Selamm bebeklerimmmm! İyi okumalarr
Okuldan eve geldiğimde dehşet yorgun olduğumu hissediyordum. Çok yorucu bir gündü. Bugüne kadar okulun açılmasını istiyordum ama şu an geri kapanmasını istiyorum.
Ve en kötüsü de yorgun argın geldiğim günün sonunda evde annemin yaptığı o mis gibi yemek kokularının, o şen şakrak sesiyle bana hoşgeldin demesinin olmamasıydı. Halam elinden gelenin en iyisini yapıp bana iyi bakmaya çalışıyordu ama o da bekar bir kadındı ve çocuğu yoktu. Bu zamana kadar biriyle ilgilenmemiş bir kadının bu kadarını yapmak için uğraşması bile benim için çok değerliydi. Ama işte annem gibi olamıyordu...
Yaklaşık 15 dakika evde durduktan sonra annem ve babamı ziyaret etmeye karar verdim. Hızlıca hazırlanıp evden çıktım. Annemin en sevdiği çiçeklerden alıp mezarlığın yolunu tuttum.
Mezarlıktan içeri adım atar atmaz tıpkı ilk gün olduğu gibi kalbime bir ağrı saplandı. Annem ve babam öleli iki ay olmasına rağmen hala mezarlığa her girişimde canım ilk gün ki gibi yanıyordu.
Hızlıca gözüm kapalı bile bulabileceğim o mezarların yanına gittim. Annemin mezarlığının üstüne küçük çiçekler dikmiştim. Ama şimdi onlar koskoca olmuş ve ve tıpkı bir çiçek bahçesi gibi gözüküyordu. Babamın mezarının üstü ise yemyeşil çimenlik gibi olmuştu.
İkisinin mezarının ortasına geçip annemin mezar taşının üstüne oturdum.
-Annem, babam! Ben geldim. Sizi o kadar çok özledim ki daha dün burada olmama rağmen yine sizi görmeye geldim. Bugün okul başladı ve ben 12. Sınıf oldum. Babam, sen bana hep "sen 12 ol, seni hergün matematik çalıştıracağım küçük cadı" derdin. Bende sen öyle deyince sana kızardım. Keşke şimdi burada olsan da bana saatlerce matematik çalıştırsan, yemin ederim 5 dakika bile yerimden kıpırdamam. Hele sen annem, liseli olmama rağmen okulumun ilk günü hep yanımda olurdun. Ben de mızmızlanır, gitmeni isterdim. Keşke bugün de yanımda olsaydın anne. Keşke siz yaşarken bu küçük ayrıntıların kıymetini bilseydim.
Gözümden bir damla yaş düştü. Ama ağlamak istemiyordum. Biliyordum, ben buraya her geldiğimde beni görüyorlar ve hissediyorlar. Babam ağlamama hiç kıyamazdı. Babam için ağlamayacaktım.
Babamın mezarının yanındaki kovaya yakındaki çeşmeden su doldurdum ve ilk annemin mezar taşını sonra da Babamın mezar taşını yıkamaya başladım.
-Ayaz'la aynı okula gidiyoruz. Merak etmeyin, her anımda benim yanımda oluyor ve bana yalnızlık hissettirmiyor. Ama bugün garip bir olay oldu. Bahçede yaralı bir çocuğa yardım ettim ve aynı bana benziyordu. Anne, sen " her insanın bu dünyada mutlaka kendine benzeyen bir eşi vardır" demiştin. Sanırım ben o kişiyi buldum.
Bunu derken gülmüştüm.
-Ama tahmin edin benim kopyam kimin düşmanı. Ayaz'ın. Ayaz bana bir kızdı o çocuğa yardım ettik diye. Ve üstüne üstlük çocuk Ayaz'ın inadına benim arkama oturdu. Bu sene, bu ikisiyle çok işim var sanırım.
Hava kararmaya başlayınca eve dönmeye karar verdim. Annem ve babamla vedalaştıktan sonra evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde halam çoktan gelmişti. Beni görür görmez koşarak bana sarıldı. Ne oluyor anlayamamıştım.
-Alçin, sen neredesin? Aklım çıktı. Saat 7 olmuş sen evde yoksun. Arıyorum arıyorum ulaşamıyorum. Çok korktum be kızım. Neredeydin sen?
-özür dilerim hala. Annem ve babamın yanındaydım. Hızlıca gidip gelecektim ama biliyorsun oraya gidince geri dönesim gelmiyor. Sana da haber etmeyi unuttum. Çok özür dilerim.
-Tamam bitanem. Sorun değil ama bundan sonra bana haber ver tamam mı? Aklım sende kalmasın.
-Tamam haloşum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI KUŞ
Novela JuvenilTatil için geldiği şehirde ailesini kaybeden Alçini bu bilmediği şehirde yeni bir hayat bekliyordu...