(Alçin Işık)
Bölümün sonunda sürpriz bir bölüm var bakalım beğenecek misiniz?
Hayat her zaman herkese eşit davranmıyor. Babam, ömrü boyunca çalıştı çabaladı. Dinlenmek onunda hakkıydı. Çıktığı ilk tatilde daha tadına varamadan alkollü adamın teki onu hayattan kopardı.
Annem, melek gibi bir insandı. Bu zamana kadar onlarca çocuğun bakımıyla ilgilendi. Burslu okuttuğu 3 tane öğrencisi vardı. Daha yapacağı çok şey, yaşayacağı çok anısı vardı. Hayalleri vardı. Dedem gençken okumasına izin vermediği için hayallerini gerçekleştirmeye babamla evlendiği zaman başlamıştı. Babamda sonuna kadar onun arkasında durmuştu.
Dedemin gençken anneme izin vermediği her şeyi annem benimle gerçekleştiriyordu. Okuyup iyi yerlere gelmem , bir erkeğe muhtaç olmamam için elinden ne geliyorsa yapıyordu.
Savcı olmak istediğimi ilk söylediğimde bana öyle gururlu bakmıştı ki...
"Benim kızım ülkesini savunacak, adaleti sağlayacak. Bende o benim kızım diye etrafta gururlu gururlu gezeceğim" diyordu.Babamla birbirlerine öyle aşıklardı ki...
Ben aşkı onlardan öğrendim. Babam annemin her hayalini gerçekleştirmek için her şeyi yapıyordu. İlk önce okul okumasını sağlamıştı. Sonra en çok görmek istediği ülkeye götürmüştü. Gençken topuklu ayakkabı giyme hayali var diye topuklu ayakkabı koleksiyonu yapmıştı. Ne zaman görürsem göreyim her seferinde anneme aşkla bakıyordu. 17 yıllık hayatımda anneme bir kere sesini yükselttiğini görmedim. Annem sevmiyor diye her daim kısık sesle konuşurdu.Annem ise babamı öyle masum seviyordu ki. Her nöbete kaldığı zaman en sevdiği yemeği yapar, şehrin öbür ucundaki hastaneye kadar hiç üşenmeden gider kendi elleri ile o yemeği yedirirdi. Her gece babamı tıpkı bir bebek gibi saçlarını seve seve uyuturdu. Babam ömrüm derdi. Babam gerçekten onun ömrü oldu. Annesi onu bir kere dünyaya getirdiği gibi babamda onu ikinci kere hayata getirdi. Ve annemin asıl başlangıcı babamla başladı. Ve bitişi de yine babamla...
Uyandığımda kendimi bembeyaz duvarlı, bir dolap ve bir televizyon dışında bir şey olmayan bir odada buldum. Yanımda kimse yoktu, o dışında. Yanımdaki sandalyeye oturmuş başını eline yaslamış bir şekilde uyuyordu.
Kim olduğunu bilmiyordum ama yüzüne baktığımda çok tanıdık gelmişti. Bir süre yüzünü inceledim. Keskin yüz hatları vardı. Gözleri kapalı olduğu için rengini göremiyorum ama gözleri hafif cekikti. Burnu yüzüne orantılıydı ve oldukça dolgun dudakları vardı. Uzun uzun incelememe rağmen hala kim olduğunu çıkaramamıştım.
Sonra bir anda şu an neden burada, bu hastanede olduğumu hatırladım. Artık yalnızdım. Annem ve babam artık yoktu. Ne yapacağımı, nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. Ve daha reşit bile sayılmıyordum. Tüm bunlar aklıma gelince tekrar gözlerim doldu ve tekrar ağlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI KUŞ
Teen FictionTatil için geldiği şehirde ailesini kaybeden Alçini bu bilmediği şehirde yeni bir hayat bekliyordu...