küçük kalpler büyük sevdalar

636 56 55
                                    

Evet simdi Ayaz ve Elçin'in 8 yaşındaki hallerini okuyacağız. Iyi okumalar🩷

-10 yıl önce-

- Of Alçinn! Sende amma yavaşsın ya, bir bağcığı bağlayamadın.

- Ya bi dursana Ayaz, az kaldı bağlayacağım şu bağcıkları.

Beyaz elbisemi giymiştim ve beyaz kurdeleli tokalarımı takmıştım. Bugün Ayaz'ın doğum günüydü. Ve bu elbiseyi bana çok yakıştırdığını söylediği için elbiseyi hiç sevmesem de onun için giymiştim. Annem kırmızıdan turuncuya çalan saçlarımı güzelce örmüştü. Ve kuş şeklindeki küpelerimi takmıştım.

Adımın anlamından dolayı mı yoksa başka bir sebepten dolayı mı bilmiyorum ama kuşları çok seviyordum. Bu yüzden kuş şeklinde takılar, kuşlu bir çanta ve hatta kocaman peluş bir kuşum vardı.

Ayaza sürpriz bir doğum günü yapmak istemiştim. Anneme bunu dediğimde güzel bir fikir olduğunu söyleyip bana yardım etmeyi kabul etmişti. Annem Ayaz'ı çok severdi. Babalarımız çok eski arkadaş olduğu için bebeklikten beri Ayazla birlikte büyüdük. Bu yüzden onu kendi oğlu gibi görüyordu. Aynı şekilde Ayaz'ın annesi Zehra Teyze de bana kendi kızıymışım gibi davranıyordu. Zaten bebeklikten beri tanıdığım için onu öz teyzem gibi görüyordum.

Oturduğumuz mahallede Ayazla beraber gittiğimiz park gibi bir yer vardı. Ne zaman oyun oynamak istesek ya da ne zaman sıkılıp buluşmak istesek kendimizi orada bulurduk. Ayaz pek sosyal bir çocuk değildi. Az konuşurdu ve genel olarak herkese karşı soğuk davranırdı. Ben dışında.

Benim yanımdayken bambaşka bir insana dönüşüyordu. Çok konuşkan ve enerjik oluyordu. Rahat rahat oturup, yiyip içebiliyordu. Duygularını yanımdayken saklamıyor, aklından ne geçiyorsa çekinmeden söylüyordu. Onun bu hallerini çok seviyordum. O bana karşı bu kadar rahat olunca bende ona karşı rahat davranabiliyordum. Çok konuşkan biri olduğum için sürekli konuşmak istiyordum. Ayaz konuşmayı benim kadar sevmese de ben konuşsam sabaha kadar dinlerdi. Çok dikkatli bir dinleyiciydi.

Geçenlerde elimi odamın kapısına sıkıştırmıştım. O kadar çok acımıştı ki anlatamam. Üzerinden iki gün geçmesine rağmen hala acıyordu. Zaten bağcık bağlamakta iyi değildim, bağlasam bile çabucak açılırdı, şimdi hiç bağlayamıyordum. Ayaz'ı da bağlayacağım bekle diye oyalıyordum çünkü bağlayamadım dersem bana gülerdi.

-kaç dakikadır senin bağlamanı bekliyoruz, yandık güneşin altında.

-Hemen, hemen bitmek üzere. Bağladım sayılır.

Tam bu sırada elimi biraz fazla zorlandığım için parmağım acımasıyla kısık seste inlemiştim. Bunu duyan Ayaz parmağımın sarılı olduğunu yeni farketmişti ki hemen yanıma geldi.

-Parmağına ne oldu senin?
-Odamın kapısına sıkıştırdım. Biraz kesildi.

-Sakar mısın kızım, dikkat etsene kendine. Bakayım bi şey oldu mu?

-Abartma Ayaz, elime dikiş atılmadı. Sadece biraz acıyor o kadar.

-Dur o zaman bağcığını ben bağlayayım.

- Hayır gerek yo-

Cümlemi bitiremeden Ayaz çoktan önümde eğilmiş bağcığımı bağlamaya başlamıştı. O an kalbim küt küt atıyordu. Neden böyle olmuştu? Neden heyecanlanmıştım? Nefesimi düzene sokmaya çalışırken Ayaz da bağcığımı bağlamış ve ayağa kalkmıştı.

-Hadi, başımıza güneş geçmeden gidelim şu parka artık.

Beraber parka doğru yürümeye başladık. Ayaz internette bulduğu bir oyunu anlatıyordu. O anlatırken ben hem dinliyor hem de doğum günü için heyecanlanıyordum. Annem çok güzel bir pasta yapmıştı. Zehra Teyze'de kutlayacağımız yeri süslemişti. Ama en çok merak ettiğim şey hediyeye vereceği tepkiydi. İki aydır para biriktiriyordum bu kolye için. Daha önce bir erkeğe hediye almadığım için ne alacağımı bilmiyordum. Okuldaki erkekler böyle kolye takıyorlardı bende o yüzden boyle bir sey aldım. Ama çok beğenerek almıştım. Umarım beğenirdi.

KIRMIZI KUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin