İlk defa roman yazıyorum, hatalarım olabilir eleştirmekten asla cekinmeyin. Beraber büyüyüp gelişeceğiz. Iyi okumalar diliyorum bebeklerim.Okumaya başladığınız tarihi buraya not alabilirsiniz<3
Uzun bir okul senesinin ardından nihayet dört gözle beklediğim yaz tatili gelmişti. Her ne kadar tatilin gelmesine sevinsem de 12. sınıf olduğumu hatırlayınca hevesim kursağımda kalıyor.
Bu okul yılım çok yorucu geçmişti. 11. sınıf olmak,yeni arkadaşlar,yeni sınıf,yeni öğretmenler ve dahası...
Üstüne sınava daha odaklı çalışmaya başlayınca hapı yuttuğunuzu anlamış oluyorsunuz..Yaz tatillerinde genellikle Ankara'dan ayrılmayız. Babam burada doktorluk yaptığı için öyle tatil yapmaya pek vaktimiz olmuyor. Ama ben halimden genel olarak mutluyum. Ankara'ya daha 10 yaşındayken taşınmıştık. İlk başta ne kadar zorlansam da sonradan bu şehirle kendimi çok bağdaştırdım.
Her sokağında, her mekanında hatta her insanında kendimi buluyor gibi hissediyorum. İnsanlar genellikle çok kalabalık bir şehir olmasından yakınıyor. Ama ben kalabalığa, bu kadar gürültüye alışkınım çünkü beynimde dönen bu düşünce kalabalığı Ankara'nın sesinden daha yorucu. Bedenim buna fazlasıyla alışkın olduğu için şehrin sesi beni rahatsız etmiyor aksine kafamın içindeki gürültücü insanların kısa bir süreliğine de olsa yok olmasına yardım ediyor..
Ama bu yaz tatilinde babam bize sürpriz yapıp İstanbul'a Burcu Halamın yanına götürdü. Halam 2 sene önce İstanbul'a taşındı ve taşındı taşınalı sürekli babamı çağırıyor, bize İstanbul'u gezdirmek istiyordu. Öyle olunca biz de bu sene tatile İstanbul'a geldik.
Geldiğimiz ilk gün Kız Kulesi'ne ve Galata kulesine gittik. İkinci günü de Topkapı Sarayı'nı ve Ayasofya Camii'sini ziyaret ettik. Bundan 10 yıl önce zaten İstanbul'da yaşadığımız için babam buraları adı gibi biliyordu. Ben İstanbul'a dair hiçbir şey hatırlamıyorum. O yüzden ilk defa gelmiş gibi hissediyorum diyebilirim.
Bugün İstanbul'a gelişimizin 3. günü ve sanırsam da son günü :(
Çünkü babamı sürekli hastaneden arayıp rahatsız ediyorlar. Babamın diken üstünde oturduğunu ve rahat rahat tatil yapamadığını görünce de bizim de burada kalma hevesimiz kalmadı.Babamı çok seviyorum. Hatta bu dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorum diyebilirim. Bu yaşıma kadar babamın yeri bende hep ayrı oldu. Onu bu yaşta bile bu kadar çok çalışırken gördüğümde ister istemez üzülüyorum. Onunda dinlenmeye ihtiyacı var ama sanırım o sadece doktorluk kariyerinin sonuna gelince dinlenecek :')
Bugün son günümüz olduğu için dolu dolu geçirmek istiyorduk. Annem uyanır uyanmaz eline kâğıdı kalemi almış gezilecek yerleri yazıyordu. O kadar uzun bir rota hazırlamış ki tüm bunların tek bir güne sığacağını sanmıyorum.
Kahvaltıdan sonra ben bulaşıkları toplamada halama yardım ederken annem yanımıza geldi.
-Alçin, babanın kuzeni Ahmet abin kansermiş ve maalesef son evredeymiş.
-Ya geçmiş olsun,niye bu zamana kadar doktora gözükmemiş?
-Hiç fark etmemiş ki. Arada baş ağrısı oluyormuş, bir de eklem ağrıları.
Onun dışında bi ağrısı yokmuş. O yüzden de anlayamamış bu zamana kadar.-yazık ya, iki tanede küçük çocuğu vardı umarım atlatır.
-umarım kızım. Bizde şimdi ona gecmiş olsuna gideceğiz gelmek ister misin?
Tam bunu derken halam balkondaki işlerini halledip yanımıza gelmişti.
-Burcu, Ahmet kansermiş. Haberin var mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI KUŞ
Teen FictionTatil için geldiği şehirde ailesini kaybeden Alçini bu bilmediği şehirde yeni bir hayat bekliyordu...