle baktı.

Five- Tebrikler sevgilim... Dünyanın sonunu getirebilecek kadar güce ulaştığını görmekten memnunum...


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☯︎☂︎𝙸̇𝚑𝚝𝚒𝚖𝚊𝚕𝚕𝚎𝚛☂︎☯︎ The Umbrella AcademyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin