13

75 6 2
                                    

Günler geçiyordu ve ben gittikçe güçleniyordum. Bu arada Arthur da benimle kalıyordu. Benden iyi olamasa da iyi bir büyücüydü. Ne yapması gerektiğini biliyordu.

Yeni bir güne uyandıktan sonra yemekten sonra tekrar çalışmaya başladım.

Five ve Arthur beraberdiler. İkisi birbirinden nefret ediyordu resmen ancak biri kovalama ve biride kaçmada çok iyiydi. Kedi ve fare gibi.

Five- Dünyanın yok olmasını mı istiyorsunuz? Kaldırın kıçınızı!

Arthur- Lütfen kapa çeneni, El lütfen ama lütfen en azından ağzını dikeyim!

Elisa- Tartışmayın! Küçük çocuk değilsiniz! Kendimi yaşlanmış hissediyorum sizin yüzünüzden.

Isınma hareketlerini bitirmiştim. Artık sıkılmaya başlıyordum, her gün aynı şeyi tekrarlıyorduk. 

Elisa- Five karşıma geçmek ister misin?

Arthur-  Ne o onu dövecek misin?

Elisa- Hayır, meydan okuyorum.

Dediğimde sırıtıyordum. Benim bu halimi görüp o da sırıtmaya başladı. Arthur bizi izliyordu.

Five- Tamam, sıkılmıştım zaten.

Birden hemen önümde belirdi ve hafifçe burnumun ucuna dokundu. 

Elisa- Oyun mu istiyorsun?

Five- Kaçmalı mıyım? Sana artık nazik davranmama gerek var mı?

Dediğinde bana tekme atmıştı ve yere düşmüştüm. Hemen toparlanıp kendime geldim. 

Onun gibi düşün.

Onun gibi biri... Artık ışınlanacağı yeri tahmin etmek daha kolay oluyordu.

Birkaç saniye sonunda yere yığılmış olan oydu.

Arthur- Peki ya dengin olan biriyle dövüşe ne dersin?

Elisa- Büyün konuşsun derim.

Hemen ezberlediğim dönüş büyüsünü söylemeye başladım.

Ve ta da! Hiçbir şey yapamadan eskisi gibi bir kediye dönüşmüştü.

Acı acı miyavlayarak bana doğru koşmaya başladı. Üzerime atladı ve pençelerini gösterdi. 

Elisa- Tamam Meraklı! Sinirlenme oğlum!

Kendimi tutamamış ve gülmüştüm.

Tekrar insan olduğunda ellerini birleştirmiş karşımda sinirli bir şekilde bana bakıyordu.

Arthur- Ciddi misin sen? Gülme ya! Kedi olmayı göstereceğim ben sana...

Five oturduğu yerden kalkmış ve yanımıza gelmişti. Tekrar güç toplamıştı belli ki.

Elisa - Ahh! Çok sıkıldım yeter be! 

Dedim esneme hareketleri yaparken.

Kıyafetlerimi değiştirip dışarı çıktım. Alisson'da benimleydi. Mavi mini etek ve üzerine beyaz crop. Vücut hatlarım hafiften belli oluyordu. 

Alisson ile birçok mağaza gezdikten sonra akademiye geri dönmek üzere yola koyulduk. 

Her şey normalken birden gözlerim karardı.

.

.

.

Akademi 

 Akademide Arthur ve Five'dan başka kimseler yoktur. Herkesin bir işi vardır. Örneğin Klaus; şuan bir randevuda.

Five ve Arthur evli mutlu üç çocuklu bir çift gibiydi. Five kahvesini yudumluyor ve gazetesini okurken Arthur yemek için bir şeyler pişiriyordur.

Arthur- Pişt Fificik! Bak bakayım buraya! Tat bakim şundan nasıl olmuş.

Five - Beni zehirlemeye mi çalışıyorsun?

Arthur- Hayır birini etkilemeye çalışıyorum. Ancak tadından pek emin olamadım bu kurabiyelerin.

Five bir şey demez ve kahvesinden bir yudum daha alıp gazeteye bakmaya devam eder.

Arthur- Sana bir şey dedim değil mi? 

Five hala umursamazdır.

Arthur- Heh, tadı nasıl şimdi?

Der Arthur, Five'ın ağzına sıkıştırdığı kurabiyelerden hemen sonra. 

Five- İğrenç.

Arthur- Biraz nazik olsan keşke... Ve biraz da... Tatlı?

Der Arthur ve sırıtmaya başlar. 

Five- Niye sırıtıyorsun se-

Five kocaman bir kurabiyeye dönüşmüştür. Büyük yuvarlak ve çikolatalı. Yüzü hala yerindedir ancak vücudu için aynı şeyi söylemek çok zordur. 

Five- Sen.. Sen ne yaptın bana?!

Diye bağırır Five ancak Arthur gülmekten kendini alamaz, komiktir çünkü büyük bir kurabiye ince bir sesle bağırıp sinirleniyordur.

Arthur kendine gelir. Ciddileşir.

Arthur- Five, bir şeyler yanlış. Elisa ve Alisson...

 Elisa ve Alisson

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
☯︎☂︎𝙸̇𝚑𝚝𝚒𝚖𝚊𝚕𝚕𝚎𝚛☂︎☯︎ The Umbrella AcademyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin