İyi okumalar dilerimm!! Bu şarkıyı koymaktaki amacı bölümü okuyunca anlayacaksınız 🫶
Hayat o kadar tuhaf ve korkunç ki. O gün benim için yaşantı bitmiş gibiydi. Devam etmeyecek, sona gelmişim gibi hissettirmişti. Oysa ki şu an o korkunç günün üstünden 1 hafta geçmişti. Annem ve babam gideli tam 1 hafta olmuştu. Yaşayamayacağım sandım, devam edemeyeceğim sandım ama tam 1 hafta geçmişti ve hala hayattaydım.
Hala canım yanıyordu ama ilk gün ki gibi değildi. En azından hergün ağlamıyordum ve artık uyuyabiliyordum.
1 hafta boyunca hergün annem ve babamın mezarına gidip günümün nasıl geçtiğini anlattım. Ve hergün o mezarlığa giderek Ayaz'da yanımda geldi. Ben konuşacağım zaman biraz uzaklaşıyordu. Hala görüş mesafemde oluyordu ama. Sanırım annem ve babamla özel olarak konuşacak şeylerim olduğunu düşündüğü için böyle yapıyordu. Bu o kadar zarif bir düşünceydi ki.
Bu hafta bana o kadar destek olmuştu ki. Hergün eve çıkmasa da balkonun altına gelip beni kontrol etmişti. Ve annesi de benim için en sevdiğim yemekleri yapıyordu. Ayaz'da bunları bana getiriyordu. Halam da aynı şekilde benimle o kadar ilgiliydi ki. İkisi bana resmen aile gibi olmuşlardı. Onlar olmasaydı anlatabileceğimi sanmıyordum.
Bugün 1 hafta sonra ilk defa mezarlık dışında bir yere gidecektim. Halamla bir evcil hayvan sahiplenmeye karar vermiştik. Ben kedi istiyordum çünkü kediler bana babamı hatırlatıyordu. Babam kedileri çok severdi. Onun hatırası adına bir kedi istiyordum. Halam da bunu kabul etmişti. Kedi sahiplenecektik.
Tam hazırlanmış evden çıkacaktık ki halamın telefonu çaldı. Halam hızlıca çantasından telefonu çıkarttı ve telefonu açtı.
-Alo Hilmi bey, buyurun efendim.
Karşıdaki kişinin adını duyunca anlamıştım. Arayan kişi halamın patronuydu. Halam bu olan olaylardan sonra iş yerinden 1 hafta izin istemişti. Patronları da neyse ki hoşgörüsü insanlardı ki izin vermişlerdi. Ama şimdi neden aradıklarını bilmiyordum.
-Alçin, benim acilen iş yerime gitmem lazım. Şirketteki dosyalarda ufak bir sorun ortaya çıkmış. Bu işlerle de ben ilgilendiğim için gitmem gerekiyor. Sen yalnız gidebilir misin? Gerçekten çok özür dilerim bitanem.
-Tamam Halacım, sorun değil. Ben giderim. Sahiplenmek istediğim kediyi bulunca seni ararım olur mu?
-Tamam bitanem, gerçekten kusura bakma. Şirkette bu işlerle ben ilgilendiğim için mecbur gitmem lazım. Onlar ben olmadan yapamaz.
-Tamam tamam sorun değil. Dikkatli git sen. Ben otobüsle falan giderim.
-Varınca ara beni mutlaka. Telefonun açık dursun.
Bunu der demez koşar adımlarla arabasına binip gitti. Halama otobüsle giderim demiştim ama nasıl gideceğimi, hangi numaraya bineceğimi bilmiyordum. Ankara'da olsam gözüm kapalı yolumu bulurdum. Ama buraları hiç bilmiyordum.
Tam ne yapacağımı bilmezken aklıma Ayaz geldi. O İstanbul'da yaşadığı için buraları iyi biliyordur diye düşündüm. Eğer benimle gelmezse bile en azından nasıl gideceğimi tarif edebilirdi.
Hemen telefonumu çıkarttım. Ayaz'ın numarası zaten en üstteydi çünkü en son onunla konuşmuştum. Numarasının üstüne tıklayıp aramaya başladım. Telefonu çalışıyordu. 5-10 saniye sonra telefon açıldı.
-Alo, Alçin. Sen misin?
Sesi uykulu geliyordu. Büyük ihtimal yeni uykudan kalkmıştı. Bu normaldi çünkü biz halamla barınağa gideceğiz diye sabahın köründe kalkmıştık. Ayaz'ı uykudan uyandırdım diye vicdan azabı çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI KUŞ
Novela JuvenilTatil için geldiği şehirde ailesini kaybeden Alçini bu bilmediği şehirde yeni bir hayat bekliyordu...