8. Bölüm: "Karım"

34.8K 930 239
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Olduğum yerin gerçekten cehennem olduğu gerçeğini kabullenemiyordum. Fakat, karşımdaki adamın kanatlarının güzelliği... Adımı bile unutmama sebep olacak kadar güzeldi.

O bir şeytandı.

Gözlerini vücuduma çevirdi. Hala formalı vücuduma. Yüzümün ısındığını hissediyordum. Öylece alık alık ona bakarken bana yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı.

Ayakkabılarımızın ucu birbirine değecek kadar yakınıma geldi. Ellerini belimde sabitledi. "Korkuyor musun?" dedi karanlık sesiyle. Nefesi, dudaklarıma çarpıyordu. Vücudumu anlık bir titreme ele geçirdi. Gerçekten bu adamın vücuduma etkileri çok fazlaydı.

Burnumu burnuna sürterek ellerimi kaslı kollarına koydum. Gözlerimi kapatmıştım. "Korkmuyorum..." diye fısıldadım. Yutkundu. Yutkundum. Sanki planlamış gibi aynı anda dudaklarımız birleşti.

Dudakları, dudaklarımı sertçe öperken bende omuzlarına tutunmuş ona karşılık vermeye çalışıyordum. Sanki bir saniye ellerimi ordan ayırsam ve ellerini belimden çekse yere düşecek gibiydim. Sıkıca tutundum kollarına. Tırnaklarım ile kollarında çizikler bırakırken alt dudağımı ısırması ile inleyerek ağzımı araladım.

Dili, dilimle buluşunca aynı anda inledik.

Kafasını hafifçe geriye çekince derin nefesler alarak soluklandım. "Seni yatağımda görmek için sabırsızlanıyorum." dedi.

Belimi sıkarak havalandı. Çığlık atarak ellerimi boynuna, bacaklarımı ise beline doladım. Şuan baya baya uçuyorduk!

Simsiyah kanatları kırmızı gökyüzünde açılıp kapanarak bizi havada tutarken o bizi yönlendiriyordu. Biraz sonra görünen simsiyah saray, ağzımın kocaman açılmasına sebep oldu.

Herşeye şaşırıyorsun kızım, ağzını kapat. Cehennem sinekleri girecek yoksa.

Koca bir saraydı bu! Öyle ihtişamlıydı ki gözlerimi ayırmıyordum. Kulaklarımda hissettiğim nefes ise irkilerek başımı Ateş'in boynuna gömdüm. "Gözlerini ve ağzını kapalı tut güzelim. Buralarda çok buhar vardır boğulmanı istemem." dedi koca- hocacığım.

Belki kocam olur büyük konuşmayalım.

Nihayet yere inince mideme giren bulantıyı geri çevirdim. Şimdi olmaz, kusamam.

Elimi tutarak gözlerime baktı. Gülümsedim. "İyi misin?" dedi. Başımla onayladım onu. koca saraydan içeriye girerken kapıdaki boynuzlu askerler bize kapıyı açıyordu. Öyle çok kapı vardı ki, aç aç bitmemişti. Nihayet siyah ve kırmızı renklerle dolu hol gibi bir yere girince elimi daha sıkı tuttu. Yan taraftan gelen kadın sesiyle ikimiz de oraya döndük.

Elinde deri kaplama siyah bir defter tutan gözlüklü kadın bize doğru küçük kanatları ile uçuyordu. "Geldiniz mi lordum?" dedi tiz sesiyle.

Ateş başını dikleştirerek ona ifadesiz gözlerle baktı. "Kadınımla geldim. Herkese haber ver, iki dakikaya ana odada olsunlar." diyerek benimle birlikte bir odaya girdi. Buradan bahsediyordu sanırım. Bir sürü sandalyenin olduğu kocaman bir yemek masasına benziyordu bu. Duvarların dörtte üçü siyah camdan oluşuyordu. Ne çok siyah... İnsanın ruhunu karartır bu kadarı da.

Neyse ki onlar insan değil Bal.

Evet, doğru.

Belimden tutarak en baştaki tahta benzer koltuğa beni oturttu. "Kadınımın yeri en baş." dedi. Gözlerimin ışıldadığına emindim! Ben seni yerim be adam!

Millete şeytan bize kedicik işte.

Saniyeler içinde içeriye doluşan kalabalık yanımda duran Ateş 'in önünde eğilirken bana kaşlarını çatarak bakıyorlardı. Anlam verememiş olmalılar. Bende veremiyorum ne de olsa. Yine de kimseden çıt çıkmadan herkes boş sandalyelere oturdu. Az önceki gözlüklü kadin elinde tuttuğu bir başka tahta benzer sandalye ile geldi ve onu da hemen yanıma bıraktı.

Ateş oraya oturur oturmaz bir adam ayağa kalkarak söze girdi.

"Lordum, bir insanın burada ne işi var? Biliyorsunuz bu çok tehlikelidir." dedi.

Ateş'in yüzünde 'tehlike benim' diye bas bas bağıran bir gülümseme oluştu.

Herkes benim neden burada ve tahta benzer koltukta oturduğumu merak ediyor gibiydi fakat asıl dikkatimi çeken simsiyah ışıldayan saçları ve masmavi gözleri ile yan taraftaki kadındı. Bana düşmanca bakıyordu ve o koku...

Kıskançlık...

Bilirsiniz, kadınlar hisseder.

Az sonra gelen Ateş'in gür sesi ile herkes donakaldı.

"Karım, Bal'a saygısızlık yapan kendini benim işkencelerim için hazırlasın."

HELLOOOOO

Bugünün son bölümü sanırım.

Biraz da uzun eheheh

Önceki bölüm çocuklarımın arabada dinlediği şarkıyı bırakayım şuraya, öneri olsun. (Çağan Şengül, Çok yazık)

Neden yorum ve oylar yapılmıyor aşkımlar?

Destekleri bekliyorum ona göre.

Öpüldünüz!

❤️

ŞEYTAN KADEHİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin